28. Bölüm

2.2K 355 86
                                    


28.05.2008

okulun kapanmasına çok az bir süre vardı yüreğimde ise bayram havası . hiç istemeyerek geldiğim bu okulun nihayet birinci senesi acısı ve tatlısıyla bitmek üzereydi. ersin eylem cephesinde hiç bir değişiklik yoktu. eylem daha dikkatli olmaya başlamıştı. ama zafer ile olan ilişkisini de sürmeye devam ediyordu. eylem ile son konuşmamızdan sonra bu konunun dışında kalmak istediğimi net bir şekilde belli etmiştim. yeterince dahil olmuştum zaten bundan sonrası beni hiç mi hiç ilgilendirmezdi. sadece arada aklıma geldik sıra bir bombanın üstünde oturduğumuzun farkındaydım. hemde ne bomba..

son sınavlara yaklaştık sıra ister istemez gerilmeye başlamıştım. gerçi ilk sınav sonuçlarım yüksekti ama sınıftaki çoğunluk kalma derecesindeydi. hocaların hiç acıması yoktu. koca yıl yattıktan sonra son 3 haftada çalışınca bir mucize olacağı yoktu. aklım müslüm gürses in son pişmanlık neye yarar herşeyin bedeli var şarkı geliyordu çomarları debelenirken görürken. istemsizce buruk bir şekilde gülümsedim. meslek lisesi benide değiştirmeye başlamıştı.

müslüm gürses kim ben kim . ama kulak aşinalığı olsa gerek. buradaki çoğu herkes damardan kalbe tarzı müzik dinliyordu. ümit besen , cengiz kurtoğlu ve türevleri. ister istemez bizde maruz kalıyorduk. şarkıcılara laf ettiğimden değil ama 15-16 yaşındaki kekolar dinleyince hiç yakışmıyordu. biz burak ile grup84 ölürüm hasretinle dinlerken arka sıradaki çocuk çekmediğim dertler çile kalmadı şarkısını dinliyordu o hesap yani.

gerçi benimde notlarım şap şahane değildi . takdir yada teşekkür tabiki beklemiyordum. ama kendimi 2. sınıfa atmayı başarmıştım. aklıma okulun ilk günü yaptığım konuşmalar geldi ben hiç teşekkür almadım hep takdir ile geçtim diyen çocuğun arkasından el sallayalı çok olmuştu.

sıramda arkama yaslanmış düşüncelerimde boğulurken kapıdan içeri ersin ve müridleri geldi. artık onları kafamda o şekilde sıfatlandırmıştım . o grupta ersin eylem erhan oğuz artı olarak 3 kalan ve 2 tane de bizimle okula başlayan çocuktan oluşuyordu. ben gruptan sadece ersin ile ilgilendiğim için diğerlerini gözüm görmüyordu bile

ersin gene ortalığı yakıyordu. ben bu çocuğu gördüğümde boşuna heycanlanmıyordum. dalyan gibi bir boy. bronz teni gel beni yala diye barım barım bağırıyordu adeta. kırmızı dudakları yine öpülesi kıvamındaydı. ayağında adidas marka spor ayakkabıları çok yakışmıştı. bunlar ondan fiziksel olarak sevdiğim ve bayıldığım şeylerdi. ama beni asıl tahrik eden erkeksi tavırlarıydı. burnunun üstünü kaşıdığında ölürüm sana lan diye üstüne atlamamak için kendimi zor tutuyordum. belkide ben çok fazla abartıyordum ergenlik etkisiyle bir azgınlıkta mevcuttu tabi.

ersin sırasına doğru ilerlerken bana dönüp göz kırptı . bende başımla selamladım. bu artık aramızda rutinleşmişti. her tenefüs dönüşü sigaradan dönerken bu şekilde paslaşıyorduk. bir şekilde onun hayatın olmak beni mutlu ediyordu. bu ufacık şey beni çok keyiflendiriyordu keyiflenmesine ama dikkatimi ersinin yüz ifadesi çekti.

her zaman ki gibi yakışıklılıktan ölüyordu ama bir sorun var gibi gözüküyordu. nitekim ersin sırasına oturduktan sonra müridleri etrafına dizilmişlerdi. ben onları izlerken ersinin ağzından duyduğum şey karnımda bir sancı hissettim

''buraya kadarmış yolun sonuna geldik''

Ben Seni Daha Çok (GAY)Wo Geschichten leben. Entdecke jetzt