Bölüm 21: sarı saçlar ve mavi gözler

10.7K 622 77
                                    

Günaydın!

Bu bölüme bol bol oy verirseniz belki akşama yeni bölüm gelir...

Söz veremem ama...

Keyifli okumalar!

⚡️

Yatağımda oturuyor ve boş gözlerle karşımdaki duvarı izliyordum. Annemin yüzü ne yaparsam yapayım aklımdan çıkmıyordu.

Annem öldürülmüştü ve katili dışarıda bir yerde geziyordu. Annem öldürülmüştü ve ben onu asla tanıyamayacaktım. Annem öldürülmüştü ve kızının yaşadığını görememişti.

Dolan gözlerimi tavana dikerek yaşların akmamasını sağlamaya çalıştım. Ağlamak istemiyordum ama kendimi durduramıyordum da.

Annemi yanımda istiyordum. Ona sarılmak istiyordum.

Islak gözlerimi sildim ve aklıma başka şeyler getirmeye çalıştım. Kötü şeyler düşünmek istemiyordum. O evde zaten yeterince kötü şey olmuştu. Yeni yuvamda mutlu olmak istiyordum.

Dudaklarımı dişledim ve gözlerimi odamın kapısına çevirdim. Aklım Yalın'da kalmıştı. Anne konusu açılınca hep kötü oluyordu. Babam konuya başlamadan önce hızla çıkmıştı salondan.

Kendime söz geçiremediğimde ayağa kalktım ve odamdan çıktım. Karşımdaki kapının önünde durdum ve yumruğumu havaya kaldırdım.

Çekiniyordum biraz. Yalın'la aramaz iyi olsa da mükemmel değildi. Beni geri çevirmesinden korkuyordum.

Yine de karamsar düşüncelerimin beni yenmesine izin vermedim ve kapısını çalıp bekledim. Ses gelmeyince bir daha çaldım ama yine yanıt gelmemişti.

Onu rahatsız edeceğimi bilerek kapıyı açtım ve aralıktan içeri baktım. Odanın lambası yanıyordu ve Yalın sırt üstü uzanmış bir şekilde tavana bakıyordu.

"Gelebilir miyim?"

"Gel." Dedi gözlerini tavandan ayırmayarak.

İçeri girdim ve kapıyı arkamdan kapatarak yatağa birkaç adım yaklaştım. Ellerini başının arkasına koymuştu ve gözleri kan çanağına dönmüştü.

Dolan gözlerinden bir damla yaş şakağından yuvarlanıp yatağa düştü. "Onu çok özlüyorum Yağmur."

Bu hali içimi parçalamıştı. Ben annemi hiç tanımamıştım ama Yalın onu tanımış ve kaybetmişti. Bu tarif edilemez bir acı olmalıydı.

Yatakla aramdaki mesafeyi kapattım ve baş ucuna oturdum. Ellerimi omuzlarına koyduğumda bana uydu ve başını kucağıma koymama izin verdi.

Sırtımı yatak başlığına yasladım ve yumuşacık kahve saçlarını sevmeye başladım. Bu onu bariz bir şekilde rahatlattı ve gözlerini kapattı.

"Annem de her üzüldüğümde saçlarımı okşardı." Dedi titreyen sesiyle.

Yüzüne eğildim ve alnına şefkatli bir öpücük kondurdum. İyi olsun istiyordum. Ağlamasın ve yüzü gülsün istiyordum.

Dokunulmaktan ve dokunmaktan nefret eden ben, aslında bunun ilaç gibi geldiğini çok geç anlamıştım. Sarılmak ve öpmek çok güzel şeylerdi. Seni evinde hissettiriyordu.

Yan döndüğünde yüzünü göremez oldum. Saçlarında gezdirdiğim sol elimi tuttu ve göğsüne bastırdı. İki eliyle de sıkı sıkı tutmuştu.

"İyi ki bizimlesin Yağmur. Başlarda seni kabullenemesem de ve şimdi de bunu gösteremesemde iyi ki buradasın."

Uzun süren sessizliğimi bozdum ve kısık bir sesle içimden gelenleri dile getirdim. "Sende iyi ki buradasın Yalın."

Yalnızlığımı alamaz Where stories live. Discover now