24."bölüm"

17K 1.1K 11
                                    

Yalnızlık alır götürür ...
İçine çekiyordu. Yalnızlık bana huzur veren tek duyguydu. Annemin gidişinin  ardından hava kararana  kadar babamın mezarında babam ile dertleşip mezarını  sulayıp  mutlu olacağıma artık ağlamayacağıma  söz verdim. Güçlü olmaya yıkılmamaya  söz verdim. Şimdi pencerenin önünde elim de annemin verdiği adres kağıdına bakıp bakıp   iç geçiriyordum.  Kendimi üzgün hissetmiyordum. Böyle iğrenç bir duyguyla çevrilmiş şekilde safralarımdan ayrılmış hissediyordum.

Uyandığımda salonda koltukta buldum  Kendimi demek düşünürken kendimi kaybedip düşüncelerim arasında kaybolmuş ve uyuya kalmıştım.  Telefonuma gelen mesaj sesi ile diğer koltukta olan  çantama  baktım  Ege'nin olabileceğini  düşünerek hızla çantamı yere döküp yere dizlermin üstüne  çöktüm. Saçlarımı  geri itip kulağımın  arkasına alırken  gözüm yerde olması gereken telefonu arıyordu. Ekranı kaydırıp açtığımda kayıtlı  olmayan bir numara  olduğunu  görünce omuzlarım  düştü.  Ama mesaji açıp  baktım.  Halk eğitim merkezindendi bugün bir dans dersinin olduğunu katılıp katılmayacağımı  soran nir mesajdı. Tabi ya dans grubu 10 kişi olunca ancak ders oluyordu. Ayağa kalkıp derin bir nefes aldım. O ara kapalı olan tv de kendi yansımamı gördüm . Bu bile hayal kırıklığına uğramama yetmişti.  Banyoya girip hızlı bir duş aldım.  Aynadaki buharı elimle silip   ıslak saçlarıma baktım. Ege'nin sayesinde istediğim gibi sarıya boyattığım saçlarıma. Yekta ne de boZulmustu. Hiç unutmuyorum hevesle boyattığım saçlarımı  "sen benim adımı soyumu lekeleyeceksin." diyerek saçlarımı  kesişini..

Şimdi bu satırları okurken diyorsunuz. Nasılda hemen iyi oluyor! Çabucak atlatıyor olayları.  Ne saçma ama ... Ne yapmalıydım?  İsyan? Göz  yaşı?  Belki de intihar? Denemedim mi sanıyorsunuz ... hepsinde daha güçlü başladım hayata artık yıkılyorum bir yerden sonra bıraktım.  Beni bırakanların arkasından bırakın su dökmeyi  bakmamayı öğrendim. Keşke öğrenmeseydim... Babamın  nazlı bir prensesi.annesinin ev işi  yapmamak için direnen şımarık kızı olsaydım. Hayat benim için  gayet güzel olabilirdi. Kimin sıradan ve demode bulduğu bu hayat benim hayalimde yaşayan mutlu bir hayal tablosuydu... 

Benim adım Gururdu  ... kibirimle yaşar kırıldığım yerden keserdim. Kırıla kırıla kesmeyi öğrendiğim gün  acının  hayatım olacağını  kavrayamamış olmamdı yoksa  neden Ege'ye bu kadar çok tepki vereyim ki,

Ege deyince kalbimde oluşan kara delik deli gibi bu fırtına ile eserken içimi  alan soğukluk  hissi... ile aynadan gözlerimi  kaçırdım.

Eğer bir savaş varsa ben  Gurur zaten kibiri ile  bu savaşın Zeynasıydım.Herkül ? Işte onun biraz savaşa ihtiyacı vardı. Ve Gurur doğuştan savaşçıydı. Savaş baltaları her ne kadar çıkmayan sesi, durmayan göz yaşları gibi görünsede aslında tek savaş baltam.sabırla sürecek  aşkımdı. ..

Dans dersine gittim.  Hoca ve hafta başka bir tür deneyelim sonra çoğunluğa göre bir  dalda ilerleyelim  dedi. Ege gelirken markete uğrayıp  akşam için yemeklik birşeyler aldım. Sabah gelmeyen Ege ne aramış ne de mesaj atmıştı.. apartmanın bahçe kapısına geldiğimde iki gözü iki çeşme ağlayan Elif kalbimi  sızlatmayı başarmıştı. Acı tanıdıktı uzak bir.akrabasını ziyarete gelen  yatılı  misafir gibiydi. Ama misafir misafiri sevmez ev sahibi kimseyi sevmezdi.  Bizim ev sahibimiz acı misafirimiz de yüzümüze zorla taktığımız mutluluk  elimize korka korka aldığımız  Savaş baltasıydı.  Elif beni görünce koşarak gelip kollarını  bana sardı ani bir reflex ile elimdeki poşetleri bırakıp  bende Elif'e sarıldım. Kulağıma fısıldamaya başladı. "Dayanamıyorum  artık kaçıp gitmek bir yandan ölmek istiyorum. !"dedi.  Sonra  evinin camından  yarı beline kadar sarkmış Aliye  yenge "aaaa Elif kızım gelsene kızım,  Kız Gurur getirsene Elif kızımı  yukarı! " diye sesini bütün mahalleye duyurarak . Elif 'in kollarımdan  ayrılmasını sebep oldu. Ah Elif , ne yapacağız biz nereden başlayacağız...

DİLSİZ (bitti!)Where stories live. Discover now