Yalnızlık alır götürür ...
İçine çekiyordu. Yalnızlık bana huzur veren tek duyguydu. Annemin gidişinin ardından hava kararana kadar babamın mezarında babam ile dertleşip mezarını sulayıp mutlu olacağıma artık ağlamayacağıma söz verdim. Güçlü olmaya yıkılmamaya söz verdim. Şimdi pencerenin önünde elim de annemin verdiği adres kağıdına bakıp bakıp iç geçiriyordum. Kendimi üzgün hissetmiyordum. Böyle iğrenç bir duyguyla çevrilmiş şekilde safralarımdan ayrılmış hissediyordum.Uyandığımda salonda koltukta buldum Kendimi demek düşünürken kendimi kaybedip düşüncelerim arasında kaybolmuş ve uyuya kalmıştım. Telefonuma gelen mesaj sesi ile diğer koltukta olan çantama baktım Ege'nin olabileceğini düşünerek hızla çantamı yere döküp yere dizlermin üstüne çöktüm. Saçlarımı geri itip kulağımın arkasına alırken gözüm yerde olması gereken telefonu arıyordu. Ekranı kaydırıp açtığımda kayıtlı olmayan bir numara olduğunu görünce omuzlarım düştü. Ama mesaji açıp baktım. Halk eğitim merkezindendi bugün bir dans dersinin olduğunu katılıp katılmayacağımı soran nir mesajdı. Tabi ya dans grubu 10 kişi olunca ancak ders oluyordu. Ayağa kalkıp derin bir nefes aldım. O ara kapalı olan tv de kendi yansımamı gördüm . Bu bile hayal kırıklığına uğramama yetmişti. Banyoya girip hızlı bir duş aldım. Aynadaki buharı elimle silip ıslak saçlarıma baktım. Ege'nin sayesinde istediğim gibi sarıya boyattığım saçlarıma. Yekta ne de boZulmustu. Hiç unutmuyorum hevesle boyattığım saçlarımı "sen benim adımı soyumu lekeleyeceksin." diyerek saçlarımı kesişini..
Şimdi bu satırları okurken diyorsunuz. Nasılda hemen iyi oluyor! Çabucak atlatıyor olayları. Ne saçma ama ... Ne yapmalıydım? İsyan? Göz yaşı? Belki de intihar? Denemedim mi sanıyorsunuz ... hepsinde daha güçlü başladım hayata artık yıkılyorum bir yerden sonra bıraktım. Beni bırakanların arkasından bırakın su dökmeyi bakmamayı öğrendim. Keşke öğrenmeseydim... Babamın nazlı bir prensesi.annesinin ev işi yapmamak için direnen şımarık kızı olsaydım. Hayat benim için gayet güzel olabilirdi. Kimin sıradan ve demode bulduğu bu hayat benim hayalimde yaşayan mutlu bir hayal tablosuydu...
Benim adım Gururdu ... kibirimle yaşar kırıldığım yerden keserdim. Kırıla kırıla kesmeyi öğrendiğim gün acının hayatım olacağını kavrayamamış olmamdı yoksa neden Ege'ye bu kadar çok tepki vereyim ki,
Ege deyince kalbimde oluşan kara delik deli gibi bu fırtına ile eserken içimi alan soğukluk hissi... ile aynadan gözlerimi kaçırdım.
Eğer bir savaş varsa ben Gurur zaten kibiri ile bu savaşın Zeynasıydım.Herkül ? Işte onun biraz savaşa ihtiyacı vardı. Ve Gurur doğuştan savaşçıydı. Savaş baltaları her ne kadar çıkmayan sesi, durmayan göz yaşları gibi görünsede aslında tek savaş baltam.sabırla sürecek aşkımdı. ..
Dans dersine gittim. Hoca ve hafta başka bir tür deneyelim sonra çoğunluğa göre bir dalda ilerleyelim dedi. Ege gelirken markete uğrayıp akşam için yemeklik birşeyler aldım. Sabah gelmeyen Ege ne aramış ne de mesaj atmıştı.. apartmanın bahçe kapısına geldiğimde iki gözü iki çeşme ağlayan Elif kalbimi sızlatmayı başarmıştı. Acı tanıdıktı uzak bir.akrabasını ziyarete gelen yatılı misafir gibiydi. Ama misafir misafiri sevmez ev sahibi kimseyi sevmezdi. Bizim ev sahibimiz acı misafirimiz de yüzümüze zorla taktığımız mutluluk elimize korka korka aldığımız Savaş baltasıydı. Elif beni görünce koşarak gelip kollarını bana sardı ani bir reflex ile elimdeki poşetleri bırakıp bende Elif'e sarıldım. Kulağıma fısıldamaya başladı. "Dayanamıyorum artık kaçıp gitmek bir yandan ölmek istiyorum. !"dedi. Sonra evinin camından yarı beline kadar sarkmış Aliye yenge "aaaa Elif kızım gelsene kızım, Kız Gurur getirsene Elif kızımı yukarı! " diye sesini bütün mahalleye duyurarak . Elif 'in kollarımdan ayrılmasını sebep oldu. Ah Elif , ne yapacağız biz nereden başlayacağız...
YOU ARE READING
DİLSİZ (bitti!)
General FictionHiçbir zaman tam bir aile olamadık biz her doğan çocuğun hakkıydı halbuki sıcak bir yuva, sevgi dolu bir anne ve yuvasına bekçi bir baba... O mutlu çekirdek aileyi hiç bir zaman olamadık.... Annem babama kaçarak evlenmiş sonra da askere gitmiş...