Veliahtlar 2 - Hasal

13K 423 59
                                    

Alıntıdır.


HALE

Tesadüflere inanmıyordum. Bir şeylerin üzerine kokumuzu bırakıyor olmalıydık. O da bir yol buluyordu işte, hiç ummadığımız anda karşımıza dikilecek. Tesadüflerin masum olduğunu da hiç sanmıyordum. Çünkü bir tarafın çıkarı, diğerinin mağduriyetini besliyordu. Gafil avlanmak tesadüften doğan bir cümle değil miydi zaten.

"Hale... Kızım."

Tüm hareketlerimi ve düşüncelerimi bir anda donduran, dehşet veren gür bir ses, soğuklukla beraber asansöre girdi. Ürperdim ama bunun nedeni Asal'la aramıza sızan rüzgâr değildi. Babamdı. Birkaç dakika önce yüreğim göğsümü delip çıkacakmışçasına kuvvetle çarpıyordu. Şu ansa varlığından bile endişe duyacağım bir hareketsizlikteydi. Başımı babama doğru çeviremesem de dudaklarımdan "Baba," kelimesi fısıltıyla döküldü. Cesaretim pamuk ipliğine sarılmış gibiydi ve belli ki Asal'ın elleri arasında kalmıştı. Çocukluk aşkımın da benden kalır bir yanı yoktu. Sanki tüm hayatı vücudundan akıp gitmiş ve onu taş bir heykele dönüştürmüştü. Bir kez olsun gözünü kırpmaması, hali hazırdaki endişemi tetikliyordu. Düzensiz nefesleri ve avucumun içinde atan ritimsiz kalbi de olmasa öldü sayılabilecek bir hareketsizlikteydi. Bana bakıyordu ama görüyor muydu emin değildim. İkimizin de kaskatı hali, durumu daha da zorlaştıracaktı. Asal yerde, ben onun üzerinde. Benim elim onun göğsünde, onun eli benimkini sıkı sıkıya kavramış, burunlarımız neredeyse birbirimize değecek kadar yakın...

Kulağımın dibinde alınan nefes, ürpermeme neden oldu. Babam sanki havadaki tüm oksijeni içine çekmek, bizi orada nefessiz bırakmak istercesine yapmıştı bunu. Bizde, ona yardımcı olur gibi tuttuğumuz nefesi, yüzümüze atılan tokat misali adım sesleriyle ağır ağır serbest bıraktık.

"Teşekkür ederiz Kemal Bey. Gerisini biz hallederiz. "

Kapıyı açan görevliyi yanımızdan uzaklaştırmaya çalışan annemin sesiyle iktidarsızlık haline teslim edildim. O da mı buradaydı? O da mı görmüştü bu halimizi? Babamınkini taşımak yeterince ağırken, üzerime çöken iki kat suçluluk duygusu altında ezilmeye başladım. Sakin olmak istiyordum. Sakin olup, saçmalamamak. Yeterince zor durumdayken kendimi daha da dibe itecek açıklamalar yapmamak ama bunları kontrol etmeye çalışmak hiç bu kadar zorlamamıştı beni.

"Artık eve gidelim mi?"

Annemin sesindeki otoriter hava ve bu sorunun bir teklif olmaması konunun derinleşeceğini gösteriyordu. Soruları şimdiden kulaklarımı tırmalamaya başladı. Neden yarışmada olmadığımızı, burada ne aradığımızı, bu pozisyonumuzun neden kaynaklandığı... Annem anlardı belki ama babam... Ne açıklama yaparsam yapayım şüphe duyacağına adım kadar emindim. O yüzden akla en yatkın olanı söylemeliydim. Gerçeğe bir yerinden ilişen veya hiç yanından geçmeyen ama onların inanabileceği bir hikaye. Bu yüzden de bir an önce üzerimdeki şok halinden sıyrılıp kendimi toplamalıydım. Mantığıma ihtiyacım vardı. "Hadi çocuklar!" Yavaşça başımı anneme doğru çevirdim. Göz göze gelmem, içimde yükselen panik duygusunu boş yere bastırmaya çalıştığımı vurguladı. O da inanmayacaktı. O da güvenmeyecekti.

Her şeyi berbat etmiştim.

VELİAHTLAR 1Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin