50. Bölüm - Bindik Bir Alamete Gidiyoruz Kıyamete

En başından başla
                                    

Her şey yok olabilirdi ama aile çok farklı bir güçtü. Tao, Carlos'u ve kardeşlerini kendi ailesi gibi görmüştü hep. Çocukluğundan beri bayan Freda onu da çocuklarından ayırmamış, kendi evladı gibi sahiplenmiş ve yetiştirmişti. Büyükannesi Hana, Bayan Freda'nın baş yardımcısı ayrıca çocuklarının da bakıcısıydı. Tao, Bayan Freda vefat edene kadar çocuklukluğu çok mutlu geçmişti bu çiftlikte. Bay ve Bayan Sebastiano'nun şirkette Tao'ya da küçük bir hisse vermeleri ve onun geleceği için küçük bir fon ayırmaları Tao'nun bugünkü duruma gelmesine büyük katkı sağlamıştı. Tao aile kavramını çocukluğundan beri Carlos ve onun ailesinde hissetmişti bir tek. Büyükannesi ise kan bağıyla bağlı olduğu tek akrabasıydı. Büyükannesi hem Tao'yu hem de Carlos ve kardeşlerini kendi Maori kültürünü de aşılayarak büyütmüştü. Artık tamamen yaşlanınca kendi kabilesine dönmüştü iki sene önce. Hayatının geri kalanını kendi insanlarıyla, kendi töreleriyle geçirmek istemişti. Carlos buna karşı çıkmıştı ama büyükanne bu konuda oldukça kararlıydı. Şimdi ara ara ziyaretine gidiyor, bir süre yanında kalıp eşsiz ev yapımı şaraplarından tadarak gönlünü alıyorlardı.

Tao Şeyma'nın kapısında tüm bunları aklından geçirirken niçin burada olduğunu tekrar hatırladı. O artık kurulu bir düzen istiyordu ve bu Türk kızı onu kendine çekiyordu. Galiba Carlos gibi o da bir Türk'e gönül vermişti. O kadar çok kadınla beraber olmuştu ki hiçbiri bu kızdan etkilendiği gibi etkilememişti onu. Bir tanesinin olsun ne adını ne kendisini doğru dürüst hatırlamıyordu bile. Ama Şeyma, asi kadını, başkaydı. Adını bile söylerken zorlanmıyordu "Hayret." dedi kendi kendine. "Bakalım onu nasıl ikna edeceğim. Bana pek de pas vermiyor ama ben vazgeçmeyeceğim." diyerek çaldı kapısını ve bekledi. Kapı geç açıldı ve karşısında gözleri kan çanağına dönmüş, üstündeki sıradan pijamalarıyla saçı başı darmadağın olmuş bir Şeyma belirdi. Daha ağzını açamadan Şeyma korkunç bir sesle "Sen ne arıyorsun burada? Yolunu mu şaşırdın?" Tao, onun bu ses tonuna şaşkın şaşkın bakakalsa da içeri girdi hemen. İçeri girerken yaydığı kötü is kokusu uykudan yeni uyanmış Şeyma'nın midesini bulandırdı. "Ne bu halin? Çok kötü kokuyorsun, ööğğg midem bulandı" diyerek doğruca banyoya koştu. İçinde zaten bir şey bulunmayan midesini boşaltmaya çalıştı ama sadece safra atabildi. Daha lavobadan başını kaldıramadan koku daha da belirginleşti. Midesi iyice ayaklandı, boş boş öğürdü. 

Birden arkasındaki hareketleri farketti, o banyoya mı gelmişti? Başını kaldırmasıyla aynadan Tao'yu çıplak görmesi bir oldu. Tao, istifini bozmadan doğruca duşun altına girmiş yıkanmaya başlamıştı. Şeyma'nın duş jelini orada bulduğu banyo lifine sıkıp köpüklenmeye ve eni konu yıkanmaya girişmişti. Sanki orada Şeyma yokmuş, kendi evindeymiş gibi rahattı Tao. Genç kız ağzı bir karış açık halde midesinin bulantısını bile unutmuştu. "Bari duş kabinini kapatsaydın be adam!" diyerek kabini kapatmaya uzanmıştı ki Tao, onu kucakladığı gibi küvetin içine aldı. Akan suyun altında ikisi de yüzyüzeydiler şimdi. Tao onu çıplak bedenine yapıştırmış, köpükleriyle beraber bir güzel ıslanmasını sağlamıştı. Daha fazla beklemeden onun dudaklarına kapandı. Bir eli Şeyma'nın ıslanan gür saçlarına uzandı, bir elini de beline sıkıca sardı. Şeyma bu ani gelişen durumdan kurtulabilmek için mücadeleye başladı. Onu iteleyerek dudaklarını zor kurtarmıştı Tao'nun ağzından. Tao'nun göğsüne yumruklar indirip "Sen ne yaptığını sanıyorsun ya, evime kadar gelip bana böyle nasıl davranırsın? Çabuk çık buradan çabuk!" diyerek kendini küvetten çıkarmaya ve onun çıplak vücuduna bakmamaya çalışıyordu. Tao onun bu çırpınışlarına aldırmadan ıslanmış ve her bir kıvrımını ortaya çıkarmış pijamalarının üstünden bedenini kendine sıkı sıkı sarmaya devam etti. "Şiişt uslu dur. Sadece sana sarılmak istiyorum Türk kızı. Bırak sarılayım, sakin ol." diyerek onun saçlarını okşamaya, onu teninde hissetmeye devam etti. Daha sonra Şeyma'yı kucakladığı gibi küvetin dışına çıkardı ve çıplaklığını hiç saklamadan Şeyma'nın yüzüne baktı öylece.

UZUN BEYAZ BULUTLARIN ÜLKESİNDE BİR SERAPHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin