41. Bölüm - Çerçevedeki Kadın Ben Miyim?

9.4K 638 77
                                    

Serap Ayça, Carmita'ya ait beyaz gömleğin içine zor sığan göğüslerinin sıkışmaktan patlamak üzere olduğunun farkında ağlamaklı bir şekilde kendine baktı. Etek desen olmamıştı, sütyen desen olmamıştı, şimdi de gömlek olmayınca oturup ağlamak üzereydi. Bu gidişle bu odadan çıkamayacaktı. "Lisa git patronuna söyle bana bir şeyleri hemen bulsun, yoksa deli gibi çığlık atmaya başlayacağım artık, hadi lütfen çabuk ol." diyerek çaresiz kalan Lisa'yı yolladı. Üzerindeki daracık gömleği çıkararak ferahladı birden, Carlos'un giyinme odasını bulup hemen bir gömlek çıkardı ve giydi çıplak üstüne. Mavi ve beyaz karışımı kareli gömlek pek de yakışmıştı Serap Ayça'ya. Oradan bir de kravat buldu lacivert renkte ve hemen beline bağladı şöyle fiyonklu bir şekilde. İç çamaşırları da içinde olsaydı demek ki güzel bir elbise giymiş gibi olacaktı şimdi. Ama yine de böyle dışarı çıkamazdı ki. Artık sıkılmıştı o yüzden, camın önünde bağlara dönük duran koltuğa zarif bir biçimde oturup bacak bacak üstüne attı. Oldukça seksi görünüyordu.

O sırada onun bilmediği; karşı tarafta bağların önünde bir genç adam, elinde dürbün etrafı inceliyordu. Çalışanları ara ara kontrol etmek için bu dürbünü kullanıyordu. Aslında o burada değil, çiftliğin dışındaki bağlarda çalışıyordu. Patron Sebastiano'nun geldiğini duyunca ona bazı ayrıntıları bildirmek bahanesiyle gelmişti buraya, gelmişken de heves ettiği çiftliği baştan ayağa inceliyordu elindeki dürbünle. Dürbünü  gıpta ettiği eve doğru yönlendirdi, aşağılardan yukarılara doğru dürbünü çevirince gözlerine inanamadı. Yanlış mı görmüştü? Seksi bir lolita camın önünde yarı çıplak bacaklarını üst üste atmış, bir bacağını hızlı hızlı sallayıp duruyordu. Dürbünü bir an inanamayarak gözlerinden indirip, çıplak gözle de bakmak istemişti ve evet doğru görmüştü. "Bu fıstık da kim?" diye merak ederken bir yandan da okkalı bir ıslık çaldı. O sırada camlı kapıdan çıkmış olan Carlos, ilerideki delikanlının eve doğru nereye baktığını ve ıslık çaldığını anlamak için ona doğru ilerledi. Onun geldiğini fark etmeyen genç delikanlı hala Serap Ayça'ya bakmaya devam ediyordu. Dürbünle bakmaya artık çekiniyordu çünkü evi gözetlediğini anlasınlar istemiyordu. Carlos onun arkasından nereye baktığını gördü ve gördüğü anda da şimşekler çaktı gözlerinde. Elini uzattığı gibi genci omuzlarından tutup öfkeyle kendine çevirdi. Patronunu karşısında aşırı kızgın bulan genç umursamaz bir şekilde "Affedersiniz patron, sizinle konuşmaya gelmiştim de eve bakıyordum o yüzden." dedi biraz yüzsüzce. Zaten bu çocuktan hoşlanmayan Carlos, onun bu lakayt tavrına hepten sinirlenerek bir yumruk indirdi çocuğun suratına, "Senin burada işin yokken ne arıyorsun bu çiftlikte? Derhal burayı terket, öyle aklına estiği gibi bir daha buraya geleyim deme Rich, sakın! Annene şükret yoksa seni çoktan işten atmıştım, şimdi defol git buradan. Defol!" diyerek yakasından tuttuğu gibi iteledi Rich'i. Rich hiçbir şey söylemeden Carlos'a nefretle bakarak gitti. Burnuna gelen yumrukla bayağı afallamıştı. Patronunu aslında hiç sevmezdi. O kibirli, piç herife bir gün buraların hakimi kimmiş gösterecekti.

Rich'i işten gerçekten çıkarması gerekiyordu, bu çocuk hiç tekin değildi. Annesine sevgisi ve saygısı olmasa çoktan onu kovmuş olacaktı. Annesi ve babası bu çiftlikte yıllarca onlar için emek vermiş çok değerli çalışanları idi. Şimdi kocası da vefat edince gidecek yeri olmayan kadın oğluyla bu çiftlikte kalmak ve çalışmaya devam etmek istemişti. Oğlu ise hayırsız serserinin tekiydi ve tembel bir çocuktu. Çalışmayı sevmiyordu ve hiç kurallara uymuyordu. Buraya gelmesi yasaklardan biri olduğu halde gibi yine de gelmişti. Bu son ihtarıydı, bir daha olumsuz bir şeyini görürse annesinin hatırını bile saymayacaktı artık.

Carlos öfkeyle eve doğru yürüdü, gidip birinin de hakkından gelmeliydi. Adımları onu çabucak yukarı, odasına çıkardı. Kapıyı açıp içeri girdiğinde onu yine aynı vaziyette koltukta otururken buldu. Bir iki adımda yanına gidip ona öfkeli bakacaktı ama bakamadı tabi, Carlos Serap Ayça'yı gördüğü anda yelkenleri suya indiriyordu. Carlos'u karşısında tuhaf bakışlarla bulan Serap Ayça tam yerinden kalkmak için davranmıştı ki Carlos onu belinden tuttuğu gibi  camın önünden alıp doğruca karşı duvara götürüp yasladı. Ne olduğunu anlamayan Serap Ayça korku ve şaşkınlıkla karışık gözlerini kocaman açmış bir halde Carlos'un insafına kalmış gibiydi. Carlos onu yukarıdan aşağı süzdü ve kendi gömleğini seksi bir biçimde giymiş olduğunu ve en sevdiği lacivert kravatını da beline kuşak olarak düğümlemiş olduğunu gördü. Parmağını Serap Ayça'nın yüzüne doğru sallayarak mavi gözlerinde oluşan kıskançlığın pırıltılarıyla, "En sevdiğim kravatımı ne yapmışsın böyle?" diyerek biraz uğraşarak  kördüğümlü  kuşağı çözdü belinden, zavallı kravatın şekilsizleşmiş haline baktı. Gömleğinin yakaları oldukça açık olduğu için göğüsleri aşırı göz alıyordu. El çabukluğuyla düğmelerin tamamını ilikledi.

UZUN BEYAZ BULUTLARIN ÜLKESİNDE BİR SERAPHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin