Bölüm 34: itiraflar ve formüller

6K 364 19
                                    

Yürüdüğümüz yol boyunca ikimiz de tek kelime etmemiştik. Ara sıra Doğu'nun bana baktığını fark etmiş ama görmezden gelmiştim.

Yaptığı itiraf aklımı bulandırmıştı. Beni daha önceden gördüğünü bilmek ise tuhaf hissettiriyordu. Çalıştığım kafeye gelmiş ve beni uzaktan izlemişti. Benim için bir müşteriden farksız olduğu için de onu hatırlamıyordum.

Peki şimdi? Şimdi hissettiğim şeyler nelerdi?

Bu konuyu şu anlık rafa kaldırmak istiyordum. Ona da söylediğim gibi; başımızda büyük bir sorun vardı ve ben vurdumduymaz bir şekilde aklımı karıştırmak istemiyordum. Üstelik hislerimden de emin değildim.

Eve vardığımızda kapıyı çaldık ve beklemeye başladık. Çok geçmeden Seda yenge tarafından açıldığında da içeri girdik.

"Hoş geldiniz çocuklar." Dedi Seda yenge yüzünde bir gülümsemeyle.

"Hoş bulduk." Doğu'yla aynı anda konuşunca birbirimize bakmış ve gözlerimizi hemen kaçırmıştık.

Seda yenge eliyle salonu gösterdi. "Çay yaptık, sıcak sıcak içersiniz."

Başımızı salladıktan sonra ellerimizi yıkadık ve salona geçtik. Koltuklar dolu olduğu için yan yana yere oturduk ve Nur yengenin uzattığı çayları aldık.

Doğu çayından bir yudum aldıktan sonra etrafa bakındı. "Serkay ve Alihan amcam nerede?"

Babası bu dediğine gülümsemeden edemedi ve oturduğu yere daha çok yayıldı. "Serkay şu an hayatının en büyük savaşını veriyor oğlum."

"Nasıl?" Diye sordum bende merak ederek.

Yalın eğlenerek doğruldu ve anlatmaya başladı. "Alihan abi Serkay'ı bir sandalyeye oturttu ve onu şu an sorguluyor. Ama öyle bir sorguluyor ki benim bile tüylerim diken diken oldu."

Ardıç amca gözlerini ilerideki kapıya çevirdi ve başını kederle salladı. "Oğlumu ne hale getiriyor kim bilir."

Babasının bu dediği hoşuna gitmiş gibi omuz silkti Kayhan abi. "Haketti baba."

"Hiçbir şey olmaz." Diye oğlunu destekledi Nur yenge.

Ardıç amca emin olamayarak kapalı kapıya bakmaya devam etti. "Korkutmasın çocuğumu."

Bu dediğine hepimiz güldüğümüzde o da dayanamamış ve gülmeye başlamıştı. Onların güldüğünü görmek beni de mutlu ediyordu.

Bir süre sonra kapı açıldığında ve içeriden yüzü solmuş bir Serkay çıktığında nefeslerimizi tuttuk ve ona merakla baktık.

Serkay sarsakça yanımıza geldi ve kendini yere attı. "Yemin ediyorum mapuslara düşmemek için elimden geleni yapacağım."

"Adam resmen içinden geçmiş." Dedi Poyraz yığılmış kuzeninin omuzuna bir tane vurarak.

Alihan abi arkasındaki yemek masasına yaslandı ve kollarını göğsünde birleştirdi. Serkay'a kısılı gözlerinin arasından baktı. "Bir daha işlerime burnunu sokmazsın artık."

"Ben daha aranızı yapacaktım ama." Dedi Serkay ağlamaklı bir sesle.

Yamaç abim ona inanamayarak baktı. "Hala konuşuyor. Bunda da deli cesareti var."

Serkay dudaklarını büzdükten sonra omuz silkti ve yere uzanıp gözlerini kapattı. Halı yumuşak olabilirdi ama yine de uyumak için uygun gibi görünmüyordu.

Nur yenge yerinden kalkmak istediğinde Ardıç amca koluna dokunarak onu durdurdu. "Bırak uzansın."

Dedem kolundaki saate baktıktan sonra gözlerini torunlarının üzerinde gezdirdi. "Sizde yatmaya hadi. Saat geç oldu."

Yalnızlığımı alamaz Where stories live. Discover now