2

617 36 2
                                    

Cumartesileri erken kalkmaya alışık değilim, hafta içi bile çok erken kalkmadığım düşünülürse, tatil günümde saat 07:00'de kalkmış olmak gerçek anlamda zulümdü.

"Kalk kalk kalk!!!" diye bağıran halamın sesiyle uyandım.

-Offff saat daha 7! Halacım derdin ne???

+Derdim, yeğenimin buluşmasına rezil olmadan yollamak. Sen kaçta yattın bakayım? Şu göz altlarının hali ne?

-12:00 falan sanırım, bilmiyorum.

Aslında biliyordum, saat 3'e kadar Namjoon'la bilgisayar oynamıştım.

Namjoon, hani şu bahsettiğim ikinci plantonik aşkım, kendisi mezun olduktan sonra babamın isteğiyle Ürün Geliştirme bölümünde işe başlamıştı. Şirkette dışardan bakıldığında çok yakın görünmeyebilirdik ama film, müzik ve bilgisayar oyunları konusunda inanılmaz iyi anlaşıyorduk. Telefonuma bakıldığında en çok mesajlaştığım kişi olarak onu görebilirdiniz. Zaman zaman şirkette de sohbet etsek de kendisi genellikle kız arkadaşıyla yemeğe çıkmayı tercih ediyordu. Evet, bir kız arkadaşı vardı, hem de her şirkete geldiğinde herkesi kendine hayran bırakacak kadar güzel olan bir kız arkadaş...

Halam gözlerini kısarak bana ters ters bakmaya başladı

+Şu bilgisayarı odandan çıkartacağım, kocaman kız oldun, evleneceğin adamla buluşacaksın ve sen sabahlara kadar bilgisayar oynadın değil mi?

-Şey...Biraz...

+Hemen kalk hazırlan, güzellik salonunda ilk randevuyu aldım, Sonrasında da giyeceğin kıyafeti alalım, onun için de randevu aldım, umarım güzel yakışan bir şey buluruz.

-Evdekilerin nesi var?

+Saçma sapan konuşma. Ahh iyi ki de sana biz eş adayı bulduk yoksa bu kafayla sen asla birini bulamazdın.

Açıkcası buluşma için hiç heyecanlı değildim. Jungkook'u uzaktan da olsa takip ediyordum, şirketlerinin Pazarlama Departmanında çalışıyordu, bazı şirketlerin aksine babası oğlunun gökten inme bir şekilde başa geçmesini doğru bulmamıştı, büyük bir hissenin sahibi olmasına rağmen pozisyon olarak sıradan iyi bir üniversite mezununun başladığı konumdan başlamıştı. Bu durumu takdir ediyordum. Ama ilişki hayatı için aynı şeyi söyleyemezdim. Cemiyette bir çok dedikodusu dönüyordu.

Amerika'dan döndükten sonraki ilk yıl klüplerden çıkmadığını herkes biliyordu, model olmayan kadınlarla çıkmadığı dedikodusu yayılmıştı. Tüm yakışıklılığına, eğitimine ve zenginliğine rağmen henüz kimse için ideal eş/damat adayı değildi belki bir beş yıl sonra olabilirdi.

Asıl soru şuydu Jungkook nasıl olmuştu da bu ayarlanmış evliliği kabul etmişti? Acaba sadece yemeğe gitme kısmına mı olur demişti?

Muhtemelen öyleydi, "Bak seninle yemek yemek çok keyifli, sırf babamlar kırılmasın diye geldim, ama bu evlilik bana göre değil." diyeceğine adım gibi emindim. O yüzden de buluşma umrumda değildi. Namjoon'la saatlerce sohbet ederek oyun oynamak bana çok daha heyecan veriyordu. Evet, kendime bile itiraf etmekten çekinsem de Namjoon'la konuşmayı seviyordum, konuşmadığım akşamlar üzülüyordum. Hatta telefon ekranına bakıp "Nolur mesaj at!" diye enerjiler yolluyordum.

Biliyorum, sevgilisi olan bir adama bu denli bağlanmak büyük saçmalık ama kafa yapımın bu kadar uyduğu, sohbet ederken bu kadar eğlendiğim başka biri yoktu. Zaman zaman onun da aynı şeyleri hissettiğini düşünüyordum. Bir kaç kez ağzından kaçırmıştı, kız arkadaşından çok benimle sohbet etmeyi seviyordu. Ama kız arkadaşına aşık olduğu gerçeğini değiştirmiyordu.

Saat 11:00 olmuştu, salondaki işimiz daha yeni bitmişti, aceleyle ünlü Fransiz butiğine yöneldik, içerde bizi bekliyorlardı. Halam öncesinde benim için belirlediği bir kaç elbiseyi denedim ve birine karar verdik. Pudra renkli, ipek diz üstü bir elbiseydi, yakasına halamın kullanmaya kıyamadığı aile yadigarı elmas broşu taktık. Annemin elmas küpeleri kulağımdaydı. Çantayı da aynı yerden aldık, ki zaten halam o çantayı almaya kafaya koymuş, ayırtmıştı. Benim ilk tercihim olmazdı ama onu kıramadım.

-Sadece tek bir tane geldi değil mi?

-Evet efendim, sınırlı üretim.

Halam böyle şeylerle çok mutlu olabiliyordu, yeni oyuncak almış bir çocuk gibi heyecanla çantaya bakıyordu. Ayakkabı olarak yine aynı butikten almayı planlamıştık ama istediğim gibi olmayınca, her zaman kullanılacak tarzda klasik CL nude rengi bir ayakkabı almaya karar verdik, iş yerinde de rahat rahat kullanacaktım, her ne kadar çok benzeri bende olsa da iş yerinde de tepe tepe kullancağım bir ayakkabıydı.

Kendime aynada baktım, gayet zarif, sade, elegan duruyordum.

+Elbise daha uzun olsaydı sanki daha mı iyi olurdu? Azıcık halana çekip kısa boylu olsaydın bu daha uygun bir ilk buluşma elbisesi olurdu. Ama böyle de çok güzelsin.

Ne giydiğimin, nasıl göründüğümün çok önemi yoktu

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Ne giydiğimin, nasıl göründüğümün çok önemi yoktu. Az sonra kibar bir şekilde reddedilecektim nasıl olsa...

Planlanmış Evlilik (J.J.K. x Sana) SAKOOKWhere stories live. Discover now