Detayla Randevu - Bölüm 2

4K 156 2
                                    

Medya: Bella.

Bölüm 2

"Ne?" Edward'ın dudaklarından neredeyse çığlık gibi çıkan tiz ses odayı doldurmuştu. Bella gülümsemeye devam ederken Edward yüzünü buruşturmuştu. Her an masanın üzerine kusabilirdi.

"Seninle sinemaya mı gelmemi istiyorsun?" dedi tükürür gibi. Bunu söylerken ona deliymiş gibi bakıyordu.

"Neden çok imkânsız bir şeymiş gibi söyledin?"

"Söyledim, çünkü imkânsız!" 

O yüzünü buruşturarak durmaya devam ederken Bella gözlerini devirdi. Ona ne dese mutlaka bu fikrin 'saçmalık' olduğunu gösterecek bir şeyler buluyordu. Arkadaşlığa neden bu kadar kötü bir şeymiş gibi baktığını da çözememişti. Edward'ın insan olduğundan bile şüphelenmeye başlayacaktı.

"Sinemaya gitmenin neresi imkans-"

"Sinemaya gitmek öyle mi? Senle ben? İkimiz? Birlikte!" Sesli bir şekilde nefesini dışarıya verdikten sonra gülmeye başlamıştı. "Benimle dalga geçiyor olmalısın. Gerçekten de seninle birlikte iki saatten fazla süren ve bir boka yaramayan lanet filmlerden birini izleyeceğimi mi düşündün?" 

Bella'nın sinirlerini bozan bir kahkaha daha atmıştı. Bu gittikçe çığırından çıkmaya başlıyordu. Bu adam neden hiçbir şeyi beğenmiyordu ki?! Onunla arkadaş olmak ve canını sıkan şeyi öğrenip ona yardım etmek için her şeyi yapıyordu. Prensiplerinin önüne geçip ona resmen çıkma teklifi bile etmişti! Sakin olmalıydı, sakin, sakin ve az önceki gibi.

"Sinemayı sevmiyorsan biz de başka bir şey deneriz. Önereceğin eğlenceli şeyler var mı?"

"Ah, tabii. Ayıcıklı pijamalarımızı giyinip merdivenin son dört basamağından aşağıya atlamak. Daha önce yaptığını varsayıyorum. Kuralları biliyorsundur herhalde?" 

Şimdi de resmen onunla dalga geçiyordu. Başını iki yana sallayıp gülmeye devam etmesi ise sabrının sınırlarına yaklaşmasına sebep olmuştu. Yine de sabırlı olmalıydı. Mesleği bunu gerektiriyordu değil mi? Onunla çocuklarla uğraştığı gibi uğraşmalıydı.

"Filmler kafa dağıtmak için iyidir." diyebildi sertleşen yüz ifadesini düzeltmeye çalışırken. Neyse ki bunu kısa sürede yapabilmişti.

"Filmler bir grup liselinin seks yapmadan önceki durağıdır. Ve aptallar içindir."

"Pekâlâ. Yapmaktan hoşlandığın bir şeyi söyle, kolay uyum sağlayabilirim." 

Edward sonunda kendini toparlayabildiğinde Bella'nın ısrar etmekten vazgeçeceğini düşünüyordu ama yanılmıştı. Her ne kadar gülüp durmasına bozulsa da kararından dönmeyecek kadar inatçıydı. Çevresinden bu kadar çok soyutlanması ona doğru gelmiyordu. Çevresinden soyutlanmak. Doğru kelimeler miydi bunlar?

"Onu değil de, sana yapmaktan hoşlanmadığım bir şeyi söyleyeyim. Grup olaylarından nefret ederim. Hiç hoşlanmam. Bence sen beni boş ver. Film izlemek için daha iyi biri bulacağından eminim." 

Bella gözlerini devirmemek için kendini zor tuttu. Var zaten, diye geçirdi içinden. Ama hala Elliot'a bir yemek sözü olduğunu hatırlamamıştı. Tanrı'nın ona bir oyunuydu herhalde.

"Üzgünüm ama işlemleri tamamlamayacağım. Şu saçma inadından ne zaman vazgeçersen o zaman Salı ve Perşembe günü azabından kurtulabilirsin. Sana seçenek sunuyorum, sense-"

"Seçenek istemiyorum. Mümkünse bana bir seçenek verme. Bak, seninle bir sorunum yok. Yalnızca böyle şeyleri sevmiyorum. Yani.." Parmaklarıyla masada ritim tutarak nasıl anlatabileceğini düşündü. Sanırım bunda kendisi de zorlanıyordu. Konuşana kadar bir süre duraklamıştı. "Birisiyle takılmak.. Sırları paylaşmak.. Başını onun omzuna koyduğunda aniden rahatlamak falan.. Bunların hepsi çok saçma geliyor. Demek istediğim.. başını illa bir yere koymak istiyorsan git yastığa koy. Neden omuz?" 

Detayla RandevuWhere stories live. Discover now