22

136K 5.5K 1.2K
                                    

MASAL

"Üzerimi değiştirmeye gidiyorum. Sizde aranızdaki sorun neyse bu sürede halledip yemek için yardıma gelirsiniz herhalde?"
Annemin imalı bakışlarına eşlik eden kelimeleriyle odadan çıkması bir dakikasını bile almadı. Kapıyı arkasından kapatmasıyla odaya ölüm sessizliği hakim oldu. Hale hala başı öne eğik, üzerindeki büyük tişörtün eteklerine eziyet etmekle meşguldü. Döner sandalyeden kalktım ve Hale'nin önüne bağdaş kurup oturdum. Sıkıntıyla iç çeken bal surat bakışlarını bana çevirdi.
"Amcam babama söylemez değil mi?"
Kaşlarım hayretle havalanırken "Senin taraftan bakınca babam ispiyoncu bir pislik gibi mi duruyor acaba?" diye cevap verdim. "Ayrıca sen benim kardeşimi yatağa at, sonra babama söyler mi diye karalar bağla."
"Bal böceğim ya!"
Utanmış ses tonunu vurgulayan kırmızı yanaklar kahkaha atmama neden oldu. "Gülmesene!" diye uyarıp bacağıma vuran kızın eli görmeyeli baya ağırlaşmıştı. Kahkaham bıçak gibi kesilirken yüzümü buruşturup vurduğu yeri ovalamaya başladım. "Şaka yapıyorum kızım. Ne vuruyorsun?"
"Hak ettin. Zaten yerin dibine girmişim. Birde üzerimde tepiniyorsun."
Gözleri dolunca tekrar başını öne eğdi. Mahcupluğuma, utanç eklenince olduğundan daha duygusal oluyordu. "Yaa..." diyerek bal suratı kollarımın arasına aldım. "Yerin dibine falan girdiğin yok. Alt tarafı uyuyakalmışsınız. İnan bana annemle babam üzerinde durmayacaklar bile."
Hale 'Öyle mi diyorsun?' gibi bakınca "Kaç senelik anamı babamı benden iyi mi tanıyacaksın ayol" dedim. Burukta olsa ufak bir gülümsemeyi dudaklarına bahşeden bal suratıma "Hah şöyle," deyip arkaya dayandım. "Ee anlatsana, nasıl bir duyguydu?"
"Ne nasıl bir duyguydu?"
Gözlerimi dikip bön bön arkadaşımın suratına baktıktan sonra "Yakalanmanın değil herhalde," dedim. Hale'nin saniyelik afallamasından sonra yüzünü az öncekini kıskandıracak büyüklükte bir tebessüm kapladı. Konu Asal olduğunda bu kız evrene fazla sıcaklık yayıyordu.
"Rüya gibi," dediğinde abartılı bir şekilde gözlerimi devirdim. "Sokaktan çevirip sorduğumuz bu soruya cevap veren klasik kızlar gibi mi hissediyorsun Hale. Az yaratıcı ol. Allah bilir aşkı tanımla desem, karnımda kelebeklerin uçuşması dersin."
Sitemli cümlemin ardından birkaç saniye düşünen Hale, "Milyonların önünde şarkı söylemek gibi," dedi. İşte bu, benim bal suratıma özel bir tanımdı. "Birçok duyguyu aynı anda yaşıyorsun. Kolları arasında olduğun için mutlusun, kalp atışlarını duyuyorsun heyecanlısın, birazdan uyanacak olmasından ve ayrılacağından dolayı korku ve hüznü aynı anda paylaşıyorsun. Birde bu samimi tavırların bedelinin ne olduğunu bilmediğin için miden bulanıyor, endişeleniyorsun. Anlayacağın duygu şölenini yaşıyorsun."
Gülümsedim. Yatağa sırt üstü uzanıp ellerimi başımın altına koydum. Gözlerimin önüne gelen yüz her ne kadar sinirimi bozsa da, kollarının arasındayken hissettiklerim Hale'nin dediklerine benziyordu. Kokusunu duyduğun o an... Aklımı kocaya kaçıracak kadar güçlüydü ama benimki şarkı söylemek değil daha çok milyonların arasında konseri izlemek gibiydi. Dünyada ünlü bir soliste aşık olan bir hayran. Kavuşmak öylesine imkansız... En azından Hale'nin umutları gerçeğe daha yakındı.
"Ne oldu?"
Başımı Hale'ye doğru çevirdim. "Ne olmuş?" diye sorduğumda "Yüzün asıldı," diye cevap verdi. Kafamdan geçenlerin mimiklerime bu kadar hızlı yansıyacağı aklımın ucundan geçmezdi. Enes'ten ve ona olan imkansızımdan bahsetmek istemiyordum. Konuyu geçiştirmek adına "Hiç," dedim ve yattığım yerden hızla kalktım. "Sorunlarımızı halletmemiz için yeterki zaman geçtiğini düşünüyorum. Hadi anneme yardım edelim."
* * *
Mutluluğum, korkumu da pişmanlığımı da sollayıp önüne geçmişti ama utanmam yemek boyunca devam etti. Amcam ve teyzemin her bakışında yanaklarıma hücum eden kan, alev alev yanmama neden oluyordu. Asal'ın bakışlarıysa, bu alevleri daha da azdıran bir benzin gibiydi. Kül olmalı engelleyen tek şeyse Masal'dı. Çoğu zaman kendini de beni de zor durumda bırakacak şeyler yapsa da, kalben beni çok sevdiğini gözlerini fısıldıyordu. Ara ara muzur temasları yalnız olmadığımı hissettiriyordu. Çoğu kişinin aksine onun şımarık olduğunu değil, daha çok sevdiği oyuncakları paylaşmak istemeyen bir çocuk olduğunu düşünüyordum. Bu sadece yabancılar ve sevdikleri arasında değildi. Sevdiklerini de kendi arasında kıskanıyordu.
"Anne biz tatlımızı ağaç evde yiyeceğiz."
Masal tatlı tabağını ele alarak ayağa kalktı. "Hadi Hale," dedikten sonra ikizine imalı bir şekilde baktı. Amcam neden evde takılmadığımızı sorgulasa da teyzem kızını çok iyi anlıyor gibiydi. Sonuçta onunda gençken bir ağaç evi vardı ve Ayşe Ananenin söylediğine göre zamanının çoğunu odası yerine orada geçirirdi. Açıkçası amcamların evinin her köşesini ayrı sevsem de, amcamım kendi elleriyle yaptığı ağaç evine ayrı bir hayranlığım vardı ama maalesef ki Masal oraya sadece Asal varken çıkıyordu. Çocukken verdiği sözü hala tutuyor olması takdire şayan olsa da, bu zevkten çoğu zaman mahrum kalmamıza neden oluyordu.
"Asal sen içecekleri al, Hale sende temiz tabak, bardak, çatal falan al. Ağaç evde buluşalım."
Masal'ın anında organize olan tarafı kesinlikle Cem Amca'mdı. Söylediği şey, yavaş yavaş geçen yanaklarıma tekrar kırmızılığı bahşetmişti. Bu akşamki olaydan sonra hiçbir şey olmamış gibi davranmak benim için zor olacaktı. Özellikle de amcamların yanında... Asal içecekleri almak için mutfağa yöneldi. Peşinden gidip gitmemek konusunda kararsız kaldım. Sanki geri kalan tüm gözler üzerimdeydi. Masayı toplamaya yardım etmek için hamle yaptım. "Hadi go go go!" Masal ne hissettiğimi anlamış gibi, uyarısını yaptı ve bahçeye doğru yollandı.
"Sen bırak Hale'ciğim. Ben hallederim."
Asal'ın peşinden mutfağa girdim. Benim için bardakları ve tabakları çoktan hazırlamıştı. "Taşıyabilecek misin?" Alt tarafı birkaç bardak ve tabak. Neden taşıyamayayım ki?
Çekmeceden çatalları alıp bardak ve tabakların yanına koydum ve tepsiyi elime aldım. Sanırım taşıyabilecek misin diye sormasının nedenini şu anda anlıyordum. Fazla mı ağırdılar? Bozuntuya vermemeye çalıştım. Asal içecekleri kucakladı. Beraber mutfaktan çıktık. Teyzem sofrayı toplamakla meşguldü. Amcamsa görünürde yoktu. Şükürler olsun.
"Anne biz çıkıyoruz."
Teyzem başıyla bizi onaylarken "İyi eğlenceler," dedi. Ses tonunda en ufak bir ima yoktu ama benim yanan yanaklarım ateşini bir derece daha arttırdı. Sessizce bahçeye çıktık. Dikkatli bir şekilde yürüdüm. İçimdeki yangını utanç rüzgarlarının harlamasını istemiyordum. Ağaç eve gidene kadar aramızdaki sessizlik kendini korudu. Sanırım bunun için Asal'a teşekkür etmeliydim. Çünkü onun dudaklarından dökülecek en ufak bir kelime tüm dikkatimi dağıtacak güçteydi ve sakarlığımın bizi selamlaması şu an için en son istediğim şeydi. Merdivenlerin önüne gelince "Dikkatli ol" deyip önden tırmanmam için kenara çekildi. Asal'ın arkamda olduğunu bilmek bambaşka bir güven duygusu verse de, yaşadığım heyecandan elim ayağım titriyordu ve bardaklar, tepsinin içinde gezmeye başladı. Neyse ki hiçbirine veda etmeden ağaç eve çıkabildim. Benim aksime üçer beşer ahşap basamakları tırmanan Asal, belli ki ağaç evde düşündüğümden daha fazla zaman geçiriyordu.
İçeri girmemizle "Nerede kaldınız be!" sitemli cümlesi bizi selamladı. "Amcamım programı başladı." Tabi ya... Şimdi anlıyordum neden ağaç evde takılmak istediğini. Bu akşam Emir Amca'mın radyo programı vardı. Masal ne kadar yoğun olursa olsun, amcamım programlarını kaçırmazdı. Müzikle ilgisi olmayan bal böceğinin bu hareketi sadece amca sevgisi ve sesine olan özlemiydi.
"Oturun hadi"
Elimdeki tepsiyi sehpaya koyup, Masal'ın yanındaki mindere kendimi bıraktım. Asal ne içeceğimizi sorarak bardakları doldurmaya başladı. Masal'da masayı donattığı abur cuburların yanındaki tatlıyı, getirdiğim tabaklara sallapati bir şekilde servis etti. Radyodaki müzik yayını bittiği an Emir Amca'nın sesi ağaç evini doldurdu.
"Radyolarınızın frekansıyla oynamayın. An itibariyle dokuz kırkbeştesiniz. Ben evinizin haylaz çocuğu Emir Kara ama evinizi değil sizi darmaduman etmeye geldim. Bugün yine bomba gibi parçalar, pimini çekecek konuklar, sizleri patlatmak için aramızdalar."
"Ay acaba bu akşamki konuklar kim?"
Bana bakmadan uzattığı tabaktaki tatlı, yeri boylamadan elime aldım. "Taptaze kanlar, henüz üniversite öğrencileri olmalarına rağmen, birçok gencin göz bebeği. Bakalım sesleri sizi de büyüleyecek mi?"
Masal radyonun sesini biraz daha açtı. Şu andaki müzik aşkı gözlerimi dolduracaktı. "Gençler, bir şarkıyla başlayalım diyorum. Radyoların başındaki insanları önce sesinizle, sonra hayatlarınızla aşık edelim ne dersiniz?"
Emir Amca'yı onaylayan seslerden biri garip bir şekilde tanıdık geldi. Daha kim olduğunu çıkaramadan baterinin yürek hoplatan sesi tüm heybetiyle duyuldu. Asal'ın da dikkati radyoya kaydı. Gitar, piyano, keman derken az önce tanıdık gelen ses şarkısını söylemeye başladı.

VELİAHTLAR 1Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin