Bölüm 17: gülümsemeler ve panik olmalar

10.5K 635 31
                                    

Saat sabahın yedisi ama okula gitmeden önce bölüm atayım dedim. İyi yapmış mıyım?

Biraz kısa oldu ama bununla yetineceksiniz artık.

⚡️

Yamaç ona sarılmamla hareket edemez hale gelmişti. Başım göğsünde, kollarımsa sırtındaydı. Yıllar sonra sarıldığım ilk kişi Yamaç'tı ve bu çok doğru hissettiriyordu.

Tam geri çekilecekken bir elini başımın arkasına koyarak alnımı göğsüne bastırdı. Diğer elini belime sardı ve bana sıkı sıkı sarıldı.

Başını eğdi ve saçlarıma doğru fısıldadı. "Biraz daha böyle kalalım."

Ona sarılışımı sıkılaştırdım ve yanağımı göğsüne bastırdım. Yamaç'a sarılmak çok güzeldi. Güvende hissettiriyordu.

Aradan biraz zaman geçtiğinde ondan yavaşça ayrıldım ve küçücük gülümsedim. O da aynı şekilde bana gülümseyerek bakıyordu.

At kuyruğumdan taşan saçı kulağımın arkasına sıkıştırdığında geriye çekilmedim. "En sevdiğin abinin ben olduğumu söylemiştim."

Parlak yeşil gözlerinin içine bakarak konuştum. "Söylemiştin."

Elini geri çekti ve cebine koydu. "Ama bana hala abi demedin."

Bu konuda haklıydı ama içimden geldiği bir anda söylemek istiyordum. "Ona daha biraz zaman var."

Beni anlayarak baktı. "Sen ne zaman hazır hissedersen o zaman söyle."

Merdivenin başında Asaf bey göründüğünde direkt bana baktı. "Bana da bir gün böyle sarılırsın, değil mi?"

Yamaç'la sarılmamızı başından beri görmüştü demek ki. Gözleri aynı istekle parlıyordu. Bu bakış mavi gözlerimizin birbirine ne kadar benzediğini hatırlatıyordu bana.

Bu yakın bir zamanda olacak gibi görünmese de başımı salladım. Elbet bir gün ona da sarılırdım.

"Ben artık derslerimin başına geçeyim." Dedikten sonra merdivenleri adımlamayı bitirdim ve odama girdim. Bir nevi kaçmıştım da.

Hızla ellerimi yıkayıp üzerimi değiştirdim ve yarın için çantamı hazırladım. Daha sonra çalışma masama geçtim ve soru çözmeye başladım.

Üçüncü soruyu bitirip dördüncüye geçecektim ki birden kapı çalındı. Gelen kişi yanıtımı beklemeden içeri girdi ve kapıyı arkasından kapattı.

Gelen Onur'du.

Sırtını kapıya yasladı ve kollarını göğsünde bağladı. Yüzünde sert bir ifade vardı. İki haftalık sessizliğini bana sataşarak bitirecekti herhalde.

"Mutlu musun?" Dedi kinayeli bir şekilde.

Gözlerimi devirmemek için kendimi zor tuttum. Kalemimi masama bırakarak ona döndüm ve ciddi bir şekilde baktım. "Sen mutlu musun?"

Gözlerindeki ifadeyi dindirmeyerek devam etti. "Ailemi bana bir nevi düşman ettin. Mutlu musun diyorum?"

Psikolojik rahatsızlıklar hassas bir konu olsada gerçekten merak ettiğim için sordum. "Şizofren olabilir misin?"

Bana kaşlarını çatarak baktı. "Ne diyorsun sen?"

Anlaması için her kelimenin üstüne bastırdım. "Kafanda kuruyorsun çünkü, onu diyorum."

"Sinirlerimi bozuyorsun. Sabrım gerçekten taşmaya başlıyor." Dedi dişlerini sıkarak.

Sandalyemde sağa sola döndüm. "Bak bence ikimiz de bu iki hafta içinde birbirimizle konuşmayarak iyi bir şey yaptık. Buna devam edelim, ne dersin?"

Sırtını duvardan ayırarak bana birkaç adım yaklaştı. "Sen kendini ne sanıyorsun?"

Sandalyeme yayılarak ona cevap verdim. "Yine Kerim gibi konuştun. Aranızda gerçekten benzerlikler var."

Sinirden alnındaki damar şişti. "Beni o ite benzetme."

"Yalan mı? Onun gibi zorbanın tekisin." Dedim çokta umurumda değilmiş gibi omuz silkerek.

Yüzündeki sinir daha da arttı ama bunu bastırmaya çalıştı. "Kendini boşuna sevdirmeye çalışma. Ailemize yakışmıyorsun bile. Sen hep sonradan gelen olacaksın."

Beni son bir kez burnunu kırıştırarak süzdü ve arkasını dönüp hızlı adımlarla odadan çıktı. Emindim ki çıkarken kapıyı bilerek kapatmamıştı.

Bu sözleri beni yaralamak için söylemişti ama bir yandan da gerçeklik payı vardı. Onların yanına yakışmadığım doğruydu. Sadece bundan dolayı bana ön yargılı olmasını anlayamıyordum.

Sandalyemi tekrar çalışma masama yaklaştırdım ve şakağımı yumruğuma yaslayarak soru çözmeye devam ettim.

⚡️⚡️⚡️

Aşağıdan sesler gelmeye başladığında ne konuşulduğunu duymak için kulak kabarttım. Farklı insanların sesleri geliyordu. Cümbür cemaat konuşuyorlardı.

Odamın kapısı bir hışımla açıldı ve Yamaç nefes nefese sırtını kapıya yasladı. "Acil durum."

"Ne oldu?" Dedim temkinlikle ayağa kalkarak.

"Amcamlar geldi." Gözlerini büyüttü ve ürkütücü bir şekilde fısıldadı. "Hepsi."

Doğru duymuş muyum diye tekrar sordum. "Amcanlar mı geldi?"

"Amcalarımız." Diye düzeltti beni.

Bedenim birden stresten gerildiğinde yatağıma oturdum ve ellerimle oynamaya başladım. Daha bu evde yaşayanlara alışamamışken birde şimdi amcalar çıkmıştı ortaya. Daha bugün üç tane kuzenle tanışmıştım.

Odada volta atmaya başladı. "Senden zaten başından beri haberleri vardı ve seni görmek istiyorlardı. Serkay da bugün seni okulda gördükten sonra onları gaza getirmiş. Şu an hepsi aşağıda."

Duyduğum seslerden dolayı çok insanın burada olduğu anlaşılıyordu. İster istemez gerilmiştim çünkü nasıl davranacaklarını ve nasıl davranacağımı bilmiyordum.

Volta atmayı kestiğinde yüzümdeki gergin ifadeyi gördü ve gelip yanıma oturdu. "İstersen aşağıya inme. Hazır olmadığını söylerim ben."

Onlardan kaçmak istemiyordum. Biraz ayıp etmiş olurdum. O yüzden başımı iki yana salladım. "İneceğim."

Emin olamasa da o da başını salladı. "Çok panik olmamaya çalış tamam mı?"

"Asıl panik olan sensin." Dedim onu işaret ederek.

Gülümsemeye çalıştı. "Biraz fazla heyecanlılar da."

Ayağa kalktım ve makyaj masasının aynasından kendimi süzdüm. Üzerimde gri bir eşofman altı ve kazak vardı. "Üzerimi değiştireyim."

Arkamda durdu ve ellerini çekinerek de olsa omuzlarıma yerleştirdi. "Nasıl rahat ediyorsan öyle gel. Kraliyet ailesinin önüne çıkmayacaksın sonuçta."

Kraliyet ailesinden geri kalır yanları yoktu ama. Benim gözümde en az onlar kadar zengin ve asillerdi. Onur hariç.

Normal bir tanışma olacağı için kendimi ikna ettim ve üzerimi değişmemeye karar verdim. Paspal değildim sonuçta. Üzerimde sadece rahat kıyafetler vardı o kadar.

Beni döndürdüğünde göze göz geldik. "Kendini mental olarak hazırladıysan aşağıya inelim. Yukarı çıkmamak için kendilerini zor tuttuklarına yemin edebilirim."

Dudaklarımı birbirine bastırarak başımı salladım ve ikimizin de şaşıracağı bir şey yaparak Yamaç'ın koluna girdim. Kendimi en güvende hissettiğim kişiydi o.

Yamaç kollarımıza hülyalı bir şekilde baktıktan sonra yeşil gözleri mutlulukla parladı. Aynı şekilde dudakları da kıvrılmıştı.

Kendimi cesaretlendirdikten sonra yürümeye başladım. Otomatik olarak Yamaç da peşimden geldiğinde odadan çıktık ve aşağıya indik. İner inmez de kalbim hızla atmaya başladı.

Salon dopdoluydu ve herkesin meraklı bakışları beni bulmuştu.

⚡️

Diğer bölümde görüşmek üzere!

Yalnızlığımı alamaz Where stories live. Discover now