Serap Ayça Duymasın "Şeyma Yok"

8K 517 182
                                    

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


        Logan Şeyma kucağında hızla uzaklaşıyordu korudan. Kendisinin çok daha iyi bildiği kestirme patika yolları ve hatta çalı araları ve küçük sık ağaçların arasından ezbere bildiği yolu zorlanmadan geçiyordu. Üstelik arkasında iz bırakmadan. Sadece kucağındaki Şeyma'nın elbisesinin ağaç dallarına ve dikenlerine takılmasını engelleyemiyordu. Bu arada Şeyma Logan'dan kurtulamadığı gibi, her ne kadar kendini korumak için Logan'ın göğsüne kapansa da çalıların ve dikenlerin hışmından da kendini maalesef kurtaramıyordu. Kolları bacakları hep dikenlerle çizilmiş derisi sıyrılmıştı. Aşırı kabarık gür saçları da çalılardan nasibini almıştı. Logan nihayet kırlık düz alana geldiğinde Şeyma'yı yere bırakıp sıkıca kolundan tutarak cebinden telefonunu çıkardı ve numaralarda gezindikten sonra çaldırdı. "Hey Rich nöbetçilere yakalanmadan çabuk benim alana gel. Kimselere yakalanma, seni kimse görmeden sessizce gel ama çabuk ol, ben barakadayım."

         Tao bir çığlık duyduğuna yemin edebilirdi. Şeyma'nın onu beklemeden yürümeye devam ettiğini görmüştü ama, bu kadar uzaklaşacağını tahmin etmemişti. Bu çığlık Şeyma'ya ait olmalıydı. Tao telaşla daha içerilere doğru hızla ilerlemeye başladı insan ayağının basabileceği her yere bakıyordu ama Şeyma yoktu, o çığlığın ondan geldiğini biliyordu Tao, onun başına bir iş gelmişti, artık buna emindi. Ama neredeydi uçurum falan yoktu ki koruda. Her yer sık küçük büyük ağaçlarla çevriliydi sadece. Üstelik sık çalı ve bodur ağaçların olduğu yerlerden gitmiş olmasına da imkan yoktu. Tao telefonunu çıkarıp, Şeyma'yı çaldırdı. Telefon uzun uzun çaldı ve en sonunda Serap Ayça'nın sesini duydu. Şeyma orada mı diye soramayacağı için ona ne diyeceğini bilemedi, önce durakladı ve "Ah şey ben Tao, yanlışlıkla çaldırdım. Ben aslında Carlos'u arayacaktım." dedi. Serap Ayça gülerek "Tamam Şeyma'ya çabuk olmasını söyle fazla gezmeye çalışmasın ben ona ayrıca gezdiririm buraları lütfen geç kalmayın, yemek birazdan hazır olacak hemen dönün olur mu?" Tao sesli sesli küfür ederek "Lanet olsun, telefonu da yanında değil, nerede bu kız." O sırada çıtırdayan dallarla hızla yaklaşan ayak sesleri duydu Tao, Yan tarafına dönünce Hugh ve Mark'ın kendisine doğru geldiklerini gördü. Hemen yanlarına doğru koştu." Hugh, Şeyma kayıp, yardım edin onu bulalım." Hugh şaşkınlıkla Tao'ya bakarken hayranı olduğu kızın başına bir iş gelmesinden endişelendi. Onlarda inceleme yaptıkları sırada bu taraflardan gelen bir kadın çığlığı duydukları için buraya doğru koşmuşlardı." Bizde bir çığlık duymuştuk, bir kez atıldı çığlık gerisi gelmedi, bir kadın düştü herhalde diye bakmaya geldik. Demek ki Şeyma'nın çığlığıydı." dedi Hugh. Bir yandan da etrafa eni konu bakıyorlardı. Tao Carlos'u aradı bu sefer.

          Carlos telefonunu açtığında, babalarına arka bahçede yürüyüş yaptıran Adriano ve Alberto'nun yanlarına henüz gelmişti. Serap Ayça birazdan babası için hazırladığı çorbayı getirecekti. Serap Ayça'nın babasına yemek yedirmesini izlemek istiyordu çünkü. Serap Ayça sayesinde o arkadaşı olacak kızı bile unutmuştu. Tabi ki sevdiğini üzmeyecekti, kızın burada kalmasına izin verecekti. Telefondaki sese kulak verdiğinde Tao'nun telaşlı ve nefes nefese sesini duydu. "Carlos Serap'a belli etme ama Şeyma kayıp. Şeyma'nın çığlığını duydum sadece, ama yok ortalıkta, adamlarına haber ver de geniş çaplı arayalım. Başına bir iş gelmesinden korkuyorum." Diyen Tao'nun telefonu kapatmasına sesini çıkarmadı. Bu tuhaf olay Carlos'u endişelendirse de önemli bir şey olduğunu düşünmüyordu. O şeytan kıza bir şey olmazdı. Ama yine de Logan'ı aradı çiftlikten ve bağlardan birkaç adamını alıp koruya giden patika girişine gelmelerini bildirdi. O sırada Serap Ayça, oda kapısından bahçeye çıktı. Bahçedeki bambu yuvarlak masanın üstüne çorbayı bıraktı. Carlos'a gülümseyerek göz kırptı. Carlos onun her hareketini izliyor hayranlıkla bakıyordu. Serap Ayça'ya kendisi de en alasından çapkın göz kırpışını yolladı. Onların bu tatlı cilveleşmelerinden habersiz olan Adriano ve Alberto babalarını masaya kadar yürütüp oturttular. Serap Ayça kayınpederinin ellerini tutup getirdiği ıslak havlu ile bir güzel sildi ve boynuna peçete takıp bir bebek gibi özenle çorbasını içirmeye başladı. Carlos onu bir süre izledikten sonra kardeşlerini yanına çağırdı ve birlikte bahçeden odaya girip oradan ayrıldılar. Kardeşlerine yolda açıklama yapan ve bayan Ünsal'a bir şey belli etmemelerini tembihleyen Carlos, onlara esas düşüncesini söyledi, "Bu çiftlikte tuhaf şeyler dönüyor. Aniden bilinçli çıkarılmış olan yangın, şimdi de aşçımızın misafir gelen ve ortadan kaybolan arkadaşı, tuhaf gerçekten biri ya da birileri bizim üzerimizden oyun oynuyor ama neden yapıyor bunu henüz bilmiyorum , kim bu hijo de puta (piç kurusu) öğrendiğim an cehennemi bile dar edeceğim ona.

UZUN BEYAZ BULUTLARIN ÜLKESİNDE BİR SERAPHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin