21

131K 5.7K 1.6K
                                    

MASAL

Uykuda geçen süre saniyelerden farksızdı. Oysa ona kavuşana kadar geçen süre bir ömür gibi gelirdi insana. Tüm yorgunluğuma rağmen zar zor daldığım uykudan, beni çekip çıkaran saçlarımda nazlı nazlı dolaşan parmaklardı. Hareketlerin narinliği bir kadına ait olabilecekse, şefkati kesinlikle annemdi. Uykuyla uyanıklık arasındaki arafta, saçlarımdaki dokunuşların tadını çıkardım. Garip gelebilirdi ama sevgi gösterisinin saçlarımdaki şovuna bayılıyordum. Her bir saç telindeki dokunuş, piyanonun melodik tuşlarıydı. Etkisi ruhumda bir müzik şöleni gibiydi. Tepkisiyse gülümsemem...
''Güzel kızım''
Annemin ninni tonundaki seslenişine mırıldanarak cevap verdim. Gözlerim kapalı olsa da, hayran olduğum gülümsemesinin yüzünde olduğuna emindim. Güzellik bir güçse, gülümseyiş kesinlikle onun kılıcıydı ve annem hayata karşı durabilen çok büyük bir savaşçıydı. ''Fındık faresi,'' dediği anda düşünceler zihnimin köşelerine kaçıştı ve uyumadan önceki kabusu tüm çıplaklığıyla hafızamda bıraktı. Saat kaçtı? Fındığın izleri tenimde var mıydı? Asal ve Hale neredeydi? Her şeyi anlatmışlar mıydı? Anlatmadılarsa şu andaki uykumun açıklaması ne olacaktı?
''Masal.''
Daha fazla kaçamayacağım gerçekle yüzleşmek için gözlerimi araladım. Yarı yarıya inmiş göz kapaklarımın arasından anneme baktım. Yüzündeki rahat ifadeden anladığım kadarıyla hiçbir şeyden haberi yoktu. Her şeyi anlatıp telaşın izlerini gülümseyişine yerleştirmeye gerekte yoktu. Etrafın loş karanlığına bakılırsa da, akşam olmuştu. O zaman neden erken yattığımla ilgili bir açıklama yapmam gerekiyordu. ''Anne,'' Uyku mahmurluğunun sesimdeki yansımasını geçirmek için boğazımı temizledim. ''Saat kaç?''
''Uyuman için erken bir saat. Yedi.''
Harika yaklaşık üç saattir uyuyordum ama bunu annemin bilmesine gerek yoktu. ''Sadece uzanmıştım. İçim geçmiş olmalı,'' Annemin sorgular bir şekilde tek kaşı havalandı. ''İçi geçen bir insan için yüzün fazla şiş gibi güzellik.'' Harika. Fındık yüzünden şişen yüzüm belli ki hala eski haline gelmemişti. Şimdi buna nasıl bir kılıf uyduracaktım acaba? Yattığım yerden doğrularak zaman kazanmaya çalıştım. Aklım tüm hızıyla çalışıyordu. O sırada kulağıma çalınan adım sesleri dikkatimi kapının olduğu tarafa çevirdi. Adım sesleri, yaklaştıkça daha güçlü ve sert geliyordu. Görüş alanıma giren babamın yüzündeki ifade hoşuma gitmemişti.
''Demir.''
Belli ki bu histe yalnız değildim. Babam kapının eşiğinden bize doğru baktı. Bir terslik vardı. Annem ayaklanırken ''Ne oldu?'' diye sordu. Babam bakışlarını annemin üzerinden kısa bir süreliğine bana kaydırdı. ''Asal'ı uyandır ve çalışma odasında beklediğimi söyle.'' Sanki dilinin ucuna gelen kelimeleri benim yüzümden yutmuştu. ''Bir şey mi oldu?'' Babam cevap vermeden yürümeye başladı. Annem kapının eşiğine tutunarak, sessizce arkasından baktı. Asal uyuyorsa ne olmuş olabilirdi? Üzeri açık uyumuş diye kızacak hali yoktu ya? Sahi Asal neden uyuyordu?
Annem beni sorgulamayı bırakıp Asal'ın odasına yönelince zıplarcasına yataktan kalktım. Bu hızlı kalkışın ufak bir sendelemeye neden olmasıyla birkaç saniye duraksadım. Bayılmayacağıma emin olurken kapının açıldığını duydum. Babamın gördüğü şeye annem bozmadan şahit olmak için depar atar gibi odadan çıktım. Asal'ın kapısının önüne geldiğimde gözlerim çıkmak için yuvalarını zorlamaya başladı. Açılan ağzımı elimle kapatarak sinek girmesini engellerken babamın neden o kadar sinirli olduğunu anlamıştım. Hale'nin üzerinde ona büyük gelen kıyafetlerin olduğu yetmiyormuş gibi, kıyafetlerin sahibinin üzerinde de yatıyordu. Asal'da rahatsız bir pozisyonda bu durumdan rahatsız değilmiş gibi uyuyordu. Kıskançlık damarım pıtı pıtı atmaya başladı. Hale neden Asal'ın kıyafetlerini giymişti? Benimkiler neyine yetmiyordu? Öte yandan uyuyacaksa, benim yanımı tercih edebilirdi. Hadi rahatsız etmek istemedi diyelim, misafir odalarından birinde kalabilirdi. Ya Asal... Hasta olan benken, benim yanımda olması gerekmiyor muydu?
Birkaç gün önce yaşadığım ve yeni yeni hazmettiğim olayın farklı versiyonuyla karşılaşmak, kıskançlık ve öfke kokteylini tekrar damarlarıma gönderiyordu. Mantıklı bir açıklamaları yoksa, bu sefer onları affetmem kolay olmayacaktı.
Annem ağır adımlarla yanlarına yürüdü. Hale yerine Asal'ı uyandırmayı tercih ederek, yavaşça saçını okşadı. O benim gibi uyandırılmayı hak etmiyordu. Onun saçını tutup yatağın başlığına vura vura günaydın denmeliydi. Asal ilk temasla gözlerini araladı. Önce üzerini tarayan gözler, halinden memnun olacak ki ufak bir tebessüm dudaklarının kenarına yerleşti. Yüzüne bir tane yumruk atmak ve o tebessümün yerine koca bir morluk bırakmak istedim. Daha sonra gözleri onu uyandıran elin sahibine kaydı. Benim yumruğuma gerek kalmadan yüzündeki tebessüm silindi. ''Anne,'' Yataktan doğrulmaya çalışırken Hale kıpırdandı ve birkaç seferde kirpiklerini araladı. Hafifçe gülümsedi. Büyük ihtimal ona bakmıyor olsaydım, bu ufak tebessümü kaçırırdım. Bulunduğu konumdaki memnuniyeti annemi görmesiyle sona erdi.
''Teyze!''
Panikle Asal'dan ayrıldı ve yatağın diğer tarafına doğru kaydı. Bir milim daha kıpırdasa büyük ihtimalle poposu yeri boylayacaktı. ''Açıklayabilirim. Biz, yani ben, Asal, Masal-''
Sitemkar bir şekilde iki yana kaldırırken ''Hiç beni karıştırma,'' dedim. ''Bu durumunuzla benim yakından uzaktan alakam yok.'' Kollarımı göğsümün üzerinde bağladıktan sonra, yağmurda ıslanmış ufak köpek yavrusu gibi bakan Hale'ye gözlerimi diktim.
''Açıklayacaksın,'' diyen anneme çevrilen bakışların dokunsam ağlayacak gibi duran hali bu sefer beni etkilemeyecekti. Onlara çok kızgındım. ''Ama önce Asal, baban seni çalışma odasında beklediğini söyledi. Vakit kaybetmeden yanına insen iyi olur.'' Neyse ikizimin ceviz kadar beyni, bu cümlenin ciddiyetini kavramıştı. Asal apar topar yataktan kalkarken ''Amcam, amcam da bizi gördü mü?'' diye soran Hale'ye ''Hem de ilk o gördü,'' diye cevap verdim. Sıkıntıyla nefesini üfleyen kız yüzünü ovuşturmaya başladı. ''Babama söylemez değil mi?''
''Hale, alt tarafı masal okurken uyuyakaldık. Abartma bu kadar.''
Asaldaki rahatlıkta kimsede yoktu. Ben bu pozisyonda Enes'le yakalanmış olsam... Bir dakika ya, ben o geri zekalıyla böyle bir pozisyonda neden yakalanıyormuşum. Allah yazdıysa bozsun. Asal yanımdan koşarcasına geçip gitti. Hale'ye karşı olan rahat tavırlarını, babama karşı sergileyememesi haince gülümsememe neden oldu. Asal'ın gözden kaybolmasıyla dikkatimi tekrar Hale'ye çevirdim. Yaşadığı utançtan kıpkırmızı bir halde başını suçlu bir çocuk gibi önüne eğmişti. Annem yatağın ucuna oturunca konuşmanın burada geçeceğini anladım ve odaya girip çalışma masanın koltuğuna oturdum.
''Şimdi seni dinliyorum canım.''
Titrek bir nefes alan Hale bizimle göz teması kurmadan konuşmaya başladı. ''Teyze neler düşündüğünüzü biliyorum ama inanın hiçbir şey görüldüğü gibi değil. Masal rahatsız olmasın diye-''
''Masal neden rahatsız olacak ki?'' Hale'nin panik halindeyken yalan söyleyememe becerisi aklıma gelince, açıklamayı devralmaya karar verdim. Döner sandalyede bir sağa bir sola hareket ederken durdum ve annemlere doğru yaklaştım. ''Biz biraz tartıştık da anne, bende sinirlendim. Yalnız kalmak istediğimi söyledim. Sonrada uyumuş kalmışım.'' Bir taşla iki kuş vurmak buna denirdi. Annem söylediklerimde doğruluk payını aradı. Aynı zamanda hem tamamen doğru olan hem de gerçeği tamamen çarpıtan birçok kelimeyi söyleyebilmek inanılmazdı. Bu konuda uzman sayılabilirdim. Panik yapmadığım sürece.
''Onlarda anladığım kadarıyla,'' derken gözüm yatağın üzerinde duran adını görmediğim masala takıldı. Kendi söylediğime bile inanamayarak ''Beraber masal okurlarken, evet neden olduğuyla ilgili hiçbir fikrim yok, uyuyakalmışlar,'' dedim. Yüzüm şekilden şekle girdi. Annem bilimsel açıklama tadındaki açıklamamı büyük bir ciddiyetle dinledi. Hale'yse minnet dolu bakışlarla bana bakıyordu. Bu işten o kadar da kolay kurtulamazsın bal surat.
''Ama Asal'ın kıyafetlerinin Hale'nin üzerinde olmasıyla ilgili hiçbir fikrim yok. Söz sende sarışın.''
Gözlerimi kısarak Hale'ye baktım. Az önceki minnetini sunan bakışlar donakaldı. Sadece birkaç saniye. Dumur olmanın vücut bulmuş hali gibiydi. Annem Hale'ye doğru döndü. İmalı bir şekilde kollarımı göğsümde bağlarken sandalyeye dayandım. 'Açıkla bakalım' der gibi annemi işaret ettim. Bakışlarını benden anneme kaydıran Hale birkaç kere dudaklarını aralayıp, hiçbir şey söylemeden gerisin geri kapattı. Kuracağı yalanlar tamlamasını kafasında toparlamaya çalışıyor gibi duruyordu. Hiçbir zaman bu konuda başarılı değildi. Yine başaramayacaktı. Kıyamadım. Dayanamadım ve yine kendimi onu kurtarırken buldum.
''Sana Asal'ın üzerine suyu dökmemeni söylemiştim. Belli ki intikamı kötü olmuş.''
* *

VELİAHTLAR 1Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin