Yolculuğun İlk Adımları

7.2K 473 153
                                    

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


        Tan ağarırken saçı başı didik didik diklenmiş, saç sakal darmadağın halde uyanan Carlos Serap Ayça'ya daha açılamamış uykulu gözlerle baktı. Yine dudakları hafifçe ayrık uyuyordu güzeli. Onun kapalı uzun siyah kirpiklerine dikkat etti, sanki takma kirpiklerini takmış da çıkarmayı unutmuş gibiydi ne kadar muntazam ve sıktılar. Güldü Carlos, uzun siyah, parlak saçları olan, kız çocuklarının o çok sevdiği oyuncak taş bebeklerine benziyordu. Hafifçe boynuna değdirdi elini, saçlarını yüzünden geriye taradı elleriyle ve boynuna küçük bir öpücük kondurdu. Carlos Çocukken annesinden dinlediği masallardan aklında kalanları birbirine harmanlayarak Serap Ayça'nın kulağına fısıldadı. "Hadi kalkın uyuyan prensesim, şimdi prensiniz sizi öpecek ve bu derin uykudan uyanacaksınız." diyerek dudaklarına kısa bir öpücük kondurdu. Serap Ayça tıpkı masallardaki o prensesler gibi uzun siyah kirpiklerini kırpıştırarak gözlerini açtı. " Oh siz kimsiniz, beni siz mi uyandırdınız?" diyerek oyuna katıldı Serap Ayça. Carlos genç kızı kollarının altından tutup yatağın başlığına dayandırarak oturmasını sağladıktan sonra, "Ben sizi öperek uyandıran sonsuz maviliklerin sahibi Gökyüzü Prensiyim. Sizi sihirli uçan gemime bindirip yedi kat göklerdeki şatoma götürmeye geldim sevgili Prensesim, orada sizi bütün kötülüklerden koruyacağım." Dedi ve genç kızın elini narince tutup dudaklarına götürdü. Serap Ayça ela gözlerini kırpıştırıp açmaya devam ederek, "Oh sevgili Prensim, lütfen yeter ki beni bu kuleye hapis eden zalim komutandan kurtarınız, sizinle istediğiniz her yere gelirim, oh benim mavi gözlü yakışıklı Prensim." diyerek Carlos'un boynuna atılıp, dudaklarına öpücükler kondururken çarşaf üzerinden sıyrılınca bütün çıplaklığıyla vücudunu Carlos'un gözleri önüne sermişti. Carlos onun omuzlarından doğru sırt oyuntusunu eli ile takip ederek kalçalarına kadar indi ve bel çukuruna elini yerleştirerek sarıldı. Bu tür takıntıları olmasa da o çukura eli her gittiğinde tuhaf bir benimseme hissediyordu. Serap Ayça'nın bel çukuruna bayılıyordu. İki çıplak bedenin uyumu birbirine yabancı değil aksine birbirleri için yaratılmış gibiydi. "Şimdi seninle hakikaten uçan gemime binip, hakikaten yolculuğa çıkacağız querida." Serap Ayça ciddileşerek Carlos'un hafif sakallı yüzünü avuçları içine aldı ve ela gözlerini kocaman açarak telaşeli bir şekilde "Sahi mi, nereye gidiyoruz peki? Neden daha önce söylemedin querido, dünden hazırlanırdım, şimdi elim ayağıma dolanır benim." diyerek onun maviliklerine heyecanla baktı.

" diyerek onun maviliklerine heyecanla baktı

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
UZUN BEYAZ BULUTLARIN ÜLKESİNDE BİR SERAPHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin