"İzin vermedin?" Dedi Ceylan sorarcasına. Asker gözlerini kaçırdı. Ceylan adamın bu davranışını çok sevdi.

"Bize Komutanımızı korumak öğretildi Komutanım!" Dedi asker gururla.

"Aferin asker! Ama kendine de dikkat et! Allah hepimizi korusun," dediğinde Asker yarasını kapatan doktorla ayağa kalktı.

"AMİN KOMUTANIM!" Dedi esas duruşa geçerek. Ardından tekrardan selam verip gitti. Ceylan kendisine bakan doktora döndü.

"Hoşgeldiniz Komutanım," dediğinde Ceylan başını salladı ve askerin kalktığı sedyeye oturdu.

"Kolumu sarar mısın? Benim sargı bezim bitti," dediğinde asker malzemeleri alarak yanına geldi.

"Kötü görünüyor," dediğinde Ceylan önemsiz der gibi başını salladı. Asker kadını süzdü. "Çok dayanlıklısınız," dediğinde Ceylan cevap vermedi. Doktor da koluna güzel bir pansuman yaptı ve sardı. "Bir süre kolunuzun çok üstüne gitmeyin," dediğinde Ceylan adam baktı.
"Sence bu mümkün mü?" Asker güldü. "Ozan Asım, memnun oldum Komutanım," diyerek elini uzattı. Ceylan uzattığı eline baktı. Ardından elini sıktı. "Bende Ozan, sağolsın," diyerek sedyeden kalktı.
"Lakabınızı çok duyduk. Dağ Ceylanı! Sizinle tanışmak benim için bir onur!" Dediğinde Ceylan güldü. "Eyvallah asker," diyerek odadan çıktı.

Ön bahçe sabah koşusu yapan askerlerle doluydu. Ceylan'da arka tarafa, spor malzemelerinin bulunduğu tarafs geçti. Bir Komutan çalışıyordu. Ceylan hepsine selam verdi, verilen selamları aldı ve ısınmaya başladı. Uzun bir ısınmanın ardından, doktorun 'kolunu zorlama' demesine aldırmadan yere yatıp şınav çekmeye başladı. 100 şınav çektiğinde doğruldu ve bu sefer mekik çekmeye başladı. 150 kadar da mekik çekti. Ardından barfiks demirinin oraya gitti ve yukarıya zıplayarak demiri tuttu. Kolu biraz sızlasa da önemsemeyerek çekmeye başladı.

Aslan ileride ağır spor yapan kadını izledi. Çoğu erkek askerlerin yapamadığı hareketleri, kadın çok kolay yapıyordu. Ah bir de şöyle atletle dolaşmasa çok daha iyi olacaktı ya! Bunca erkeğin içinde bu kadının nasıl bu kadar rahat olabildiğine anlam veremedi. Tamam kadının kendisi de söylemişti, 'erkeklerin içinde geçti hayatım," demişti. Ancak yine de biraz çekingen olurdu insan! Etrafında aç bakışlarla onu izleyen askerlerden hiç mi haberi yoktu bu kadının! Aslan' bir sinir dalgası kapladı. Kendi aralarında konuşan askerlerin yanına gittiğinde, bir söz durup dinlemesini sağladı.

"Allah neler yaratıyor amınakoyim koyim baksana Recep!" Diye dürttü yanındaki askeri. Recep denilen adam zaten Ceylan'ı süzmekle meşguldü.

"Anasını satayım her güne bu hatunun göğüslerini izleyerek uyanacaksak burda zaman çok güzel geçecek lan!" Diğer asker güldü. Aslan'ın kulaklarından dumanlar çıkacaktı birazdan.

"Dağ Ceylanıymış! Bu karıyı gece gündüz si- ah!" Aslan daha fazla dayanamadı ve iki erin ensesine yapıştı! O kelimeyi duyamazdı! Duyarsa ikisini de burda öldürürdü!

"NAPIYORSUNUZ LAN SİZ!" Askerler karşılarında Aslan Yüzbaşı'yı görünce altlarına edecek duruma geldiler. "Ko-komutanım!"

"SİKERİM LAN KOMUTANINI! NE KONUŞTUĞUNUZU ZANNEDİYORSUNUZ LAN SİZ!" Dediğinde askerler tir tir titriyorlardı. Aslan enselerini öyle bir sıkıyordu ki, acıdan yerlerinden duramıyordu. "Komutanım! Si-siz yanlış -ah!- anladınız!"

"NEREYE YANLIŞ ANLADIM LAN PEZEVENK! KOMUTANINIZ LAN O SİZİN! AĞZINIZDAN ÇIKANLAR GÖTÜNÜZDEN GERİ SOKARIM!" Dediğinde askerler acıdan iki büklüm olmuşlardı. O sırada yanlarına gelen Barın, hızlıca duruma el attı.

"Napıyorsun abi!" Dediğinde Aslan'ın ona dönen gözlerine baktı. Adam sinirden köpürüyordu ve bu hiçbir duruma benzemiyordu. Çok sinirliydi! Çok fazla! Ve Barın böyle durumlarda ondan uzak kalmaları gerektiğini biliyordu. Çünkü Yüzbaşı Aslan'ın siniri bütün Diyarbakır'ı kül edebilecek kadar büyüktü!

DAĞ CEYLANIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin