Detayla Randevu - Bölüm 17

En başından başla
                                    

Evet, belki bunu bilmiyordu ama onun üzüldüğünü gördüğümde ya da hissettiğimde içimde berbat bir sızı duyuyordum. Yavaşça yukarıya doğru çıkıyor ve en son durduramadığım bir baş ağrısı yaparak bitiyordu. Bu alışık olmadığım bir şeydi. Telefonu kapattıktan sonra sırtüstü yatağa uzandım.

Neden sevdiğim herkesi üzmek zorundaydım? Neden normal olamıyordum? Neden diğerleri gibi ne düşünüyorsam söyleyemiyordum? 

Benim için hiç sorun olmuyordu ama anlaşılan başkalarını üzüyordum. Asıl sorunsa, bunu hiçbir zaman engelleyemeyeceğimdi. Kendimi değiştiremezdim. Olmadığım biri gibi davranamazdım. Ama Bella'yı bir şekilde onu sevdiğime inandırmalıydım. Seni seviyorum'la olacak iş değildi bu. Seni seviyorum. Düşününce bile yüzümü buruşturmaktan alamıyordum kendimi, lanet cümle.

Ani bir hareketle yatağımdan kalktım ve masamın başına geçtim. Birine onu önemsediğini göstermek istediğinde ne yapabilirdin? Ona iltifat etmek, onu öpmek, ona sarılmak, onunla bir yerlere gitmek.. Bunların hiçbirini yapmayacaktım. Çünkü bunlar benim 'seni önemsiyorum' deme yollarımdan değildi. Peki, benim yolum neydi? 

Birini önemsediğimi gösterebilmek için önce duvarlarımı yıkmam gerekiyordu sanırım ve bu düşündüğüm kadar kolay bir şey değildi. Tükürdüğümü yalamak zorunda kalacaktım. Bir yanım sürekli 'kendinden ödün verdin' diye bağıracaktı. Ama yapabilirdim. Eğer onu önemsediğimi göstermenin yolu kendimi yıkmaksa bunu yapabilirdim. 

Tekrar düşüncelere dalıp kararımdan vazgeçmeden önce masanın tam ortasında duran kalemimi aldım ve yeni bir resim kâğıdı çıkarttım. 

Duvarıma çoktan elveda demiştim.

...

Randevu saatimiz geldiğinde bekleme odasından çıkıp tanıdık kapıya doğru ilerledim. Görevli kadın beni bekleme odasına gördüğüne şaşırmıştı çünkü genelde ya geç, ya da seans başlamadan beş dakika önce gelirdim. Şimdiyse yarım saat önceden gelip beklemeye başlamıştım. 

Odasına girince elimdeki paketi yavaşça masasına bıraktım, gözleri önce pakete sonra bana kaymıştı. Ve işte nefes alamıyorum, çünkü önceliğimi kalp atışlarımı düzenlemeye vermem lazım. 

Ona eskiden de aynı böyle bakıyordum ama birkaç ayrıntıyı kaçırıyormuşum. İşte onlar büyük kayıptı. Şimdi gözlerimi sadece yüzünde değil, bütün vücudunda gezdiriyordum. Üzerindeki incelemem bittikten sonra her zaman oturduğum koltuğa oturdum ve yanaklarının kırmızıya dönmesini izledim. Burası ahlak kurallarına saygılı bir ofis olmasaydı, muhtemelen o yanakları ısırmaya kadar gelebilirdim.

"Geç kalmadın, ne güzel, dur bir yere tarihini atayım."

Ajandasını çıkarıp bir şeyler karalarken onu izliyordum. Acaba ona bakarken de tavır yapabilecek miydi merak ediyordum. Telefon onun için büyük bir avantaj olmuştu dün gece. Ama şimdi gözlerimi ondan ayırmayacak ve soğuk sesini eski haline çevirecektim.

"Süper-gizli odamda çalışmam erken bitti, ben de vakit kaybetmeden gelip tavırlar kraliçesini görmeliyim diye düşündüm." Ona taktığım bu ismi beğenmemiş olacak ki yüzünü buruşturdu. Bense pencereden içeri giren rüzgârla birlikte uçuşan saçlarını izliyordum. Onlara birkaç kez dokunmuştum ama içimde tekrar dokunma isteği uyanmıştı.

"Tavır yapmadığımı söylemiştim. Aksine unuttum bile, yani önemli değil. İstersen ölene kadar oradan çıkma ve beni içeri alma, sorun değil." Bunları gülerek söylemişti, eğer onun tüm mimiklerini ve tüm hareketlerini çoktan ezberlemiş olmasam bunu yutabilirdim. Ama yanlış kişiyle oynuyordu.

Detayla RandevuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin