Serap Ayça, hayallerini gerçekleştirmek üzere, bu yepyeni dünyaya ayak basmıştı. Uzun beyaz bulutların ülkesine... Hayalinin ülkesi Yeni Zelanda'ya...
Büyük hayaller, büyük umutlarla gelmişti. Onu nelerin beklediğini bilmiyordu ama, daha adımı...
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Benim tatlı biricik kuzum @My_MyGirls arkadaşımın hikayem için yaptığı kapağı nasıl buldunuz? Ben çok beğndim renkli ve canlı... Senin bu işlerde bayağı becerikli olduğunu düşünüyorum. Ellerine sağlık olsun, çok teşekkür ederim güzel kuzum sevgilerimi yolluyorum buradan sana...
Adam yakasındaki mikrofona eğilmiş bir halde " Aman sakın bir aksilik olmasın, kameraları hallettiniz değil mi yakayı durduk yere ele vermeyelim ha, dediğim gibi üçünü de kaçırın diğerlerini sonra bir yerlere bırakırız." Heyecanla alnına biriken boncuk terleri sildi elinin tersiyle. Dikkat çekmemeye çalışarak sanki içeride köşeden doğru birilerine bakıyormuş gibi dikkatli davranıyordu aklınca. Adamın teklif ettiği miktar, bu işi bu kadar riskli bir yerde yapmaya değmezdi ama olsun kabul etmekten başka çaresi yoktu, ilk iki bin doları almıştı kaparo olarak, esas parayı ise kızı getirince alacaktı. Sekiz bin dolar daha alacaklardı anlaşmaya göre. Tefecilere olan borcundan düşecekti bir miktar onlara verecekti kafasında bunları tekrar düşünürken, bir anormalliğin olduğunu fark etti, şu onlarla gelen kız koşa koşa nereye gidiyordu eyvah, ne oldu anladılar mı yoksa masadaki adamın tavrı korkunç görünüyordu hemen adamlarına seslendi acele etmelerini söyleyerek arka çıkışa doğru yol almalarını söyledi ve kendi de aceleyle dediği yere doğru hızlı adımlarla yürümeye başlamıştı ki masadakiler durumu fark etmişlerdi galiba koşarak arkasından çıktılar...
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Carmita kızlarla tuvaletlere doğru ilerlerken şurada da burada da çekeyim derken her bir yönün resimlerini çekerek, tabi bu resimlere kendini de dahil ederek yine paco'cuğuna göndermeye devam ediyordu. Bu sırada çektiği fotoğraflarda koridorda arka kısmında iri ve biraz orta boylu bir adam siyah elbiseli sarhoş bir kadını götürüyordu. Bu resimde o kadar kendine odaklandı ki yengesinin uyur gibi kendinden geçmiş bir halde adamın birinin kollarında ne işi var diye fark edemedi bile Carmi, o kadar kendi alemindeydi. Paco her resime anında yorum atarak cevap yazıyordu. Paco' nun Serap Ayça'nın olduğu resmi görmesiyle yazması da bir olmuştu. "İnanamıyorum Patron Hanımefendiyi başkasının kollarına nasıl bıraktı kıskanmadı mı yani, o adamın kollarını çoktan kırmış olmalıydı?" diyerek altına da piç smail'ler ekleyerek mesaj attı. Mesajı okuyan Carmita "Ne" diye geri yazdı "Ne demek istiyorsun, ben sana benim resimlerimi atıyorum hangi adamdan bahsediyorsun, yengem ne alaka şimdi?" diye yazdı. Paco hemen cevapladı."Arkanda bir adam patronun nişanlısına sarılmış görmüyor musun bir bak istersen gönderdiğin son resime." Carmita hemen aceleyle gönderdiği resimlere bakınca yengesini uyur vaziyette bir adamın omzuna yaslanmış bir şekilde gördü. "Aaayyy, yengemi kaçırıyorlaaaarr. "diye ciyakladı, çünkü resimde bariz bir şekilde Serap Ayça kendinden geçmiş görülüyordu. Ani bir panikle koştu masaya doğru. Diğer masadakiler çılgın bir genç kızın hoppala çılgınlıkları gözüyle baktılar Carmi'nin bu ani reflekslerine hareketlerine... Carmita elleri titreyerek gözleri korkudan dönmüş bir halde Carlos'a resmi göstermeye çalışırken, "Yengemi kaçırıyorlar" diyebildi. Carlos önce Carmita'nın hareketlerine bir anlam veremedi ve söylediğine odaklanamadı sadece tuhaf davranan kızkardeşine tuhafça baktı. Uzattığı telefona bakışlarını çevirip de gözlerini karartan fotoğrafı görünce, kendi dikkatsizliğine de öfkelenerek bir dolu küfürle bereber aniden ayağa fırladı. Koltuklar oraya buraya savruldu onun bu ani kalkışıyla masa ise az daha üzerindekilerle beraber yeri boylayacaktı. Bir yandan hızla koşuyor bir yandan da Berto'ya Otel yetkililerine durumu bildirmesini ve tüm güvenlik görevlilerini devreye sokmalarını söylüyordu ve polisin bu işe karıştırılmamasını da tembihlemeyi de ihmal etmeyerek koşmaya devam ediyordu. Hep birlikte telaşla koşarlarken, millet bir an bu karmaşanın ne olduğunu anlamaya çalıştı ama açıklayacak kimseleri göremeyince kendi hallerine dönüverdiler hemen.
