"Şimdi bir kez. Söyleyeceğim sonra da gideceğim "dedi Yavuz baba.

"Dinliyorum" dedi umursamaz bir tavırla ellerini göğsünde birleştirerek.
Yavuz baba sabır diler gibi başını sağa sola oynatarak"bir ay sonra düğün olacak evin tadilat işleri var onları Ege ile Gurur istedikleri gibi yapacaklar. Her sabah Ege gelip Gurur'u alacak işe yanına götürecek ne gerekiyorsa ikisi yapacak biz karışmayacağız sizden bir şey istemiyor Ege! "Diyerek ilk başta öfkeli çıkan sesini düzleştirdi. Ben bir köşeye sinmiş ellerimi ellerime bağlamış olanları izliyordum Ege'ye söz verdiğim gibi sadece olanları izliyordum.

Annem"ama abi ben anneyim benimde heveslerim var kızımla ilgili "dedi.

Yavuz baba gözlerini kapatarak nefes verdi. Ayağa kalktı.

Annem "kocam Yekta ne olacak nereye götürdünüz onu "dediğinde artık Yavuz babanın da sinirlerini bitirmişti.

Ellerini sıkarak "eğer sen benim kızım olsan seni bir güzel döverdim hanım kadın, sen ne illet bir kadınsın sen kızın üstündeki bütün haklarını kaybetmişsin o deyyus kocanda aslında hapsi hak ediyor ama yapacak bir şey yok düğün gününe kadar bu kızdan uzak durun yeter " diyerek beni koltuğunun altına aldı. " bir şey olursa hemen ara kızım sen artık benim kızımsın senj şimdi alıp gitmek vardı ama! "Diyerek kapıya doğru yöneldi. Ela abla ile peşinden gittik. Ela abla "Ege seni almaya gelecek Biliyorsun değil mi? " dedi.

Olumsuz anlamda başımı salladım. "Telefonun nerde " dedi.
Odamda olduğunu hatırladığım Telefonu almak için odaya yöneldim. Odada bıraktığım yerde duruyordu ekrana baktığımda kimsenin beni aramadığı farkettim gözümden akan yaşlara engel olamadım peşimden gelen Ela abla " üzülme Gurur sen Ege'ye iyi geldin oda sana iyi gelecek inşallah şimdi numaranı almam lazım"diyerek elimden telefonu aldı.
Anlamadığım Ege zaten iyi bir insandı tabi şimdiye kadar hakkında söylenilen o kadar kötü sözden hiç birini görmemiştim Ege'den. Demek kıskançlıktan dedikodu diye düşünmüştüm. Ama şimdi Ela ablanın söyledikleri kafamı karıştırmıştı.
Ama bu düşünceden çabuk sıyrıldım ne olursa olsun Ege beni öldürmedikçe ondan ayrılmayacaktım.
Ela ablaları ve Yavuz babayı uğurlayıp kapıyı kapattım. Arkamı döndüğüm anda sol yanağımda hissettiğim yanma ile gözlerimi kapattım "Sen ne nankör bir insamışşın be yüz buldun paralı kapı dedin bizi hemen sildin iki paralık ettin sana o adam baktı bu yaşına kaşar yedirdi içirdi okuttu puuuuuuu! Pis nankör " dedi. Annem ağlamayacağım! Dedim gözlerimi açarken. Nefes aldım annem üzerime üzerime geliyordu sırtım kapıya yaslandı üzerimdeki elbiseyi omuzlarımdan çeke çeke yırtmaya başladı. İzliyordum öylece ne yapacak ne diyecek öyle izliyordum.
" bizi bu iki paçavrayamı değiştin iki tokat attı diye evden mi kaçılır. Söyleyeceksin o Ege'ye kocamı geri getirecek " elbide param parça olduğunda yere oturarak ağlamaya başladı. "Ben böyle olsun istemezdim! "Dedi göz yaşlarının arasından yanında diz çöküp sarıldım Ege den öğrenmiştim sarıldım sırtına ufak ufak dokundum daha çok ağlamaya başladı. Ona da kızmıyorum artık ne yapsın Alışmış! Böyle görmüş! Böyle öğrenmiş! Bir insanlık ayıbı kemiklerine kadar işlemiş.

--
EGE yakasından tuttuğu Yekta 'yı bir otele getirmişti. " bir ay burda ye! İç! ne halt yersen ye! Gurur'dan uzak dur "diyerek otel odasına fırlattı Yekta pis pis sırıtarak "peki damat bunu düğün hediyesi olarak kabul edeceğim "dedi. EGE sinirlerine hakim olamayacağını anlayınca sinirle kapıyı vurarak çıktı. Kapıda onu bekleyen Miraç 'a "adam bul bunun başına güven olmaz" dedi.
Miraç "merak etme sen! Herşey kontrolüm altında "dedi. Ege eliyle Miraç'ın omzuna vurarak" sağol bunu unutmam "dedi.
Miraç "Sen benim ağabeyimsin böyle söyleyerek aramıza mesafe koyma alınıyorum bak "dedi. EGE gülerek kafasını salladı. Eğer Miraç olmasa öfke nöbetinin bir anında kesin öldürürdü Yekta'yı.

"Bu sana emanet ben gidiyorum"diyerek ayrıldı otelden Ege.

****
Saate baktığım da Öğleden sonra olmuştu. Ege hala gelmemişti. Telefonumun mesaj kısmına girip "iyi misin? " yazıp gönderdim. Annem ağlama nöbetinin sonunda uyuya kalmıştı. Bende odama çekilmiştim. Üzerime bir kot ve tshirt giydim. Beş on dakika geçmemişti kapı çaldı. Biraz telaş biraz korku ve büyük bir çekingenlik ile kapıyı açtım. Ama korktuğum gibi olmadı gelen Ege idi. Kapıyı açmam ile çatık kaşları ile yan olan bedenini tam olarak bana döndü kocaman gülümseyip kapıyı sonuna kadar açtım.
Ben gülümseyince oda gülümsedi.

"Hadi çıkalım iç mimar bizi bekliyor" dedi.

Hemen başımı sallayıp aynanın önüne "ben EGE ile çıkıyorum " diyerek not bırakıp çıktım.
Ege beni arabada bekliyordu. Artık üzülmek yoktu.

Ege'nin yanına oturdum arabayı çalışırdı ve çarşıya doğru sürdü.
Çok geçmeden çarşıya geldik yol boyunca hiç konuşmadı bir şeyler düşündüğü gayet açıktı . Arabadan inip yanıma dolandı elini belime koyup " Hadi " dedi. Bir iki dükkan ilerledikten sonra vitrininde ki lavabo ve mutfak dolaplarından dekorasyon dükkanı olduğunu anladığım bir dükkana girdik Ege'yi gören 30 lu yaşlarda bir erkek " Ege abi hoş geldiniz "diyip bize yer gösterdi. Koltuklara oturduğumuzda önünüze hemen katalokları koyup "mutfak, tuvalet, banyo için fayans seçmekle başlayalım ustalar zaten şuan sizin evde kırıp hafriyat atıyorlar " dedi.
Ege "Güzel "dedi ve bana bakarak konuştu .

" Gurur hanım nasıl isterse ona göre yapılacak 27 güne teslim olacak elinde ne iş varsa bırak eksik istemiyorum Yusuf"dedi.

" merak etme siz ne istediğinizi belirleyin "diyip kalkarak "ne içersiniz" dedi.
Ege "iki soda " dedi. Bana bakarak. Yusuf dışarı çıktığında Ege " nasıl istiyorsan seç tamam mı? " dedi. Masada duran kalemi alıp kataloklardan kenarına yazdım " bembeyaz bir ev istiyorum içinde sen olan!! "

Bana bakıp gülümsedi. Elini elimin üstüne koydu " artık mutlu ol! Sadece kendin ol içinden ne geliyorsa nasıl geliyorsa öyle yaşa yaşayalım birbirimizin kusurlarını affedelim" dedi.

" affettim " yazdım.

"Bak Gurur! "dedi. Kasılan yüz hatları ile bir şey diyecek gibi baktı kuruyan boğazında yutkunma sesi geldi.

DİLSİZ (bitti!)Where stories live. Discover now