42. bölüm

1.8K 392 67
                                    

John Lennon hayat biz planlar yaparken başımızdan geçenlerdir demiş. ne kadar da doğru söylemiş. bazen gelişen durumlar bizim kontrolümüzün dışına çıkar ve geri dönüşü olmayan yollara sapabiliriz. seçim yapmak bizim elimizde ama her zaman doğru ve adil kararlar veremeyebiliriz. ateş ise yaşının getirdiği tecrübesizlik ve yaşadığı cinsel kimlik kargaşası içinde ilk defa kontrolünü kaybetmişti. bu zaman kadar çok güzel kurtarsa da bir yerde bu işin patlak vermemesi işten değildi.

ateş'in , önce avuç içlerini bastırdığı sonrasını sıktığı elin bir hışım çekilmesiyle sendeleyip sağ kolu boşluğa düşmüştü.

çok değil çok kısa bir zaman sonra alabileceği tepkiyi tahmin ediyordu. boşa düşen kolu ile istem dışı bedeni de boşluğa kayarken ersin ile arasında olan mesafe dahada azalmıştı. ateş o an aklına gelen ilk şeyi yaptı. ersinin kokusunu içine derince çekti. büyük ihtimal sırada yanında oturmayı bırak beş metreden az bir mesafe yaklaşabileceği meşhuldu.

belki alabileceği darbe burnuna olabilirdi. o yüzden son duyduğu koku ersinin kokusu olmalıydı.

son bir nefes daha alıp ciğerleri o enfes koku ile doldurdu. nefesini bırakırken usul usul ve sindirerek bıraktı. ilk önce kendini geriye doğru çekerken bakışlarını ersinden uzak tutmaya özen gösteriyordu. daha fazla kaçamayacağını bildiği için uzun kirpiklerinin arasından bakışlarını ersinin kahverengileri ile buluştur.

ersinin iki kaşının arasından alnına doğru uzanan damar belirginleşmişti. gördüğü görüntü ile artık kırmızı değil mor ötesi bir renge dönerken '' sen i....'' demesi ile ateş gözlerini yumdu. işte beklediği an gelmişti. ersin ilk önce hakaret olmayı uygun görmüş olacak ki ateşin gözlerini yumması ile lafı yarım kalmıştı.

ateş için artık şuan o sınıfta ne kimya öğretmeni ne eylem ne erhan ne diğer kırmanciler hiçbiri yoktu. sadece o ve kendi vardı. yumulu gözler yüzüne acı bir yamuk gülümseme yerleştirdi. artık hak ettiğini almalıydı. '' söyle ben i....'' diye fısıldarken cümlenin sonunu getiremedi.

geçen saniyeler sonrasın vücuduna ilk darbeyi aldı.

omzuna gelen temas çok tanıdık bir hissi hatırlattı ateşe. vücudu artık titremeye ve terlemeye başlamıştı. şakaklarındaki ıslaklık gözle görülür cinstendi. ersin, ateşe daha önce senin istediğin bir şeyi yapmak istiyorum diyerek bu şekilde yaklaşmıştı. ateş gelen temas ile önce kirpiklerini kırpıştırdı. omzunda gelen darbe ile acı veya bir ağrı hissetmedi. belki vücudunu çok kastığını için hissetmediğini düşünüyordu artık. geçen zaman ile bu süreç devam ederken gözlerini açtığında kendine biraz daha yaklaşmış buldu kahverengileri.

belkide omzumdan tutup kafa atacağını düşündüğü sırada 'ateş sen inanılmazsın '' demesiyle ikinci şoka girmişti.

ateş duyduğu kelimeler ile taş kesilirken ersin elinin altındaki omzu daha sıkıp omuz avuç içlerini bastırdı . içinde yaşadığı korku gerginlik ifşa olma karmaşalarını yerini o sihirli duruma bıraktı. ersinden elinden gelen elektrik akımı bütün vücudunu ele geçirirken bakışları yere indi. gözünün önünde görüntüler belirirken okulun bahçesindeki top oynayan çocukları hatırladı ve tekrar ersinin gözlerinin içine , en derinlerine baktı. karşında daha önce görmediği bir ifadeye sahip olan ersin yine minnettar bir ifadeye bürünmüştü.

aslında her şey ortaydı. geçen bahçedeki top oynayan çocuklar gol attıklarına birbirlerine koşturup uzun ve sıkıca sarılmaları kadar doğal bir tepkiydi o eli tutmak. bunu kendi kafasında daha öncede sorgulamıştı. yaşanan olaylar ve gerekçelere göre iki erkek veya kız fark etmez gelişen durum ile anlık tepkiler verebilir taraflar bunları yadırgamazdı. tekrarı çok olmadığı zaman sorun teşkil etmeyen bu eylemlerden ilk ve muhtemelen son kez ikisi arasında yaşanmıştı.

ateş bir yandan rahatlarken bir yandan içiniz bir hüzün kaplamıştı. bunun sebebi ise bahçedeki top oynayan çocuklar gibi ersin ile arkadaş olmak istememesiydi. 

Ben Seni Daha Çok (GAY)Where stories live. Discover now