18. Bölüm

22.2K 1.2K 29
                                    



ÖNCELİKLE    ÇOK ÇOK  ÇOK  ÜZGÜNÜM🙈🙈  BUNU BİLİN INANIN YAZMAYA FIRSAT BULAMADIM BULDUGUM ILK FIRSATTA DA YAZDIM. NEYSE COK UZATMAYAYIM..

KEYIFLI  OKUMALAR..💛💜

YORUM YAPARSANIZ SEVINIRIM😘😘😘






Her kahır oluş,  yeni bir var oluş. 

Ne yapacaktım nasıl kurtulup, nasıl kurtaracaktım? Ege'nin akan göz  yaşları utancını gizlemiyordu evet Ege,  benden utanıyordu. 
Bir kez daha kahır oldum.
Sevdiğim adam,  yüreğime  koyduğum, yüreğime  dokunmasını  umut ettiğim   adam,  bana bakmaktan bile utanıyordu. Bu beni kahır ediyordu.  Elleri arasında kaybolan kolumu çekerek  göz yaşlarımı sildim. Ben nasıl  konuşamıyorsam,  o da bakamıyordu.

Ege tekrar kolumu tutmaya çalıştı ama izin vermedim. Önünden hızla geçerek yatak odasına çıktım.  Göz  yaşlarım  asileşmiş,  hırçınlaşmış düşüncelerime  karşı geliyordu. Düşüncelerim güçlü dur , aklını  başına al desede duygularım bütün hücrelerimi  ele geçirmişti. Nasıl bir girdaba düşmüştüm,  nasıl çıkacaktım? Aklımı  kaçırmak üzereydim. 

Kapının  arkasına yasladığım  sırtım, bedenime  ağır geliyordu. Dizlerimin  gücünü kaybetmesi ile  yavaş yavaş bükülmüş yere değerken kapıya sürünen sırtım da bir sızı hissediyordum. Dizlerime vuran yumruklarım,  titreyen göğsüm,  akan göz yaşlarım ... 

NE YAPACAĞINI BİLMEMEK.. çekilmez bir girdap.  Bu girdaba girdikçe daha çok dolanıyorsun. Yara aldıkça o yaralar kangrene  dönüyor,  yaralarını  gösterip yardım istedikçe  sinekleniyordu.  

Sadece  nefes alıp vermek,  hayatın acılarını  göğüslemiyordu. Sadece doğmanın insan olmaya,  doğurmanın anne  olmaya  yetmediği gibi. Yaşamak için savaşmak,  mutlu olmak için mutsuz etmek gerekiyordu.  Hayat zalim, ateşten ve cam kırıklarından  oluşan  piç bir yoldu. 

Bu girdapta kalamazdım. Ege'yi çıkarmalı en azından nefes alacak bir delik bulmalıydım.  Bunu ben yapmak zorundaydım.  Şu an Ege'ye  çıkış yolunu gösterecek kişi bendim. Bu kara delik de nefes alacak bir alan bulmalıydım. Lanet olsun ki kendime gelmek zorundaydım.

Birden başımı kaldırdım. Kendime gelme vaktim gelmişti. Ayağa kalkmalı ve iki eksik beden birbirimize sahip olmalıydık. Ege ile iletişime geçmeliydim ama nasıl?  Ege aşağı katta mutfakta kalmıştı.  

Bir çıkar yol olmalıydı... 

Birden pazar yerindeki teyze belirdi gözümün  Önünde,  ayağa kalktım. Biraz ilerlerleyip  sırt üstü   kendimi  yatağa bıraktım. 

Kader, iki insanın  birbirinin kaderi olması...

İçimden  geçen bu cümle  kalbimde ince bir sızıya sebep oluyordu.

Kaderimiz,  hederimize sebep olursa bunu yorgun yüreğimiz kaldırır mıydı?

Kaderin içinde heder olmak...

Kaderle savaşılır mı?  Ya kaderimde  heder olmak varsa! 

Ama herşeyi  göze almak zorundaydım.  Ya siyah olup karanlıkta  kaybolacaktık yada beyaz olup birbirimizin masumiyetine kefil olacaktık. Ama asla ve asla gri bir toz bulutu olup ilk gelen rüzgarda dağılmayacaktık.

Gitmek fikri,  onu yalnız bırakıp kaçmak fikri aklımın ucundan bile geçmiyordu. Acıyı göğüslemeye onun için savaşmaya hazırdım. Peki ya Ege! 

Onun ne düşündüğü bilmemek beni durduran tek şeydi.  

Içimde  ilmek ilmek açılan, boğazıma acı  bir tat bırakan bir his belirdi. Annem!  Şu  an ona ne kadar ihtiyacım  vardı  hal bu ki !  Beni satmıştı. Satılmıştım!  Belkide herşeyi biliyordu. Onunla yükleşecek gücüm yoktu.  Onun benim için yapacak bir şeyi olduğundan şüpheliydim. Annem benden çoktan vazgeçmişti. Artık kendi kaderime kendi izlerimi bırakmalıydım.
Ah anne!  Çok mu yük oldum sana,  hayatını mı çaldım?  Sevmediğin bir adam dan sana kalmış bir yük,  sırtında taşıdığın bir kambur muydun?  Oysa anne sana ne kadar çok ihtiyacım vardı. Sıcak kucağına,  nasırlı ellerine.  Seni yoran ben miydim anne?  Kafamdaki sorular büyüdükçe  içimdeki  boşluk bir uçuruma dönüyordu.  Her şey zordu, benim hayatımda her ilmek zordu ama  en çok hep,  her zaman,  her yerde kimsesiz olmak koyardı bana;  ilk okula giderken,  karnesini almış sevinçle annesine babasına koşan çocukları izlerken lise de mezun olduğum  gün  herkes annesinin babasının,  arkadaşlarımın  yanında  heyecanına ortak olduğunu üstlerinde ki özenle seçilmiş kıyafetlerini büyük bir sevinçle taşırken onları üstümde bir kot bir tshirt onları izlerken anlamaliydim bunun benim kaderim olduğunu kimsesizlik bir kader di benim kaderim.

DİLSİZ (bitti!)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin