49. Bölüm - Büyük Mucizenin Ardından Gelen Teklif

8.2K 602 103
                                    

Serap Ayça, Carlos'a henüz babası ile ilgili bir şey söyleyememiş, doğruca mutfağa gitmişti

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


Serap Ayça, Carlos'a henüz babası ile ilgili bir şey söyleyememiş, doğruca mutfağa gitmişti. Kendi babasına hasta yatağındayken yaptığı yayla çorbası gelmişti aklına. Bay Maunel'e bu çorbadan yapacaktı, üstelik içine pirinç de koymayacaktı, boğazına pirinç tanelerinin takılmasını istemiyordu. Hazır yoğurdun tadı Serap Ayça'nın bildiği yoğurt tadında değildi ama şimdilik bununla idare edecekti. Bundan sonra yoğurtları kendisinin yapması gerektiğini düşündü. Sütlaç yaparken dikkatini çekmişti; taze sağılmış inek sütü bulunuyordu dolapta, yarın sabah ilk işi yoğurt mayalamak olacaktı. Yoğurt çorbası çabuk hazırlanan bir çorba olduğu için on beş dakikada un ve yoğurttan oluşan çorbası pişmişti. İçine attığı taze nane yapraklarını bir müddet çorbanın içinde tutup tadını alması için bekledi. Daha sonra kaseye doldurduğu çorbanın nanelerini kaşıkla ayırıp çıkardı. Yanına da ılık su koyup elinde tepsiyle Bay Manuel'in odasına yöneldi.

Bu sırada Carlos bütün çalışanlarına yardım ve desteklerinden dolayı teşekkür etmiş, herkesi evlerine göndermişti. Gece herhangi bir rahatsızlıkları olursa saat kaç olursa olsun ona bildirmelerini istemişti. Onların iyi olduğundan emin olmadıkça içi rahat etmeyecekti Carlos'un. Tao eve geçmemiş yarın sabah uğrayacağını söyleyerek çiftlikten ayrılmıştı. El ayak çekilip de etraf sessizleşince, Carlos gözlerini dolaştırdı karanlıkta, bir şeyleri görebilirmiş gibi. İçine bir titreme vurdu birden, ürpermişti. İzleniyormuş hissine kapıldı. Karanlığa doğru öylece baktı durdu. Ortalık çok kötü yanık ve duman kokuyordu. Bu esnada karanlığın gölgesine sığınmış olan hasmı onun her hareketini izliyordu. Carlos, başını gökyüzünün yıldızsız, zifiri boşluğuna çevirip derin bir nefes aldı ve ciğerleri patlayacakmış gibi hızla geri verdi. Bunu yapan her kimse Carlos onu bulup yaşadığına pişman edecekti. Carlos'un olana zarar vermeye, göz dikmeye kalkanların sonu hiçbir zaman iyi olmazdı. Kundakçı her kimse Carlos'u iyi tanımıyordu herhalde. Carlos'un kimsenin bilmediği  karanlık bir yönü de vardı, bunu göstermenin zamanı gelmişti demek. Kundakçı kendi tuzağına kendi düşecekti. Karanlıkta bakışları hasmı ile çatıştı. Carlos bunu bilmeden, "Bekle ve gör, seni bulacağım ve işini bitireceğim bastardo innoble. (aşağılık piç.) Beline koymuş olduğu ellerini indirip eve doğru döndü ve yürüdü. Hugh yarın sabah erkenden bir uzmanla gelecekti. Şimdilik yapacak bir şey yoktu. Her şey yarın gündüz gözüyle daha iyi anlaşılacaktı.

Eve girip, doğruca odasına çıktı. Odaya girince Serap Ayça'nın kokusunu hissetti birden. O bu odaya gelmişti, onun odasına girmişti demek. Banyoya girdiğinde onun kokusu daha da belirginleşti, asılı duran ıslak bornozu görünce yüzü sevinçle güldü. Bir çocuk gibi sevinmişti Serap Ayça'yı düşününce. Kafasında kurduğu bütün planları, yaşadığı olumsuz şeyleri silip attı üzerinden. Onunla seviştiği anlar geldi gözlerinin önüne, ona doyamadığı anlar... Her şeyi yoluna koyduktan sonra kesinlikle onunla konuşmalı ve artık bir sonuca bağlamalıydı. Serap Ayça'yı ilk gördüğünde yalnızca onu istemişti, yalnız onun olsun istemişti. Evlilik aklında yoktu bile o sırada. Carlos içinde sakladığı düşünceleri su yüzüne çıkardı birden; o, babasının uyanacağını ve evlendiği günü göreceğinini hayal ediyordu. Annesi görememişti ama babasının görebileceğine inanıyordu. Serap Ayça'yı yanında istemişti ama babası uyanana kadar da evlenmeyi geri plana itmişti. Ama onu kaybettiğini düşündüğü o sırada, onu uçurumdan kurtardığında iyice aklına yatmıştı bu düşünce. Serap Ayça'yı kaybetmeyi hiçbir şekilde göze alamazdı, onu artık  karısı olarak görmek istiyordu. Bir yandan da hemen hareket etmezse kendisini bırakıp gidebilir diye aklına bin bir türlü düşünce üşüşüyordu. Serap Ayça'nın da onu sevdiğine emindi ama o yerliye güvenmiyordu, o eski patronuna da. Yine de aklını kurcalayabilirlerdi. O yüzden bundan sonra ona kimselerin aşkla bakmasına da, yaklaşmasına da izin vermeyecekti. İçine dolan kıskançlık dalgaları yükseldikçe akan suyun altında köpükleri vücudundan arındırırken Serap Ayça hakkında emin olduğu bir şey vardı artık. O da beklemenin bir anlamı olmadığıydı, evlenecekti onunla. Serap Ayça'nın yeri burasıydı. Ona olan aşkı ve tutkusu yüzünden kızın planlarını hep bozmuştu. Şimdi ona biraz süre tanıyacaktı. Onun hedeflerini kendi duygularıyla çakıştırmayacaktı. Bu yüzden burada kendi evinde çalışmasını sağlamış ve onu en azından iş konusunda biraz olsun desteklemişti. Artık nasıl olsa o yerlinin de buralara gelme şansı olamayacağına göre her şey yolundaydı şimdilik. Bu düşünceyle içini rahatlatırken ne kadar yanıldığını henüz bilmiyordu Carlos.

UZUN BEYAZ BULUTLARIN ÜLKESİNDE BİR SERAPHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin