Selim'in sözüne karşılık en acımasız cevabı vermeliydim ki ondan vazgeçtiğime tamamen inanmalıydı. Ona onu artık kalbimde hissettmediğimi söylediğimde inandığını gözlerinde görmüştüm ama bilmiyordu böyle bir şey olmadı için kalbimi yerinden sökmeleri gerekiyordu.

İmza günü
Selim

İpek'in bu olaya geçerli bir bahanesi olmasını bütün kalbimle istiyordum. İpek'i kolundan tutup baş başa kalabileceğimiz bir yere götürüp kapıyı arkasından kilitledim. Bu sırada İpek acı dolu bir sesle

"Şelim kolum acıyor." dedi. Ben ise kolunu tuttuğumu bile unutmuştum. Kolunu bıraktığımda elimin izi çıkmıştı. Hala onun canının yanması benim de canımı yakıyordu. Onun bunca yaptığı şeyden sonra duygularımda hiçbir azalma olmamıştı. Aksine daha yoğun duygularla bağlanmıştım.

"Ne anlatacaksın?" dedim içimin coşkusunun tersine sert bir sesle.
Can kulağıyla onu dinlemiş. Ağzından çıkan her kelimeye inanmıştım.

Duyduklarımı başka biri anlatsa asla inanmazdım ama anlatan İpek olunca en çılgınca şeye inanıyordum. İpek anlatırken ağlıyordu ama göz yaşlarını silecek kuvveti kendimde bulamıyordum. Ne olursa olsun bana yaşattıklarından sonra onu bu kadar kolay affedemezdim. Konuşması bittiğinde sessizlik adeta beni konuşmaya zorluyordu.

"Benden yardım isteyebilirdin."

"İsteyemezdim. Seni öldürebilirdi."

"Hala öldürebilir. Neden geldin?"

Bu söylediğimin ağır olduğunu ancak duyduğumda idrak etmiştim. İpek acıyla baktığı gözlerimden gözlerini çekmişti. Elimi masanın üstüne koymuştum. İpek de elini masaya koyup parmağını parmağıma değdirdi. Sonra tekrardan gözlerime bakıp

"Bunu özledim. Seni hissetmeyi özledim ve artık dayanamıyorum. Sensiz yaparım sanmıştım ama olmuyor. Beceremedim işte." dedi gözlerini önüne eğerek. Bende özlemiştim. Ona dokunmayı, kokusunu içime çekmeyi, ona sarılmayı, gözlerinin içine aralıksız bakmayı, dudaklarını... Sanırım en çok sarılarak uyumayı özlemiştim. Huzursuz, berbat uykulardan sonra en çok buna ihtiyacım vardı. Rahat ve huzurlu bir uykuya. Ciğerlerime onun kokusunu çekerek uyuma ihtiyacım vardı. Bende kaldıktan sonra yastığımda bıraktığı birkaç tel saç ve evden çıkmasına rağmen o varmış gibi hissettiren kokusu... Onun bana bakmayışından faydalanarak biraz eğilip ciğerlerimi özgür bırakırcasına kokusunu beni bir ömür idare etsin diye öyle bir çektim ki.

Yine de anlattıklarına ve inanmama rağmen gururum aşkımın önüne geçmiş ve elimi çekip kapıya yöneldiğim sırada İpek elini elimin üstüne koyup gitmeme engel oldu.

"Hiç mi özlemedin?" Gözlerime aşk dilenir gibi bakıyordu.

"Ne bekliyorsun İpek ?Hemen affetmemi mi ? Ya da sevgilim deyip sarılmamı mı ? O kadar acıdan sonra kolay mı sanıyorsun ? Sen benden o kadar kolay vazgeçebiliyorken seninle kaldığımız yerden devam etmemiz bana haksızlık olmaz mı ?"

"Selim çaresizdim. O an yapmam gerekeni yaptım. Seni tehlikeye atamazdım. O zamanlar ne seni ne kendimi korumaya gücüm vardı ama şimdi ben bambaşkayım."

"Evet sen artık benim için de bambaşkasın."

"Ne yani beni sevmiyor musun artık ?" dediğinde bir süreliğine göz yaşı bile durmuştu acıdan.

"Seni sevmemeyi çok isterdim ama bu mümkün değil sen bana böyle bakarken. Hem seni sevmekten vazgeçersem kalbime yazık olur. Bir kalbin hayatı boyunca bir kere yaşayabileceği bir şeyi onun elinden alamam ki."

"Sadece hala o sevdiğin İpek için savaş benimle birlikte. Bak o zaman göreceksin aynı İpek olduğumu."

Elimi elinden çekemiyordum. İstesem çekebilirdim ama istemiyordum.

"Peki şimdi ne yapmayı düşünüyorsun?"

"Oğuz'a bir şey çaktırmamaya çalışacağız. Bir şekilde bir açığını bulup ondan kurtulacağız."

"Oğuz çoktan bana her şeyi anlattığını öğrenmiştir."

"Nasıl ? Beni takip etmediğinden eminim."

"İpek bilmem farkında mısın ama ben artık sıradan bir edebiyat öğretmeni değilim ve sen de imza gününe gelen sıradan bir hayranım olmadığını içerde gayet güzel belli ettin."

"Basını halledemez misin?"

"Hadi onu hallettim diyelim. Ya içerideki onlarca insan? Onlar çoktan sosyal hesaplarında bu bomba haberi paylaşmışlardır."

"Ne yapacağız?"

"Bilmiyorum İpek. Barıştığımızı en geç birkaç saate duyar Oğuz."

"Barıştık mı ki ?" İpek'in gözlerinden buğunun yerini mutluluk kaplamıştı.
Telaşla onu içten içe affettiğimi söyleyivermiştim.

"Bakacağız. Şu an daha önemli bir derdimiz var. Sonuçta her an öldürülebilirim."

İpek elimi sıkıca tutup gözüme baktı.

"Onun sana bir şey yapmasına asla izin vermem. Benim için senden önemli bir şey yok."

Hocama Aşık Oldum (DÜZENLENİYOR)Where stories live. Discover now