Bölüm 52: anneler ve kızları

3.6K 299 38
                                    

Okulun çıkışında duruyor ve babamın gelmesini bekliyordum. Yanımda Yalın da vardı. Kuzenlerimiz evlerine gitmişti bile.

Yalın da benim gibi gergindi. Elleriyle oynuyor ve gözlerini durmadan etrafta gezdiriyordu. Birazdan babamla nereye gideceğimizi biliyordu ve bu onu geriyordu.

İki araba gelip peş peşe durduğunda ve içlerinden babam ve Rutkay abim indiğinde az da olsa rahatladığımı hissettim. Ben babamla anneme gidecekken, Yalın da Rutkay abimle eve gidecekti.

Yalın üzerinden atamadığı stresle bir şey demeden Rutkay abimin arabasına bindi ve kapıyı kapattı. O bizimle gelmeyecekti çünkü annemizin ölümü onu çok etkiliyordu.

Rutkay abim saçlarımı sevip öptükten sonra babamın kulağına bir şeyler söyleyip arabasına bindi. Daha sonra arabayı çalıştırdı ve gözden kayboldular.

Babam koluma dokunup hafifçe gülümsediğinde aslında ne kadar üzgün olduğunu fark ettim. Uzun zaman sonra annemi görmeye gidecekti. Onun için ne kadar zor olduğunu tahmin etmek bile istemiyordum.

Babam sürücü koltuğuna, bende yolcu koltuğuna oturduğumda arabayı çalıştırdı ve sürmeye başladı. Arkamızdan nereden çıktığını bilmediğim adamlar da geliyordu.

Gerginliğimizi azaltmak için radyoya uzandım ve hafif bir şarkı açtım. Az da olsa düşüncelerimizi dağıtmak istiyordum ama pek işe yaradığı yoktu.

Babama baktığımda onun da benden farksız olduğunu gördüm. Yüzündeki gerginlik hat safhaya ulaşmıştı. Ellerini nereye koyacağını bilemiyor ve durmadan dudaklarını ısırıyordu.

Gözlerimi babamın yüzünden çektim ve camdan dışarısını izlemeye başladım. Gelip geçen ağaçları ve evleri izlerken sadece kafamı dağıtmaya çalışıyordum. Ama bu pekte mümkün değildi.

Bugün annemle tanışacaktım.

Boğazımdaki yumru sabahtan beri geçmek bilmiyordu. Her türlü duyguyu birden hissediyordum. Korkuyordum, gergindim, üzgündüm ama mutluydum.

Gerçek annemi tanımamış olan ben, bugün onu görmeye gidecektim. Annemle ilk defa konuşacaktım. Bu beni heyecanlandırıyor ama aynı zamanda da korkutuyordu.

Ben düşüncelere dalmışken araba bir anda durdu. Başımı iki yana sallayıp bir mezarlığa geldiğimizi gördüğümde boğazımdaki yumrunun büyüdüğünü hissettim.

Babam derin bir nefes aldıktan sonra arabadan indi ve önden dolanıp kapımı açtı. Bana gülümsemeye çalışmıştı ama bir yapaylık vardı. Acısını içine gömdüğü belliydi.

Kemerimi çözüp arabadan indiğimde babam kolunu omuzuma sardı. Diğer elinde de anneme aldığımız çiçekler vardı. Benim elimde de bir şişe su vardı.

Mezarlığa girdiğimizde içimin tuhaf bir hisin kapladığını fark ettim. Gergindim ve korkuyordum. Ama yanımda babam olduğu için bu korkum biraz hafifliyordu.

Biraz yürüdükten sonra bir mezarın önünde durduk. O an anladım annemle tanışmama çok az kaldığını. Kalbim hızla atmaya başlamıştı ve ben ne yapacağımı bilemiyordum.

Babam bana destek vererek bizi yürüttüğünde taşa daha da yaklaştık. Elindeki çiçeği kurumuş toprağın üzerine nazikçe koydu ve titrek bir nefes aldı. Daha sonra elimdeki şişeyi aldı ve toprağı suladı. Biraz su kaldığında ise taşın üzerine döktü.

Babam tüm bunları yaparken ben ellerimi önümde birleştirmiş bir şekilde onu izliyordum. Gözlerim iki de bir taşın üzerinde yazan isme kayıyordu ama ben hemen geri çekiyordum.

Yalnızlığımı alamaz Where stories live. Discover now