32. bölüm

2K 357 104
                                    

sırama ilerleyip çantamı bıraktım . ersine karşıdan baktığımda yanında iki üç öğrenci vardı. sonuçta kendide çabalıyordu. ama ilk sınavdan on puan alan birinin şansı pek yoktu. sınıfta herkes kopyalarını hazırlarken telefonuma baktığımda sınava onbeş dakika kalmıştı. burak daha ortalıklarda yoktu. bu iyiydi çünkü onun çok hoşuna gitmeyecek birşey olacaktı birazdan hemen ayaklanıp ersinin sırasına doğru ilerledim. ersinin oturduğu sırada yanında daha önce oturmayan bir çocuk oturuyordu. büyük ihtimal ondan kopya çekecekti.

sıraya vardığımda ersin kafasını kaldırıp bana göz kırptı '' kusura bakma seninle ilgilenemedim şu sınavı atlayıp paslaşırız illa '' dedi mahcup bir ifadeyle. yanındaki çocuk şaşkın ve anlamsızca ersine bakış attı. gerçi haklıydı da ersin sınıftakilere bu kadar eziyet ederken höd söd yaparken arasının bitek benle böyle olmasını garipsiyorlardı. ve bunun benim dahada hoşuma gidiyordu. onun gözünde farklı olmak benim mutluluk verici birşeydi ah ergenklik..

iç çekip '' bende onun için geldim zaten hadi kalk '' deyince anlamamışcasına bana bakış attı. '' sınavda yanımda oturacaksın '' dedim. bu sefer şaşırırcasına bir ifadeyle ''ateş yanlış anlama senin notunda pek iyi değil. ayrıca yanımda oturan çocuktan otlanırım ben '' dedi. gözlerimi devirmemle '' hoca a ve b grup yaparsa ne yapacaksın '' diye sordum alayla. ersin ise kendinden emin bir tavırla arka sırasında oturan çocuğu gösterdi. artık sinirlenmeye başlamıştım. '' seksen puanı kopya çekerek arkandan oturan çocuktan alamazsın . soruların cevabı birer paragraf '' deyince bıkkınlıkla '' ben hallerim sıkıntı olmaz fotokopi bile çekerim '' dedi. olayın ciddiyetinde değildi yada bana güvenmiyordu.

gel diyorum işte gelsene neyin inadındasın gözlerimi devirip '' ersin bu çocukları buraya çekmişsin. hoca salak değil seni bu arkalardan kaldırıp öne alınca ne yapacaksın ?'' deyince kala kaldı. suratındaki ifade paha biçilemezdi. en sonunda yola gelmeye başladı . cevap vermeyince '' ben ön taraftayım zaten bu sınavda gel diyorum sana '' hırladım. gel sana diyorum derken gözlerimi belertmiş ve sesimi vurgulamıştım.

ersin gözlerini devirip nalet olsun dercesine sıradan kalkıp benle bir burakla oturduğumuz sıraya geldi.ersini iç tarafa oturması konusunda yönlendirdim. bende yanına oturup arkama yaslandım. birdene ersinle yan yana sırada hiç oturmadığımız geldi aklıma. ben fena gözükmüyoruz diye tısladı öldüğünü sandığım iç sesim.

birden daldığım düşünceden çıkıp sınava odaklanmaya çalıştım. ereksiyon olmanın hiç sırası değildi. sınıfa göz gezdirdiğimde eylem telefonla takılıyordu. erhan ise kaşları çatılı bir halde bizi kesiyordu. gözlerimiz birbirini bulunca salise sürede gözlerimi kaçırdı. bu çocuk beni ürkütüyordu. o sırada kapıdan burak içeri girdi. beni görünce yüzünde sıcacık bir gülümsemeyle ''hoş geld'' derken ersini kendi yerinde görünce lafı yarım kaldı. yanımıza doğru geldiğinde oturduğum yerden kalkmadan selamlaştım. belli kıyamet kopacaktı ama ne olursa olsun ersinin sınavı vermesi lazımdı .

hal hatır sorduktan sonra. ersine dönüp '' geçebilir miyim '' dedi tok sesiyle . ersin elinde oturduğundan beri düşürmediği telefondan başını kaldırıp umursamaz bir tavırla ''siktir git öteye '' deyince. burağın yumruklarını sıktığını gördüm. ersin ise telefona ile ilgilenmeye devam etti. işte ersinin ben eylem ve erhandan başka herkese takındığı tavır buydu burağın yüzü mor gibi bir renk olmuştu. bakışlarını bana döndürdüğünde omuzlarımı silktim. yapacak birşey yoktu. burağı harcamak zorundaydım. sonra çok pişman olacak olsam bile

burak sinirli ifadesini alıp arkalara doğru siktir olup gitti. bilerek ersinden tarafa dönmüyordum çünkü dengemi her an bozabilirdi şuan etkilenmek en son isteyeceğim şeydi. o yüzden dialoğa girmemek için elimden geleni yapıyordum.

hocanın içeri girmesiyle herkes yerine geçti. kimya sınavı başlıyordu...

Ben Seni Daha Çok (GAY)Donde viven las historias. Descúbrelo ahora