"Ben istemiyorum Ceylan. Emir bu şekilde geldi! Bir kaç gündür ikna etmeye çalışıyorum ancak olmuyor!" Dediğine Ceylan kendisini sakinleştirmeye çalıştı. Madem böyle istiyorlardı. Yapacaktı.

"Tamam Komutanım! Bana 2 saatlik izin verin, geri döndüğümde başlayayım," dediğinde Albay başını salladı.

"İzin veremem Ceylan," dediğinde Ceylan kaşlarını çattı.

"Bu da ne demek Komutanım?" Ceylan dayanmaya çalışıyordu ancak başaramayacak gibiydi.

"Tugay'dan çıkışın yasaklandı."

🇹🇷

Ceylan yerinde duramıyordu. Bu zamana kadar gerek üstleri gerek astları ona hep ön yargıyla yaklaşmışlardı. Ceylan tüm her şeyi sineye çekse bile farkındaydı! Ona yapamayacağına inandıkları bir görev vermişlerdi. Yapamayacaktı ve böylelikle 'gözlem'e alınacaktı. Ceylan buna asla izin veremezdi! Bu bereye ulaşmak için çok şey yapmıştı. Çok emek vermişti! Yemek yememiş, uyku uyumamış, yaşıtları sokaklarda gezip tozarken o zorlu eğitimlerden geçmişti. Bu bereye hakkıyla kavuşmuştu! Dünya üzerindeki sayılı kadın Bordo Berelilerden birisiydi. Zor olmuştu ama imkansız onun lügatında yoktu! Bu işi de hakkıyla başaracaktı. Ne olursa olsun o erleri hazır edecekti!

Derin bir nefes aldı ve telefonunu çıkartarak numarayı tuşladı. En çok sinirine dokunan şey Tugay'dan çıkamıyor oluşuydu! Herkes oradayken onun burada olması! Hem de Salih son nefesini neredeyse Ceylan'ın kollarında vermişken! 

"Efendim," dedi karşıdaki yorgun ses. Ceylan derin bir nefes aldı ve boğazındaki yumruyu zorlukla yutarak konuştu.

"Nasıl?"

"Değişiklik yok." Ceylan yumruklarını sıktı.

"Görev nasıldı?"

"Harika!" diye alayla konuştu genç adam. Ceylan bir süre hiçbir şey diyemedi. Ardından söylediklerine içinden kendisini de inandırmaya çalıştı.

"Her şey düzelecek."

"İnşallah."

"İnşallah." 

Telefonu kapattı ve ilerideki Er'e seslendi. Elindeki listeyi ona verdi.

"Beş dakika içinde, eğitim alanında karşımda olsunlar!"

"Emredersiniz Komutanım!"


🇹🇷


Aslan telefonu kapatmıştı ki, Barın yanına oturdu.

"Biraz önce konuştum. Bir sorun var galiba?" dediğinde Aslan başını salladı ve sıkıntıyla iç geçirdi.

"Tugay'dan çıkışı yasaklanmış," dediğinde Barın şaşkınlıkla kalakaldı.

"Böyle bir zamanda!" dediğinde Aslan başını salladı. Barın şaşkınlıkla konuşmaya devam etti.

"Ceylan o Tugay'ı yıkmıştır," dediğinde Aslan iç geçirdi.

"Normal karşılamış." Barın'ın şaşkınlığının üzerine şaşkınlık eklenmişti.

"Normal mi karşılamış?" diye sorduğunda Aslan başını salladı. "Peki bu ne kadar normal? Yani bu durumu normal karşılaması?" dediğinde Aslan ayağa kalktı.

"Fırtına öncesi sessizlik. O Tugay'dan er ya da geç çıkacak ve bu gece burada olacağına kalıbımı basarım," dediğinde Barın başını salladı ve içeriye girdiler. Tamı tamına 2 haftadır her gün burdaydılar. Bir gelişme olur umuduyla bekliyorlardı. Salih çok kan kaybetmiş ve neredeyse ölmek üzereyken hastaneye yetiştirilmişti. Aslında yolda kalbi durmuş, herkes öldüğünü zannederken mucize eseri tekrardan hayata dönmüştü. İki haftada Salih'in çektiği acılarda ufacık bir tırnağı bilen olan herkesin işini bitirmişlerdi. Her günü hastanede geçiriyor, özel bir görev olmadıkça da asla çıkmıyorlardı. Şu an tek dilekleri Salih'in uyanmasıydı. Hastaneden içeriye girdiklerinde onlarla beraber iki haftadır hastaneden çıkmayan Çiçek'e baktılar. Aslan yavaşça bir nefes aldı ve Çiçek'in yanına ilerledi. Yarbay biraz önce Tugay'a gitmişti. 

DAĞ CEYLANIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin