4.Bölüm

58.7K 2.5K 259
                                    

"Kardeşim!" Aslan nefes nefese konuştu. Dostu yerde yatıyordu. Salih derin bir nefes aldı ve başını salladı.

"İyiyim," dediğinde Aslan kulaklığından diğerlerine haber verdi. Araba çoktan gözden kaybolmuştu. Sinirle bir nefes verdi, ardından ceketinin içinden bir bez çıkartarak yarasına tampon yapmaya başladı. Salih elinin üstüne elini koydu ve başıyla sağ tarafı gösterdi. Kadının kaçmaya çalıştığını fark ettiğinde tamponu Salih'e bıraktı.

Aslan sinirle yerinden kalktı ve yürüyen kadına ilerledi. Kolundan tuttuğu gibi yere fırlattı ve zebani gibi üstüne çöktü.

"NE YAPIĞINI ZANNEDİYORSUN LAN SEN!" Diye kadına kükredi ve bir eliyle boynuna sarıldı.

"BANA SENİ ÖLDÜRMEMEM İÇİN TEK BİR SEBEP SÖYLE! SÖYLE LAN!" Diye bağırdığında kadın baygın bakışlarını Aslan'a çevirdi. Aslan ona dönen bir çift kahverengi gözle sarsıldı. Gözleri öyle bir renkti ki, insanı içine çekiyordu. Kahverengiydi ancak kahverengi demek basitleştirmek gibi geliyordu. Gözleri insanın nevrini döndürüyordu. Aslan daha çok sinirlendi. Bu kadın bir teröristti! Terörist! Boynunu biraz daha sıkarsa onu öldüreceğini anladı ve ellerini gevşetti.

"Sana öyle şeyler yaşatacağım ki! O Sansar iti seni elimden asla kurtaramayacak! Senin için gelmeyecek bile!" Dediğinde kadın gözlerini kapattı. Bayılmadığını biliyordu, ancak konuşmuyorduda. Tepkisizdi kadın. Barın'lar yanına geldiğinde hızlıca Salih'e baktılar.

"Noldu lan burda! Sansar iti nerde!" Diye bağırdığında Aslan gözlerini, Barın'ın sesiyle açan kadına dikti ve "kaçtı," diye tısladı. Kadın Aslan'ın çakmak çakmak bakışlarından gözlerini kaçırdı. Adam öyle sinirliydi ki, vücudundaki sinir gözlerine taşmıştı.

"Ne demek kaçtı! Hay amına koyim!" Diyerek bir yandan Salih'i kaldırıyor, diğer yandan küfür ediyordu.

Kadına nefret dolu bir bakış attı, "Bunun yüzünden mi oldu lan! Gebertirim bu kadını! Hayatını silerim onun!" Diyerek kadına doğru yeltense de Aslan onu durdurdu. Ardından kadının üzerinden kalktı ve onu da kaldırdı. Yaralı olan kolundan tuttu ve ayakta durdurdu. Kadın kolunun acısıyla küçük bir inilti kaçırdı. Aslan kadına sinirle baktı ve kolunu daha fazla sıktı. Kadın dişlerini sıktı. İçinden 'hakettim' diye geçirdi. Çekecekti cezasını artık.

"Bu kadın bize sağ lazım. Bir şeyler biliyor ama konuşmuyor," dediğinde Barın kadına bir bakış attı. "Konuştururuz o zaman biz de," dedi ve Salih sağlam koluna girerek ilerlemeye başladı. Aslan ise kadına acısa da yaralı kolundan sürüklemeye devam etti. Bu kadın yüzünden terör örgünün ele başını ellerinden yine kaçırmışlardı. Bunu hatırladıkça kadının kolunu sıkıyor ve kadın sertçe nefesler alıp veriyordu. Aslan kadının kolay lokma olmadığını o an anladı. İşi çok zordu. Ancak bir bordo bereli için 'Zor başarılır, imkansız zaman alır'dı. Malikhaneye geldiklerinde Macit hemen Salih'i aldı ve elindeki malzemelerle tedavi etmeye başladı. Salih'in kolunu sardıktan sonra, Aslan kadını önüne fırlattı.

"Yaşasın yeter," dedi ve arkasını dönerek ele geçirilmiş teröristlere baktı. Hepsi yerde diz çöktürülmüştü. Adamların gözü kadının üstündeydi. Aslan sinirle o tarafa döndü. Macit sertçe kadının yarasını temizliyordu. Kadının acı çektiği çok belliydi ancak yine de ses etmiyordu. Kadının azmine hayran kaldı...

Macit kadının yarasını o kadar sert sarmıştı ki, karşısındaki çok güçlü bir adam bile olsa bas bas bağırırdı. Ancak kadından hiç ses gelmemişti. Sadece bir kaç kez, sertçe nefes almıştı o kadar. Macit kaşlarını çatarak kadına baktı. Ardından dişlerini sıkarak yarayı olması gerekenden biraz daha sıkı sardı. Daha sıkı sarması, sadece kadın hareket ettikçe ona acı verirdi. Başka bir zararı yoktu. Kadın gözlerini Macit'e diktiğinde, Macit yaptığını anladığını anladı. Ardından kaşlarını çatarak işini bitirdi ve ayağa kalktı. Aslan'a dönerek, "Bu onu biraz tutar ama hastaneye gitmesi lazım. Fazla kan kaybetmiş," dediğinde Aslan kadına kısa bir bakış atıp Macit'i onayladı. Macit kadının yaralı kolundan tutarak diğerlerinin yanına fırlattı. Kadın dişlerini sıktı ve gözlerini devirdi. Bilerek o kolundan tuttuklarını anlamıştı. Bu adamlara kendini anlatması kolay olmayacaktı, ancak umrunda değildi.

DAĞ CEYLANIWhere stories live. Discover now