34. bölüm

2.1K 358 238
                                    


kalan süreyi idrak etmem ile elim ayağına dolaşmak sözünü tam anlamıyla yaşadım. ersinin işine o kadar çok odaklanmıştım ki kendimi unutmuşum. hemen soruları okumaya başladım. 10 soru ve tahminen 6 dakikam kalmıştı . hemen kısa cevap verebileceğim soruları çözmeye başladım. öyle bir hızla yazıyordum ki yanlış yazdığım şeyi silmek yerine üstünü çiziyordum. umarım kimya öğretmeni kızdırmamışımdır . beş tane soru cevapladığım da zilin çalmasıyla panikledim. bir soruya daha ihtiyacım vardı . çünkü yaptığım iki sorudan sorudan tam emin değildim ama hoca kağıtları çoktan toplamaya başladı.

o sırada bacağımı sallamamdan ve yüzümdeki ifaden ersin birşeyin yolunda olmadığını anlayacak ki '' noldu '' diye fısıldadı. yüzüne bakmadan kağıda yazarken '' bir dakikaya daha ihtiyacım var '' dememle ersin beni kolumdan tuttuğu gibi arkama yaslandırıp kendi kağıdı alıp sıradan kalktı. tam yanımda dururken suratına baktım anlamsızca '' yazmaya et '' diye hırladı yüzüme. bende formulu yazmaya başlarken. hocanın bizim sıraya gelmesine 4-5 sıra vardı. sorunun cevabını yarılamıştım ama sonunu getiremiyordum bir türlü. tam o esnada ersin öğretmene doğru ilerleyip tökezleyerek çarptı ve öğretmenin elindeki bütün kağıtlar yerlere sıraların üstüne saçıldı.

o hengamede ersinle göz göze gelince eliyle havada yazıyormuş gibi yapıp göz patlattı bana. boşuna deli demiyorum ben buna diye gülümsedim ve soruyla cebelleşmeye devam ettim . hoca ersine kızdıktan ve kağıtları toplamayı bitirdikten sonra bana yaklaşırken sorunun cevabını bitmiştim. kalemi sıranın üstüne fırlatmam ile bir kağıdımı alıp hocaya doğru uzattım ve sıraya adeta yığıldım. boyumdan büyük işlere kalkmıştım ve bu beni çok germişti. ayrıca bu hocanın derdi neydi anlamıyorum. kendimi geçtim ama bu sınav sonucunda insanlar ya sınıf tekrarı yapacaktı yada okuldan atılacaktı. biraz inisiyatif kimseyi öldürmezdi.

hoca kağıtları topladıktan sonra sınıftan çıktı. gözlerimi sınıfı tararken sınıfta bazıları sevinirken bazıları üzgündü. eylem'in keyfi yerindeydi. ersinin kopya çekerek 80 almasını kimse beklemiyordu ama kimse beni hesaplamamıştı. eylem bu işe çok bozulacaktı lakin umrumda değildi. zaten ersinle ile konuşup bu konunun aramızda kalması gerektiği söyleyecektim. çünkü sınıfta büyük ihtimal sınıf tekrarı kalanlar olacaktı ve bu sinirle acıyla yürek yemiş hale gelip bizim olayımızı patlak verebilirlerdi. gerçi ersin ağızlarını burunlarını kırardı. lakin olan ersine olurdu. o dış kapıya ben ise disipline giderdim.

Ersinin müridleri tek tek tütmeye gitmişti. ersin ise öğretmen masasına oturmuş parlayan gözlerle bana bakıyordu. gözlerimiz birbirini bulduğunda göz kırptım. yakıcı gülümsemesini bana gönderdikten sonra sınıftaki kırmancilere seslenip herkes dışarı çıksın diye kükrerdi.

kırmanciler döt korkusuyla birer ikişer çıkarken eylem oturduğu yerde yayılmaya devam edıyordu. ben hiç üstüme alınmamıştım. ersin eyleme '' sende hadi kızım '' deyince eylem şaşkınlıkla baktı ersine. sınıfta ben eylem ersin kalmıştık. eylem bakışlarını bana döndürdüğünde kafamla kapıyı gösterdim. ayaklanıp kapıya doğru yöneldi. hadi kızım tıpış tıpış diye tısladı iç sesim.

eylem kapıyı kapattıktan sonra ersine gülerek '' bende çıkayım mı '' diye sordum. ersin gözlerini devirerek gülümsedi ''yok sen kal '' deyip öğretmen masasının arkasında oturduğu sandalyeden kalkıp bana doğru gelmeye başladı.

biri banaaaa gelsin o da ersinnnn

dejavu


Ben Seni Daha Çok (GAY)Where stories live. Discover now