Detayla Randevu - Bölüm 2

Start from the beginning
                                    

Son cümleyi söylerken yüzünü buruşturdu Edward. Gerçekten saçma geliyordu. Ama kendi hayatından örnekler vermemişti tabi. Ama onlar da fazla garip değildi. Sadece odasına kimse giremiyordu ve o da gerekmedikçe ya da fazla bunalmadıkça odasından çıkmazdı. Bu kadar. Annesinin sorun ettiği şey sadece bunlardan ibaretti. Böyle yapan binlerce ergen vardı herhalde.

"Omuz da yastık kadar rahat aslında."

"Ah, hadi ama. İstediğin yönde oynatabiliyor ya da canın istediğinde yere fırlatabiliyor musun? Saçmalık işte." 

Edward omuz silkerken Bella sesini çıkarmadan devam etmesini bekliyordu. Çünkü ilk defa ona bir şey açıklamıştı. Tabi bir de onunla bir sorunu olmadığını söylemişti. Sanırım içlerinde en çok içini rahatlatan şey bu olmuştu. İstemeden böyle şeylerin onu etkilemesine izin veriyordu. Sonunda daha fazla konuşmayacağını anlayınca bunun bozulmaması için atıldı.

"Ne yani? Saçmalık olmayan ve hoşuna giden hiç mi bir şey yok?"

"Çizim yapmak."

"Benim de yapabileceğim bir şeyler söylersen daha iyi olabilir."

"Her şeye uyum sağlarım demiştin." 

Ses tonu sanki 'tükürdüğünü mü yalıyorsun' der gibiydi. Ya da Bella öyle anlamıştı. Ama her nasıl yaptıysa onun zayıf noktasına parmak basmıştı işte. Sözlerini istemeden bile olsa yutmak. Bella bu konuda çok hassastı.

"Hayır!" dedi ani bir çıkış yaparak. "Tabii ki tükürdüğümü yalamayacağım. Bunu da nerden çıkarıyorsun?"

"Anlamadım?"

"Dediğim şeyi söylerken doğru söylüyordum. Evet, uyum sağlayabilirim. Bir diğer özelliğim de bu. İnsanlar takdir eder. Uyum konusunda harikayımdır. Ah, kapasana sen çeneni!"

Konuşurken gittikçe kızarmaya başlamıştı. Sonlara doğruysa ağzından çıkanlara engel olamamıştı. Ama bu onu gerçekten deli ediyordu. Edward'sa şaşkın bir haldeydi ama tabii ki ne hissettiğini yüzüne vurmuyordu. Gurur duyduğu tek yeteneğiydi bu.

"Sana öyle bir şey demedim. Konuşmadım bile. Bence bir psikoloğa görünmelisin. Çok acil."

Bella sesini çıkarmadan şu aptal kızarıklığın geçmesini beklemeye başladı. Kendini görmese de o sıcaklığı hissedebiliyordu. İç çekerek gözlerini kırpıştırdı ve masada bir şey arıyormuş gibi görünmeye çalıştı.

"Tamam.. Nasıl yapacağız bunu?"

"Hiç vazgeçmeyeceksin değil mi?" Edward yenilgiyi kabul etmek üzereydi. Aslında bunu asla yapmazdı ama bir yanı eline kalemi alıp kağıdın üzerinde kaydırmak istemişti. Bu yüzden daha az karşı çıkıyordu.

"Hayır. Genelde hiç pes etmem. Her neyse. Bize kağıt gerekiyor sanırım.." 

İşte şimdi Edward'ın dediği gerçekten doğruydu. Utandığında düşünme yetisini de kaybediyor gibiydi. Durumu çok acildi. Çekmecesini açarak birkaç tane kâğıt çıkarıp masanın üzerine koydu.

"Sen başla."

"Burda çizilecek çok şey yok. Bu çizimleri bahçede yapmıştım. Aşağıda çizmediğim birkaç şey daha kalmış olabilir." 

Bunu hiç hevesli değilmiş gibi söylemişti ama bunu yapmayı istiyordu. Binanın çatı katı mesela. Buraya getirdiği çizimlerde onun sadece taslağını çizmişti. Şimdi tüm ayrıntıları da hesaba katmak istiyordu.

"O zaman biz de aşağıya ineriz. Nasılsa bugün gelecek son kişi sensin." 

Bella gülümsediğinde bu sefer Edward da gülümsemişti. Ve bu bir süre sonra hatırlamak istedikleri, hatta hatırlamak için çıldıracakları şey olacaktı.

Detayla RandevuWhere stories live. Discover now