40

381 59 1
                                    

Sana POV

Sinemadan çıktıktan sonra elimi bırakmamıştı, normalde birlikteyken saatlerce gevezelik ederdik ama nedense yol boyunca konuşmuyorduk. Bu tuhaf bir sessizlik şeklinde değildi, aksine güzel bir sessizlikti.

Ne zaman ona dönüp baksam bana bakıyor ve avuçlarında olan elimi biraz daha sıkıca sarıyordu. Sözde yakında olan bir dondurmacıya gidecektik ama bir saattir yürüyorduk ama hala ulaşamamıştık

-Otoparktan çok uzaklaştık, dediğin dondurmacı nerede?

+Hmm aslında buralarda bir yerde olmalıydı ama, sanırım şuradan döneceğiz.

Geç saate rağmen etrafında küçük bir kalabalık olan dondurmacıya ulaşmıştık.

+Eee neli istiyorsun? Daha sevdiğin dondurmayı bile bilmiyorum.

Diyerek bana dönmüştü, elimde olmadan güldüm

-Aman ne önemli, bu bilgi ilerde ne işine yarayacak ki? Bu yaz birlikte dondurma yedik diyelim, seneye yaz, hayatında bile olmayacağım.

Elimi yavaşça elinden kurtardım, evcilik oynamanın bir alemi yoktu.

Sıra bize geldiğinde tekrardan o soğuk sesimle devam ettim:

-Hem ben kendime dondurma alabilirim. Yaban mersinli, vanilyalı ve çikolatalı lütfen.

Jungkook sesini çıkarmadan yanımda duruyordu.

-Eee sen almayacak mısın?

+Hayır vazgeçtim.

İçten içe onun hangi çeşit dondurmayı sevdiğini merak ediyordum ama bir kere tribimi atmıştım, şimdi hiçbir şey olmamış gibi "Ay peki sen ne seversin?" diyecek halim yoktu, tavrım dolayı pişmandım, ortamı çok belirgin bir şekilde germiştim çünkü.

Üç top gerçekten fazla olmuştu.

Elimdeki külaha yumulmuş, gözlerimi kaldırmadan aceleyle yerken onun beni izlediğini  tahmin edebiliyordum, her ne kadar hızlı yemeye çalışsam da zerafeti elden bırakmamalıydım çok fazla dilimi ortaya çıkarmamalıydım, offf kendi dondurma yemeyecekse beni neden buraya getirmişti ki?

+ Sana her yerinden erimeye başladı dondurma.

Başımı kaldırdığımda bana gülümseyerek bakıyordu

-Eee? Ne yapabilirim, izlemeyi bırakır mısın beni?

Elimden dondurmayı aldı ve yemeye başladı:

-Ama hiç hijyenik değil yaptığın, başkasının dondurması yenir mi?

Dondurmayı yalamayı bırakmış ısırarak yiyordu hızlıca, bir taraftan da gülüyordu:

+Güldürme boğazıma kaçsın istemiyorum.

Ağzım yarı açık saniyeler içinde dondurmamı yemesini izledim

-Woaaa gerçekten de canın iyi ki dondurma istememiş, ben mi yedim sen mi acaba?

+Demek senin yaladığın dondurmayı yemek hiç hijyenik değil.

Biraz kaç saat önce öpüştüğümüzü ima ediyordu sanırım "Evet yani so..." diye konuşmaya başlamışken birden çenemi tuttu, gözlerimin içine baktı hafif gülümseyerek, bu gülümsemeyi biliyorum, baştan çıkartma gülümsemesiydi. Hemen gözlerimi yana doğru çevirdim.

+Peki bu hijyenik mi?

Karşı koymaya fırsat bulamadan dilini dudağımın kenarında gezdirdi yavaş yavaş , sonrasında küçük öpücükleri bunu takip etti, şokun etkisinden çıkınca kendimi geri çektim:

-Heyy, napıyorsun?

+E ama bak buralarda dondurma tüm yüzün, ben yardımcı olmak istedim, şurada da var mesela!

Kızarak yanaklarımı elimle kapatarak:

-Nerede?

+Siliyim mi?

Bu sefer kollarını belime dolarak iyice yaklaştı

+Ama biraz uzun sürebilir, uyarayım.

....

Bir süre sonra halamın aramasıyla birbirimizden ayrıldık. Halamın sesi gergin geliyordu, "Panik yapma ama baban biraz rahatsızlandı, sanırım onu hastaneye yatıracağız, ikna olursa ameliyat olacak."

-Tamam halacım hemen geliyorum...

Jungkook'a dönerek "Hemen eve dönmeliyim babam rahatsızlanmış." dedim, kocaman açtığı gözlerle bana itaat edermişcesini başıyla onayladı.

Otoparka ulaşmamız 10 dakikamızı almamıştı:

-Dönüşümüz ne kadar kısa sürdü oysa giderken neredeyse bir saat yürümüştük.


Eve geldiğimizde ambulans kapıda bekliyordu,  koşarak yanlarına gittim. Babamın bilinci açık ve iyi görünüyordu ama tansiyonu çok yüksek olduğu için panik yapmışlardı. Doktorumuz da gelmiş babamı hastane yatış işlemleri için ikna etmeye uğraşıyordu.

Babam derin bir nefes alarak bana ve Jungkook'a bakarak konuşmaya başladı

"Sırf torunumla daha iyi, daha çok vakit geçirebilmek için bu ameliyatı kabul ediyorum, yoksa lanet olsun çok yaşamak umrumda değil, yemişim ameliyatı. Söz verin en kısa sürede torunumu kucağıma alacağım değil mi?"

"Söz veriyoruz efendim!" Jungkook elinden geldiğince eğilerek söylemişti bunu.

Halam derin bir nefes almıştı, aylardır ameliyattan kaçan babam sonunda ikna olmuştu.

"Ben babanın yanında gidiyorum Sana, sen de istersen evine git, bir kişi yeter." dese de babamı yalnız bırakmayacaktım, dudaklarını büküp yanımda kalmam için yalvaran gözlerle bakan Jungkook'tan gözlerimi çevirdim, hayır onunla gitmeyecektim, babamın yanında olmalıydım.

Jungkook Pov

Halası bizi arayıncaya kadar defalarca onunla öpüşmüştük, benimle eve gelmesini teklif edecektim. Artık bu saçma formalite evliliği bitirmeli onunla bu gece gerçek boyuta geçmeliydik.

Kendimden utanmalı mıydım bilmiyorum ama babası bizden torun sözünü alınca ve halası siz eve geçin diyince bu iş oldu diye içten içe sevinmiştim. Tanrı beni bu yüzden cezalandırmaz umarım diye söylenerek eve yalnız olarak döndüm.

Planlanmış Evlilik (J.J.K. x Sana) SAKOOKTempat cerita menjadi hidup. Temukan sekarang