38. Bölüm - Serap Ayça'ya Ne Yapmış Bu Carlos

10.3K 687 147
                                    

Serap Ayça içeri dolan gün ışığının aydınlığıyla uyandı

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Serap Ayça içeri dolan gün ışığının aydınlığıyla uyandı. Hafifçe gerinmek isteyince kollarında ve omuzlarında şiddetli bir ağrı hissetti. Carlos'un sabahki zorba ve hoyrat tavırları, genç kızın narin tenine hiç iyi gelmemişti. Ona ne kadar kızgın ve küskün olduğunu düşündü Serap Ayça. Nasıl da umursamamıştı onun duygularını, onu istemediği halde zorlamıştı. O dakikaları düşündükçe yüreğine batan dikenleri çıkaramıyordu içinden. Ama bundan sonra artık Carlos'a asla onun istediği kolaylıkları sağlamayacaktı, o zorbalık yapıyorsa Serap Ayça da bildiğini okuyacaktı. Carlos'un onu bırakmayacağını artık anlamıştı, öyleyse ona kolay lokma olmadığını gösterecekti. O böyle kendine telkinlerde bulunurken iç sesi yine ortaya çıkmıştı: "Hah adamı gördüğün yerde ağzının içine düşüyorsun, bütün yelkenlerini indiriyorsun ve ona rest mi çekeceğini sanıyorsun? O seni yine alt eder, nasıl üstesinden geleceğini sanıyorsun sen a zavallım benim?" diyerek ona güçsüzlüğünü tekrar hatırlatınca, Serap Ayça iç sesini susturmak için başına vurdu ve canı yandı "Sussana sen, yine nereden çıktın? Git kafamdan ben seni dinlemek istemiyorum!" diyerek, gözlerini sımsıkı açıp kapadı. "Of ya, benim hiç dostum olmayacak mısın sen? Ne diye her seferinde beni üzecek şeyler söylüyorsun? Desteklesene beni, ne diye umutlarımı kırıp duruyorsun sen benim?" diye iç sesiyle hala mücadele ediyordu.

Gözlerine doluşan yaşları elinin tersiyle silip, yavaşça yataktan kalktı. Odaya açılan kapıları sırasıyla kontrol etmeye başladı ve karşısındaki ilk kapıyı açmasıyla genç bir kız ile çarpışması bir oldu. Zavallı, görevli kız yaptığı bu hata yüzünden korkuyla Serap Ayça'ya eğilip eğilip özür diliyordu. "Lütfen beni affedin isteyerek olmadı, lütfen Bay Sebastiano'ya söylemeyin, lütfen efendim. "diyerek durmadan özür diliyor ve Serap Ayça'nın üstünü başını düzeltmeye çalışıyordu ama düzeltilecek bir üstü yoktu Serap Ayça'nın. Carlos'un tişörtü artık yamuk yumuk olmuştu. Serap Ayça kızın bu korkusuna ve telaşesine bir anlam veremeyerek ellerinden tuttu ve onu içeriye aldı. "Gel bakalım şöyle, neden korkuyorsun ki Bay Sebastiano'dan?" dedi. Onun bir çalışan olduğunun farkında olan Serap Ayça, genç kızın çok korktuğu patronundan Carlos diye bahsetmek istememişti. "Şey..." dedi kız hem çekiniyor hem de Serap Ayça'nın savaştan çıkmış haline bakıyordu. Kız içinden tahminler yürütse de korktuğu için dışa vuramıyordu düşüncelerini, "Bay Sebastiano bu zavallı kıza ne yapmıştı böyle acaba?" Kızcağız açıkça soramamıştı ama Serap Ayça'nın samimi davranışı karşısında çenesini tutamamıştı yine de. "Şey bakın ben size yardım etmek için Bay Sebastiano tarafından gönderildim. Ne ihtiyaçlarınız varsa getireceğim efendim. Görüyorum ki en başta kıyafet sorununuz var ve..." diyerek yırtılmış tişörtün saklayamadığı iri göğüslerine bakıp "Galiba en çok da iç çamaşırlarına ihtiyacınız var." diyerek, Serap Ayça'yı baştan aşağı inceledi. Artık çekingenliğinden eser kalmamıştı, çünkü karşısındaki genç kız öyle çekinilecek biri değildi. Biraz sınırlarını da aşmaya başladı. Serap Ayça ağzı bir karış açık, kızın kendisinden de geveze olduğunu ve lafının sonunu bir türlü getiremediğini farketti birden. "Tamam tamam anlaşıldı, teker teker sorayım öyle cevap ver," dedi kızı susturarak. "Önce adını söyle, sadece adını söyle ama başka kelime ekleme" Kız başını salladı ve "Adım Lisa efendim, Lisa Gardner." dedi kısaca. Serap Ayça kızın ona garip garip bakmasına aldırmayarak, "Peki Lisa buradaki görevin ne, buraya niçin geldin?"

UZUN BEYAZ BULUTLARIN ÜLKESİNDE BİR SERAPHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin