98. bölüm

896 75 145
                                    


Kapı zilinin çalmasıyla ersin oturduğu koltuktan kalkıp kapıyı açmaya gitti. kapıyı açtığında gördüğü kişiye zoraki bir gülümseme ile baktı

'' Senmiydin ''

Ersin kapıyı kapatmak için bile beklemeden salona doğru yürümeye başladı. Oğuz ayakkabılarını çıkarıp kapıyı kapattı.

''Selam . Ersin nasılsın ? Ateş nasıl ''

Ersin bıkkınlıkla bir nefes verdi.

'' Bilmiyorum Oğuz ''

Oğuz başını belli belirsiz sallarken gerilmeye başlamıştı. Polislik olmak istemiyordu.

'' Nasıl yani hastahanede falan mı ''

Ersin bir an duraksarken diliyle üst dudağını yaladı.

'' Ayrılırken gayet iyiydi. ''

Oğuz gözlerini devirirken derin bir oh çekti.Hayatlarının tam ortasına bomba gibi düşen ateş yüzünden başı belaya girsin istemiyordu. ayrıca niyeti onu sağlığından etmek değil rezil etmekti. Artık hayatlarından çıksın istiyordu. Ersinin müridleri olsada oğuz erhan ve oğuz üçlü bir kaleydi ve bu kalenin tam ortasında duran ateş oğuza rahatsızlık veriyordu

''Peki nerede şimdi ''

'' Oğuz kapat artık bu konuyu . Dün gece bitti anladın mı . Abi sormayın bana daha bir şey ''

Ersin önce oğuza sonra erhana baktıktan sonra anladıklarından emin oldu. oturma odasına doğru yürüdü.

'' Montumu alayımda çıkalım ''

Oğuz salona erhanın yanına giderken , erhan dizlerinin üzerindeki börek kırıntılarını yere silkeliyordu.

'' Oğuz iyi misin ? ''

Erhan oturduğu koltukta bacak bacak üstüne atarken oğuz hemen az ilerisindeki orta sehpanın ucuna oturdu. Kilosu fazla olduğu için çelimsiz masa öne doğru havalanırken erhan gülmemek için ağzını kapattı.

Oğuz gözlerini devirirken elleriyle masayı sabitleyip tekrar oturdu. Gözlerini kısarken gülümseyerek cevap vermeden erhana bakmaya başladı.

'' Yok bir laf falanda sokmadında ''

'' Alla alla . Çocukmuyum ben ayrıca son derece trajik bir durum . Çocuk bağımlı çıktı resmen. Bunun neresine laf sokayım ''

Erhan ellerini havaya kaldırıp yanaklarının içini şişirdi.

'' Vay be resmen takdir ettim ''

Oğuz omuzlarını kaldırdıktan sonra tekrar gülümsemeye başladı. Neyse ki korktuğu başına gelmemişti. Buraya da zaten durum değerlendirmesi yapmak için gelmişti. H*p ile bağlantısının olduğundan kimse şüphelenmemişti.

*

Ateş boynuna kadar çektiği battaniye ile duvara boş bir şekilde bakarken artık h*pın etkisi geçmişti. H*pın etkisi geçmesine geçmiş olsa da yaşananları hatırladık sıra daha kötü oluyordu.

Neon ışıklar altındaki taşkınlığı ve dans edişi gözünün önünden bir türlü gitmiyordu. Bütün bunların üstüne ersinin ona ettiği lafları hala hazım edemiyordu.

Ersin olan tanışıklığı bir yılı geçiyordu. Ersin bu zaman kadar diğer herkese karşı sergilediği tavırlardan çok farklı bir şekilde ateşe yaklaşıyordu.

Ateşin dikkatini zaten bu şekilde çekmişti. Herkesin korkulu rüyası meslek liseli yakışıklı ona iyi davranıyor , onu dinliyor ve her durumda ona yardımcı oluyordu.

Diğer kırmançiler destur ile yanına yaklaşabilirken Ateş yeri geldiğinde posta bile koyabiliyordu. Bu noktaya hangi ara nasıl geldiklerini hala bilmiyordu.

Ateşi bağımlılıkla suçlarken bakışları bir türlü aklından çıkmıyordu. daldığı düşüncelerden odaya annesinin girmesiyle çıktı.

Oğlunun bu haline üzülen kadın onun bu halini görünce yüzünü buruşturdu. Ateşi düşmesine düşmüştü ama ateşin ruh gibi olan halini bir türlü geçirememişti.

'' Ateş ne oldu annem . Neyin var be oğlum ''

Ateş yattığı tekli yatağında kıpırdanırken geçiştirmek için daha önce söylediği şeyi söyledi.

'' Hastayım anne ondan ''

Ateşin annesi oğlunun pes etmeyeceğini anlamayınca yatağın ucuna oturdu. Elini oğlunun yüzüne götürüp usulca okşarken ona sıcacık bir gülümseme gönderdi.

'' Bak ne anlatacağım sana ''

Ateşe başını annesine doğru çevirdi.

'' Şimdi benim zamanımda çocuklar anneleriyle konuşamazdı.Gerçi annelerde çocuklarıyla konuşamazdı ya . Yani kimse kimseye derdini anlatamazdı . Anladın mı ''

Ateş annesini baygın gözlerle dinlerken üzüntülü kadın oğluyla bir iletişim yolu kurmaya çalışıyordu.

Oğlundaki farklı durumu doğduğundan beri biliyordu. Gerçi her anne hisseder ama kondurmaz.

'' Fakat ben şimdi düşünüyorumda aslına ne kadar gerekliymiş konuşmak ya. yani birimiz konuşabilseydik o zamanlar belki herkes arkasından anlatacaktı derdini eteğindeki taşları dökecekti. ama yapamadık tabi. El kadar kızlar el kızı olup gittik ''

Ateş zar zor çenesini kaldırırken çatallı sesiyle fısıldadı.

'' El kadar el kızı ''

Annesini tekrarlarken onun ne yapmaya çalıştığını anlamıştı. Annesi bir şekilde kendiyle onu bağdaştırarak onun iletişime geçmeye çalışıyordu.

'' Ya öyle ya. bir kapıd an çocuk çıktım . bir kapıdan gelin girdim ben . Çocukluk bir gecede bitmiyor ki sağ olsun baban büyüttü beni ''

Gülümseyerek oğluna bakan kadın tekrar ateşin yanağını okşadı.

'' Sevdin mi onu ''

Ateşin annesi omuzlarını yukarı kaldırırken dudakları yana doğru kıvırdı.

'' Ne biliyim sevdim mi sevmedim mi . yani şimdi öyle televizyonda filmlere bakıyorum da her halde sevmek buymuş diyorum. Öyle biz uzun uzun bakışamadık. Bu evin içinde ne kadarsa o kadar oldu . Öyle ''

Ateşin annesi bir yerden konuşurken diğer yandan yerdeki halı desenlerini inceliyordu. lafı bittiğinde ateşe dönünce uykuya kaldığını gördü. Gülümseyerek kolundan tuttu.

'' Oy yavrum. yakışıklı çocuğum benim . Ateşim. Kim düştü senin kalbine be oğlum kim. O yüzden yüzünde gözünde fer kalmadı be annecim ''

Ateşin annesinin gözlerinden yaşlar akmaya başlarken odadan çıktı.

*

Hafta sonunun bitmesiyle ve o gün gelmişti. Okulun bahçesinde dikilirken içeri girmek ve girmemek arasındaki ikilemi devam ediyordu.

Daha oğuz sayesinde okulun i*nesiyken  şimdi okulun h*pçı çocuğu olmuştu.....

Ben Seni Daha Çok (GAY)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin