EGE "siz mi yaptınız? "

Yekta " be-ben yaptım ne var oda elalemin içinde seninle el ele kol kola gezmesin i daha bu evin kızı benim çatım altında "dedi.

" madem o kadar kıymetli satmasaydınız -" lafını kesti bitirmedi ama ben o an oraya saplanmıştım yerin altına geçmiştim. Satılmak , ben Ege 'ye satılmış mıydım? Çok ağırdı be hayat çok. Acımasızca doğuyordu her gün güneş benim üzerime.

Elimden tutup. Yekta'ya "bir daha bir vur bir daha bir dokun o zaman seni açlıktan ölene kadar süründürürüm sadece seni degil 7 ceddini aç bırakırım. " sonra beni çekiştirerek. Arabaya götürdü. Arabaya bindirip direksiyonu sıkarak arabayı sürdü. Derin derin hızlı hızlı aldığı nefesten ofkeli olduğu gayet belliydi. Ben ise artık başıma gelenlere şaşırmıyordum bile şimdide bu adı satilmimışlık hissi sarmıştı zavallı acınası hatta herkesin tüh vah diye acıdığı bedenimi.
Cebinden telefonunu çıkarıp seri şekilde dokunduktan sonra kulağına götürdü.

'Alo'! '

(.... )

'Ela'

(,,,, )

' Nişan menüsü sen karar verip şirkete bildirir misin? "

(,,,,,, )

"Evet benim işim çıktı da. "

Diyerek bana kısa bir an bakış attı.

"Sağol " diyip telefonu kapattı .
Arabayı kenara çekip.

Bana parmağını sallayarak " bir daha sana bırak vurmak yanından geçerken rüzgarı değer ise bana haber vereceksin anladın mi? " diye gözlerinden çıkan öfke alevleri ile bana püsküren Ege'ye minnetle sarıldım.

Ne den yaptım nasıl yaptım bilmiyorum ama minnetle sarıldım ilk defa sahiplenildim bir köle gibi bir et parçası gibi satılmıştım ama o beni koruyacak diye bir minnet duygusu sarmıştı ruhumu, ruhumun bu sahiplenişe ihtiyaci vardı.

******

Nişan günü.

Bütün komşular, akrabalar eve dolmuştu. Ege bana bir araba ve şoför yollamış kuaföre götürecek bugün benimle ilgilecekti. Herkesin kıskanç bakışlarını görmemek için dilsiz değil kör olsanız bile hissedersiniz o derece belli ediyorlardı.
Ege'nin gönderdiği yaklaşık 20 tane abiye ye bakıp iç geçiren kızlardan her biri "bunu giy " diye kendi zevkine göre bana gösteriyorlardı oysa ben geceden seçip saklamıştım. Birşey olur diye.

Eşyalarımı alıp Melek' e de el işareti yapip çağırdım. ODADAN Ege 'nin yolladığı elbiselerden bir tanesini seçip ona uzattım. " Gurur bu çok güzel ama bunu alamam "

Kaslarımı çatıp önce sinirli sonra yüzümü buruşturup üzgün baktım.

"Tamam ve şekilden şekile girme nerden anladın bunu beğendiğimi "
Diyince sarılıp gülüştük bir sürü de ayakkabı yollamıştı. Bu işte gayet zevkli olduğu açıktı. Birer ayakkabı da seçtik. Melek; "kızım sana bir servet yollamış bu adam şu ayakkabıları almak için bile benim bir sene çalışmam lazım. "

Melek'in omzuna elimi koyarak gözlerime gözlerini kitledim. Ve güldüm.

" seviyorsunnnnnn!!!!! ) diyerek bağırdı. "İnanmiyorum Gurur aşık mi oldun? "

Diyince göz yaşlarımı tutamadım.
Annem gelip" hadi Gurur hanım özel şoförünün bekliyor biz komşularla geliriz "diyip trip atmıştı. Çünkü Ege'den gördükleri soğuk tavirlardan dolayı beni suçluyorlardı. Sanki ben dedim benk evlendirin. Evlenmem diyince dövün, onun bunun lafıyla dövün diye şimdi yine ben suçlu oldum. Elbiseleri ve eşyaları alıp Nazi da kucağıma alıp arabaya doğru gittim. Kızlar camdan sinirle bakıyorlardı. Adetler gereği kız tarafı akrabalarıyla giderdi kuaföre ve ben komşu kızı ve Naz ile gidiyordum. Bu duruma oldukça kızmıştı annem ama Annem'e Ege öyle istiyor diye yazdığımda sinirlenmiş ama birşey diyememişti.
Kuaföre vardığımızda
NEBAHAT abla bizi karşıladı hafif uçları sarı olan saçımı Ege'den aldığım güce dayanarak sarıya boyattım nede olsa artık nişanlı bir çift olacaktık ve onun bana verdiği mutluluğa kucak açacaktım. Naz'in saçlarını topuz yapıp bol bol sim döktük kafasına Melek ile çok eğleniyorduk. Ege ile beraber aldığımız büyük kırmızı kabarık gelinliği Naz'a giydirdik. Çilek gibi geziyordu etrafta. Bizimde işimiz bittiğinde. Şoför bizi götürecek sanarak beyaz dantel elbisemin eteklerinden tutarak dışarı çıkmıştım ki Ege ile göz göze geldik.

"Saçların, saçların,!!! " dedi.






Keyifli okumalar....

Yorum bırakmayı unutmayın....

DİLSİZ (bitti!)Tahanan ng mga kuwento. Tumuklas ngayon