"Uyy Komitanum! Hele yedi saniyeden ne olecak! Goştuk geldik oralardan buralara gadar! Yapmayun etmeyun," dediğinde Ceylan tek kaşını kaldırdı ve bakışlarını karşısındaki adama çevirdi.

"Her bir saniye için on şınav!" diye emir verdiğinde askerler oflayarak yere yatmışlardı.

Ceylan boynunda olan düdüğün ucunu dudağına doğru getirdi.

"Yetmiş şınav," diye bağırdı ve düdüğünü çaldı. Askerler düdükle beraber şınava başladıklarında Ceylan adamlarında arasında dolanıyordu. İdris'in yanında durduğunda yavaşça dizlerini kırdı.

"Sen bir şey mi demiştin biraz önce İdris?" dediğinde İdris olayı idrak edemeden konuştu.

"Hee Komitanum. Diyorum size bu ka şınav ne içün? Ne gerek var Komitanum?" dediğinde Ceylan başını alayla aşağı yukarı sallayarak konuştu.

"Sence ne olmalı İdris? Ne yapmalısınız?" dediğinde İdris şınav çekmeyi bıraktı ve Ceylan'a baktı.

"Hele Komitanum, bu soğuk hevalarda otursak içeride, sarınsak bettaniyeye, alsak demli demli çayımızı elimize, ne olurdi?" dediğinde Ceylan kaşlarını kaldırdı. Ardından ayağa kalkarak diğer Er'lere hitaben bağırdı.

"Siz de böyle mi düşünüyorsunuz?" dediğinde Er'lerden bir süre ses çıkmamıştı. Ceylan daha yüksek sesle bağırdığında bir kaç mırıltı gelmişti.

"Komitanum. Bizden adam madam olmaz! Hele şunların tiplere bakın? Hiç asker tipi var mı birinde?" dediğinde Ceylan'ın çenesi kasılmıştı.

"Haklısınız. Sizden adam olmaz," diyerek bir süre erlere baktı. "Kalkın ayağa!" dediğinde bütün erler endişeli gözlere ayağa kalmış merakla Komutanlarına bakıyorlardı.

"Demek battaniyeye sarılıp, çay içmek istiyorsunuz?" diye kendi kendine konuştuğunda çoğu Er, sinirle İdris'e bakıyorlardı. Ceylan'ın bu sakinliğinin altından hayırlı bir şey çıkacağına hiçbirisi inanmıyordu.

"He Komitanum, ne güzel olurdu? Şöyle memleketimizi anaridik," dediğinde Ceylan başını salladı.

"SERHAT!" diye bağırdığında köşede onları izleyen Serhat koşarak yanına gelmişti.

"Buyrun komutanım," dediğinde Ceylan Er'lere kısa bir bakış attı ve Serhat'a döndü.

"Koş koçum kantine, semaveri kap gel! Mangalı da getir, üzerinde bir güzel çay demleyelim. Bir de sandalyeyle battaniye getir koçum," dediğinde herkes şok olmuş Ceylan'a bakıyordu.

"Kaç tane  Komutanım?" dediğinde Ceylan Er'lere baktı. 15 tane adam vardı karşısında.

"17 tane getir koçum. Hepsinden. Bardakları da ayarla, bir kaç dakikaya hepsi karşımda olsun," dediğinde Serhat hızla başını sallamış ve koşarak uzaklaşmıştı.

"Hay siz bin yaşayun Komitanum! Nasıl da düşünüyorsunuz bizi!" dedi İdris mutlulukla. Ceylan hafifçe başını sallayarak karşıya bakmaya devam etti.

~

Bir kaç dakika sonra herşey hazırlanmış, odun ateşinin üzerindeki Semaver fokur fokur fokurduyor, dumanı tüm askerleri mest ediyordu. Sandalyeler de kurulmuş, askerler kurulmuşlardı bile. Ceylan Serhat'a bir bardak çay doldurttu.

"Asker!" diye bağırdı Ceylan.

"Emredin Komutanım!" diye bir bağırış yükseldi Er'lerden. Ceylan eline çayı aldı ve askerlerin karşısına dikildi.

"Nasıl, beğendiniz mi ortamı?" dediğinde Er'lerden ses çıkmadı. Bir bokluk olmasından çok korkuyorlardı.

"Çok biğendik Komitanum."

DAĞ CEYLANIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin