ÖNCELİKLE ÇOK ÇOK ÇOK ÜZGÜNÜM🙈🙈 BUNU BİLİN INANIN YAZMAYA FIRSAT BULAMADIM BULDUGUM ILK FIRSATTA DA YAZDIM. NEYSE COK UZATMAYAYIM..KEYIFLI OKUMALAR..💛💜
YORUM YAPARSANIZ SEVINIRIM😘😘😘
Her kahır oluş, yeni bir var oluş.
Ne yapacaktım nasıl kurtulup, nasıl kurtaracaktım? Ege'nin akan göz yaşları utancını gizlemiyordu evet Ege, benden utanıyordu.
Bir kez daha kahır oldum.
Sevdiğim adam, yüreğime koyduğum, yüreğime dokunmasını umut ettiğim adam, bana bakmaktan bile utanıyordu. Bu beni kahır ediyordu. Elleri arasında kaybolan kolumu çekerek göz yaşlarımı sildim. Ben nasıl konuşamıyorsam, o da bakamıyordu.Ege tekrar kolumu tutmaya çalıştı ama izin vermedim. Önünden hızla geçerek yatak odasına çıktım. Göz yaşlarım asileşmiş, hırçınlaşmış düşüncelerime karşı geliyordu. Düşüncelerim güçlü dur , aklını başına al desede duygularım bütün hücrelerimi ele geçirmişti. Nasıl bir girdaba düşmüştüm, nasıl çıkacaktım? Aklımı kaçırmak üzereydim.
Kapının arkasına yasladığım sırtım, bedenime ağır geliyordu. Dizlerimin gücünü kaybetmesi ile yavaş yavaş bükülmüş yere değerken kapıya sürünen sırtım da bir sızı hissediyordum. Dizlerime vuran yumruklarım, titreyen göğsüm, akan göz yaşlarım ...
NE YAPACAĞINI BİLMEMEK.. çekilmez bir girdap. Bu girdaba girdikçe daha çok dolanıyorsun. Yara aldıkça o yaralar kangrene dönüyor, yaralarını gösterip yardım istedikçe sinekleniyordu.
Sadece nefes alıp vermek, hayatın acılarını göğüslemiyordu. Sadece doğmanın insan olmaya, doğurmanın anne olmaya yetmediği gibi. Yaşamak için savaşmak, mutlu olmak için mutsuz etmek gerekiyordu. Hayat zalim, ateşten ve cam kırıklarından oluşan piç bir yoldu.
Bu girdapta kalamazdım. Ege'yi çıkarmalı en azından nefes alacak bir delik bulmalıydım. Bunu ben yapmak zorundaydım. Şu an Ege'ye çıkış yolunu gösterecek kişi bendim. Bu kara delik de nefes alacak bir alan bulmalıydım. Lanet olsun ki kendime gelmek zorundaydım.
Birden başımı kaldırdım. Kendime gelme vaktim gelmişti. Ayağa kalkmalı ve iki eksik beden birbirimize sahip olmalıydık. Ege ile iletişime geçmeliydim ama nasıl? Ege aşağı katta mutfakta kalmıştı.
Bir çıkar yol olmalıydı...
Birden pazar yerindeki teyze belirdi gözümün Önünde, ayağa kalktım. Biraz ilerlerleyip sırt üstü kendimi yatağa bıraktım.
Kader, iki insanın birbirinin kaderi olması...
İçimden geçen bu cümle kalbimde ince bir sızıya sebep oluyordu.
Kaderimiz, hederimize sebep olursa bunu yorgun yüreğimiz kaldırır mıydı?
Kaderin içinde heder olmak...
Kaderle savaşılır mı? Ya kaderimde heder olmak varsa!
Ama herşeyi göze almak zorundaydım. Ya siyah olup karanlıkta kaybolacaktık yada beyaz olup birbirimizin masumiyetine kefil olacaktık. Ama asla ve asla gri bir toz bulutu olup ilk gelen rüzgarda dağılmayacaktık.
Gitmek fikri, onu yalnız bırakıp kaçmak fikri aklımın ucundan bile geçmiyordu. Acıyı göğüslemeye onun için savaşmaya hazırdım. Peki ya Ege!
Onun ne düşündüğü bilmemek beni durduran tek şeydi.
Içimde ilmek ilmek açılan, boğazıma acı bir tat bırakan bir his belirdi. Annem! Şu an ona ne kadar ihtiyacım vardı hal bu ki ! Beni satmıştı. Satılmıştım! Belkide herşeyi biliyordu. Onunla yükleşecek gücüm yoktu. Onun benim için yapacak bir şeyi olduğundan şüpheliydim. Annem benden çoktan vazgeçmişti. Artık kendi kaderime kendi izlerimi bırakmalıydım.
Ah anne! Çok mu yük oldum sana, hayatını mı çaldım? Sevmediğin bir adam dan sana kalmış bir yük, sırtında taşıdığın bir kambur muydun? Oysa anne sana ne kadar çok ihtiyacım vardı. Sıcak kucağına, nasırlı ellerine. Seni yoran ben miydim anne? Kafamdaki sorular büyüdükçe içimdeki boşluk bir uçuruma dönüyordu. Her şey zordu, benim hayatımda her ilmek zordu ama en çok hep, her zaman, her yerde kimsesiz olmak koyardı bana; ilk okula giderken, karnesini almış sevinçle annesine babasına koşan çocukları izlerken lise de mezun olduğum gün herkes annesinin babasının, arkadaşlarımın yanında heyecanına ortak olduğunu üstlerinde ki özenle seçilmiş kıyafetlerini büyük bir sevinçle taşırken onları üstümde bir kot bir tshirt onları izlerken anlamaliydim bunun benim kaderim olduğunu kimsesizlik bir kader di benim kaderim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DİLSİZ (bitti!)
General FictionHiçbir zaman tam bir aile olamadık biz her doğan çocuğun hakkıydı halbuki sıcak bir yuva, sevgi dolu bir anne ve yuvasına bekçi bir baba... O mutlu çekirdek aileyi hiç bir zaman olamadık.... Annem babama kaçarak evlenmiş sonra da askere gitmiş...