38. bölüm

2.1K 357 81
                                    

''hoca istemiyor işte '' diye ersin oturduğu yerden hocaya laf atarken o an sınıfta bir sessizlik oldu. ersinin üstündeki yaptırım gücüm beni kollaması hoşuma gidiyordu. ama herşeyin bir yeri ve zamanı vardı.

ayrıca okulda kalma durumu bu kadar riskli iken hocalar ile arasının kötü olması akıl karı değildi. öğretmen elindeki kitabı masaya bırakıp ''çocuklar siz karışmayın ''dedi. ersine öldürücü bakışlarımı bir ok edası ile saplarken bana boş bir ifadeyle bakış attı. edebiyat öğretmeni tekrar ''ateş hadi '' diye seslenince mecburen kalkmak zorunda kaldım. arada ersin olmasa dahada şansımı zorlardım ama şuan başka seçenek yoktu.

öğretmen masasına adımlarken bütün sınıfın gözleri üstümdeydi. sesim zaten yeterince kalın olmadığı için konuşurken bile çekinen biriyken şimdi bütün gözler üzerimde şiir okuyacaktım. bir an önce yaz tatili gelsin diye tısladı iç sesim.

edebiyat öğretmeni gözündeki mavi kemik gözlükleri çıkartıp beyaz gömleğinin cebine koyup arkasına yaslandı. yanağını diliyle şişirip şiir kitabını bana uzatırken '' al bakalım sen seç '' dedi temkinli sesiyle. aman ne güzel ne anlarım ya şiirden diye tısladı bugun çok geveze olan iç sesim.

gözlerimi kırpıştırıp kitabı elinden yavaşça aldım. içinde bir sürü farklı yazarın eserlerinin bulunduğu sayfalar vardı. şiir kültürüm hiç olmadığı için dilime en yatkın ve kısa olanını başlamaya başladım. sayfaları çevirdikçe aksine diziler daha uzuyordu. o yüzden elimle alnımı ovup dudaklarımı yanaklarıma doğru uzattım. Sayfalarda göz gezdirirken Özdemir Asaf ismini görünce durdum. isim olarak bildiğim ama daha önce her hangi bir eserini okumadığım bir yazardı. bundan zarar gelmez diyerekten edebiyat öğretmenine elimle sayfayı gösterip gözlerimi açtım.

edebiyat öğretmeni yaslandığı sandalyeden doğrulup gösterdiğim sayfayı incelerken '' güzel seçim'' deyip sınıfı sessiz olması konusunda uyardı. derin bir nefes alıp sıralara doğru döndüm. tahmin ettiğim gibi eylem yine elinde telefon fingirdiyordu. erhan kendi halinde takılırken oğuz uyuklamak üzereydi. benim psikopat ise telefonu ile oynamak yerine pür dikkat bana bakıyordu.

aman ne güzel heyecanlanma gerilme katan o çift gözü oymak istedim bir an sonra kıyamadım vazgeçtim. son bir nefes daha alıp kelimeleri okumaya başladım

Seni bulmakdan önce aramak isterim
Seni sevmekten önce anlamak isterim
Seni bir yaşam boyu bitirmek değil de,
Sana hep hep yeniden başlamak isterim

Seni öylesine düsündüm ki
Öylesine,yasama'dan önce
Senden baska birsey yok sanki
Ama nasil da varsin derim sana
Düsüncelerimce

Seni öylesine buldum ki
Öylesine,kendimden fazla
Yalniz sensin gölgesiz
Ayrilmamacasina,yanimda...
Aklarin arasinda karan,
Karalarin ortasinda akinla

Öylesine istedim ki seni
Senden önce...
Öylesine,herseyin içinde,
Öylesine disinda
Gün,gece

Seni öylesine yasadim ki,
Inan...
Artik nereye baktigim belli degil,
Ne yaptigim belli degil,
Vardığım sonrasızlıktan

şiiri bitirdiğimde zamanın nasıl geçtiğini anlayamadım. ellerimde bir uyuşma ve karnımda hareketlenmeler vardı. kafamın önüne bazı görüntüler gelmeye başladı. kelimeler beynime ok gibi saplanmaya baslamıştı. gözümün önünde banyoda buharlı aynaya çizdiğim kalp geldi. aynaya kalbi çizdikten sonra gitmemiştim. bir süre bekleyip elimi tekrar uzatıp e harfini çizmeye başladım ve sonra devamını getirdim.

  Artik nereye baktigim belli degil  

sınav için uykusuz deli gibi ders çalışıyordum. sınav esnasında kağıtları alıp değiştirmem derken gözlerimin önünde bir şimşek çaktı.

öyle bir şimşek ki asla adını konduramadığım ama bildiğim birşeydi.

Ben Seni Daha Çok (GAY)Where stories live. Discover now