43. Bölüm - Manolya Ağaçlarının Altında

8.9K 643 128
                                    

Carlos Serap Ayça'yı annesinin kıyafeti içinde gördüğüne inanamamıştı. Onun sevdiği kadın Serap Ayça olduğunu bilmese, annesinin canlı bir hayalini gördüğünü bile sanabilirdi. Serap Ayça, kendini Bayan Sebastiano'ya tamamen benzettiğini düşünüp ufak adımlarla Carlos'un önüne kadar geldi. Elbisenin açık yakası boynundaki tüm morlukları ortaya çıkarmıştı. Carlos, onun narin boynunun ne hale gelmiş olduğunu bu kadar bariz görünce, ona acı vermiş olduğu gerçeğiyle yüz yüze geldi. Serap Ayça'nın "İşte bak nasıl da benziyorum" der gibi imalı bakışlarına o da anlamlı bir şekilde baktı. Bir kaşını havaya kaldırıp, "Evet, ama bir eksik var bekle bir dakika" diyerek doğruca dolabın önüne gidip annesinin boyun bağlarından bir tane açık mavi eşarp buldu ve onu Serap Ayça'nın boynuna zarif bir şekilde bağladı. İşte şimdi kapanmıştı kendi yarattığı eseri ve asıl şimdi daha çok benzemişti annesinin gençliğine. "İşte oldu. Anneme şimdi daha çok benzedin onun sen yaştaki halisin şu anda. Ama dediğim gibi bu durumu saptırma, beni şizofren yerine koyup kendince anlamlar yükleme, anladın mı? Ona benziyor olabilirsin ama seni ilk gördüğümde dikkatimi çeken senin kendi havandı bunu sakın unutma. Yürüyüşünle, tavırlarınla beni çeken sendin. Ben anneme benzediğini daha sonra gazetede ilk birlikte çekilmiş fotoğraflarımızı gördüğümde fark ettim, o işin başka bir yönü. Sakın bunu bana karşı kullanma Serap Ayça. Annemmiş gibi davranarak, beni kendinden uzak tutmaya çalışacak olursan, bunu sana fena ödetirim, verdiğim bütün sözleri geri alırım ona göre. Ben karşımda sevgilim olan Serap Ayça'yı görüyorum. Şu an bile, o güzel iri gözlerini bana dikip bakma öyle yoksa seni bırakmayana kadar öperim görürsün o zaman." diyerek sarıldı Serap Ayça'ya. "Hadi seni mutfağa götüreyim, personelinle tanış" diyerek kolundan tutup kapıya yönlendirmek istedi ama Serap Ayça hemen kendini dolabın önüne atıp, Bayan Sebastiano'ya ait olan birkaç kıyafeti daha alarak, kucakladı hepsini. Carlos'un şaşkın bakışları altında "Ne olur ne olmaz, birkaç yedek elbise daha elimin altında bulundursam iyi olacak, yani kıyafetsiz kalırsam diye..." diyerek mahcup ama içinden de sinsice gülerek kapıya Carlos'un yanına gitti. Bunları bir müddet Carlos'u sinir etmek için kullanmayı düşünüyordu. Aldığı kıyafetleri koridora yeni girmiş olan Lisa'ya teslim edip, "Lisa bunları benim için hazırlayacağın yeni odama götürebilirsin. Ayrıca kıyafet ayarlamana da gerek kalmadı teşekkür ederim." diyerek Carlos'un onun bu bilmiş hallerine şaşkınlıkla bakmasına aldırmadan önden yürüdü.

Mutfak çok kullanışlı, geniş ve iç ferahlatacak kadar da aydınlıktı. Serap Ayça hayalinde bile göremeyeceği kadar kullanışlı bu mutfağa adım attığında sevincinden neredeyse uçacaktı. Mutfağın dış kapısı alabildiğine geniş cam duvardan oluşuyor, çiçeklerle bezeli, yemyeşil bahçeye açılıyordu. Serap Ayça dışarıyı sonra keşfe çıkacağını aklının bir köşesine yerleştirip önünde sıralanmış mutfak personeline verdi dikkatini. Carlos, personele hitaben söze başladı bu arada. "Size yeni baş aşçınızı tanıştırayım. Serap Ayça Ünsal. Kendisi çok uzak bir ülkeden, Türkiye'den geldi. Bundan sonra bu mutfaktan ve sizlerden sorumlu olacak olan o. Onun emir ve isteklerini benim emirlerim olarak kabul etmenizi ve ona göre hareket etmenizi dikkat etmenizi istiyorum. Ona itaatsizlik edeni ya da her hangi bir sorun yaratarak saygısızlık edeni duyarsam, tekrar söylemeye gerek görmüyorum, neler olabileceğini biliyorsunuz. Sizi yeni şefinizle başbaşa bırakmadan önce onu şimdilik yanınızdan alıyorum. Hepinize iyi çalışmalar." diyerek Serap Ayça'ya gururla baktı ve onu mutfaktan bahçeye çıkardı. Yeşillikler ve çiçekler içinde yürümeye başladılar, biraz ilerledikten sonra Carlos durdu, Serap Ayça'yı kendine çevirdi. "Senin isteklerine uyacağıma söz verdim. Sana burada sevgilimmişsin ya da herhangi bir ilişkimiz varmış gibi davranmayacağım. Ben biraz daha burada kalmayı, seninle olmayı istiyordum ama senin yanındayken sana dokunamamak beni oldukça rahatsız edecek. Kalırsam bu sözümü tutamayacağımı biliyorum. O yüzden ben şimdilik gidiyorum. En az bir ay o buralarda lmayacağım, sen de bu süre içinde duygularını tartarsın. Umarım olumsuz kararlar vermezsin bizim hakkımızda, şunu iyi bil, sen artık bana ve bu eve aitsin. Burası artık senin de yuvan olacak, o yüzden buralara alış, döndüğümde hakkımızda kesin bir karar alacağım Serap Ayça. Kardeşlerimle tanış, onlarla iyi anlaşacağını umuyorum. En önemlisi sana babamı emanet etmek istiyorum. Hasta babama onun yiyebileceği şeyler yapmanı istiyorum. Senin sihirli ellerinle hazırlayacağın yemekler onun şifası olur belki de. Şimdi seni babamla tanıştırmak istiyorum, gel benimle" diyerek Serap Ayça'nın koluna girdi ve tam yürüyecekken Serap Ayça onu durdurdu. "Ama benim sana bu arada hatırlatmam gereken bir şey var, daha önce söylemiştim oysa. Bir ay sonra okulum başlayacak, okulumu ne yapmamı istiyorsun? Buradan hiç ayrılmamamı tembihliyorsun ama mümkün değil bu."

UZUN BEYAZ BULUTLARIN ÜLKESİNDE BİR SERAPHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin