Blm 89 - Ah Franco Sen Ne Yaptın? Düğün-4

En başından başla
                                    

      İntikamı gerçekten çok keyif verecekti ona, Logan'ın kısa bir süre önce aklına soktuğunu gerçekleştirecekti. Bu kızın ne mutlu olmaya ne de  onun yerinde olmaya hakkı yoktu, hem de hiç yoktu. Çocukluğundan bu yana Carlos hep onundu ve onun olacaktı. Ama şimdi sessizce uysal arkadaş rolüne bürünmesi gerekiyordu.

       Düşüncelerinden silkelenerek sıyrıldı, bu sırada kendisine ilgi ve hayranlıkla bakan gözlerin farkında bile değildi. Franco onun yokluğunu anlamadan yanına gitmeliydi, adımlarını bunun için zorladı. Şimdi oyun oynama zamanıydı. 

       Franco onu görünce gülümsedi. "Laura, nerelerdeydin? Biraz daha gecikseydin kaybolduğunu sanıp, seni aramaları için birilerini yollayacaktım."

        Genç kızın gözlerinde hasımlarında sıkça gördüğü düşman bakışları belli eden o sinsi parlaklığa şaşırdı birden. Franco yılların tecrübesiyle sahip olduğu sezgilerini yabana atmayarak huzursuzluk duydu, bu kızın bakışlarında o güvenmediği parıltıları gördükçe içindeki sıkıntı gittikçe çoğaldı. Bir anormallik vardı ortada ve Franco hissettirmeden Laura'yı göz hapsinde tutması gerektiğini anladı sadece.

        Hiçbir şey sezdirmediğini düşünen Laura yüzüne sahte bir gülümsemeyle yetinerek, "Bu ilkel yerde lavaboyu zor buldum o yüzden geciktim Franco, yılların bekarı dostum Carlos'u boynuna tasmayı takarken göremediğime üzüldüm, nikahı kaçırdım galiba öyle değil mi? " diyebildi sesini kontrol etmeye çalışarak. Oysa hiçte üzgün olmadığını her haliyle belli ediyordu Laura ama bunun farkında değildi.

        Franco şüphelerinde yanılmadığını görmek için onun yüzüne dikkatle bakıyor her bir detayını izliyordu. İkisi de birbirlerinden esirgemedikleri sahte gülümsemelerle içlerindekini saklamaya çalıştılar.

       "Neden dans etmiyorsun, bacağım beni rahat bıraksa senin gibi güzel ve cazibeli bir bayanla dans etmek benim için onur olurdu ama maalesef ki bunu yapabilecek kadar ayakta duramıyorum. Pedro nereye gitti, onunla dans etmelisin." diyerek etrafına bakındı.

       Pedro'yu değil ama kızıyla dans eden genç adama takıldı gözleri ve şahin bakışları hemen kısıldı tabi.

        Leandros siyah dar kesim takımının içinde oldukça yakışıklı ve karizmatik bir şekilde kadının ince beline sarılmış kendine iyice yaslamıştı.

         Genç kadın iri siyah gözlerini  bakışlarını kendine odaklamış bu uzun boylu yapılı genç adama dikmiş, onun yüzünü inceliyordu. Leandros kadının siyahlarını kendi kahveleri ile sabitledi ve hapis içine aldı. Yaban çiçekleri kadar alımlı, göz alıcı bu güzel kadını içeri girdiğinden beri gözüne kestirmiş ve nihayet kollarına almıştı.

       Genç kadın ise bu ilgiden tuhaf bir heyecan duymuş, bu genç adamda ilk defa hissettiği bir duyguyu yaşamıştı. Yüzü yanıyor, utangaçca kızarıyordu. Aslında öyle utangaç ya da çekingen biri değildi ama ilk defa birinin gözlerinde böyle samimi ve sıcak bakışlar hissetmişti. Heyecanını bastırmaya çalışarak dudakları geniş bir gülümsemeyle aralandı ve o muhteşem beyaz dişlerini gösterdi. Bu gülümsemenin yaydığı ışıltılar Leandros'un içini açmıştı.

          "Çok güzelsin yaban çiçeği." derken genç kadının kulağına doğru eğilerek fısıldadı.Kadının  içi titredi, ruhunu okşamıştı bu sözler. Genç adam üstelik bilmeden ingilizce ismiyle hitap etmişti ve o hafifçe gülümsedi Fiore, neşesi yerine gelmişti.

        Leandros geri çekilip kızın o güzel yüzüne baktı ve kendini tanıttı. "Adım Doğan ama dostlarım bana Leandros derler, sen hangisiyle hitap etmek istersen ben oyum." dedi.

UZUN BEYAZ BULUTLARIN ÜLKESİNDE BİR SERAPHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin