Ey Aziz İstanbul Bölüm 76

5.7K 376 102
                                    

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


           Hugh araştırmalarını yapmış her şeyi yoluna koymuştu. Fernando ve diğer avukatlar Florida'daki Color yazılım şirketi için harekete geçmişler ve önce Alper Çandarlı'nın işten çıkarılması için reddemeyecekleri cazip ve  büyük bir teklifle şirketi satın alma girişiminde bulunmuşlardı. Şirket sahipleri önce bu beklenmedik teklif karşısında çok şaşırmışlar ve meblağın büyüklüğünden çok etkilenmişlerdi, fakat asıl onları şaşırtan ise yapılacak anlaşmada yeni çalışanlarından Alper Çandarlı'ya hiçbir şekilde iş vermemeleri üzerine istenen şartnameydi. Başka bir iş kurduklarında bile Alper'i işe almamaları üzerine imza atmaları gerekiyordu. Şirket yetkilileri düşünmek için bir iki gün süre istemişlerdi, görüşüp anlaştıktan sonra cevap vereceklerini söylemişlerdi. Hugh bu işin olduğuna kesin gözüyle bakıyordu bu Alper her kimse döndüğünde büyük bir sürprizle karşılaşacaktı ve yeni başlangıç yapması ise çok zor olacaktı. Carlos'un hallerine bakılacak olursa bu Alper denilen adama iyi takmış olmalıydı ki onu sadece işinden gücünden etmeye çalışıyordu ya, tamamen defterini dürmeye karar verseydi adamın ucuz kurtulduğundan haberi yoktu şu anda. "Neyse demek ki bizimkinin kuyruğuna fena basmış bu Alper, kedinin fareyle oynadığı gibi oynadığına göre..." diye güldü Hugh.

           Arada bir Carlos'un bu kuyruk acılarından kendisi de nasibini almıştı aslında, Haru'yu savunduğu o gün geldi aklına

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

           Arada bir Carlos'un bu kuyruk acılarından kendisi de nasibini almıştı aslında, Haru'yu savunduğu o gün geldi aklına. Haru hakkında söylediklerine katlanamamış, hiç çekinmeden yumruk atmıştı arkadaşı Hugh'a. Oysa Hugh onu asıl kendisi bir yumrukta devirecek güce sahip olduğu halde , onun bu kız hakkındaki duygularının hassaslığını  anlayamamış olduğu için sesini çıkarmamıştı. O sırada Carlos'un ona söylediklerini başkası olsa hazmedemez gerçekten çekip giderdi. Carlos'un düşmanlığını çok iyi bilen Hugh onun dostluğunu ve insanlığını da iyi bildiğinden o yumruğu ve ağır laflarını sinesine çekmiş, gururunu bir yana bırakmıştı. Ardından ise Carlos attığı yumruktan ve söylediklerinden pişmanlık duymuş bütün gün telefonlarına ulaşmaya çalışmış, onun gönlünü alabilmek için hiç uğraşmayacağı kadar çok uğraşmıştı, ama onu iyice süründürmüş hıncını almıştı Hugh. Söyledikleri yenilir yutulur şeyler değildi çünkü, öyle kolay affetmezdi. Aslında başkalarına bu fırsatı hiç vermez iki seksen uzatır ayaklarının dibine yığardı ona el kaldıracak öyle laflar edecek adamı, yüzüne bakmaz bir daha dönmemek üzere terk edip giderdi. Ama bu değerli arkadaşı Carlos olunca böyle bir şeyi yapamıyordu, değer verdiği ve sevdiği arkadaşından mahrum olmak istemiyordu. Zaten fazla uzatmamış, ertesi akşam nihayet bu kızgınlığa bir son vererek anlaşmışlar, kulüpte baş başa içmişlerdi ve yine geçmişi deşerek dertleşmişlerdi. O günkü duruma söz konusu olan kişilerden ise hiç bahsetmemişlerdi, ne Serap Ayça'nın ne de Haru'nun adını bile anmamışlardı, sadece kaybettikleri sevdiklerini ve bugüne kadar gelen dostluklarını konuşmuşlardı ve birbirleri için ne kadar değerli olduklarını.

UZUN BEYAZ BULUTLARIN ÜLKESİNDE BİR SERAPHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin