Bölüm 29: çarpışmalar ve çaylar

8.4K 512 45
                                    

Günün ikinci bölümüyle geldim! Keyifli okumalar!

⚡️

Benim ellerim omuzlarındayken onun elleri belimdeydi. Kolları bedenimi sarmıştı ve düşmeyeyim diye beni kendine yaslamıştı.

Karşımdaki mavi gözlere bakıp yutkundum. Hiç bir şey diyemez ya da hareket edemez olmuştum. Bedenim kaskatı kesilmişti ve bütün duyularımı yitirmiş gibiydim.

Sadece birbirimizin gözlerinin içine bakıyorduk. Hayatımız boyunca bu kadar güzel gözler görmemiş gibi dalmıştık derinlere. Sesli kalp atışlarımız göğüs kafesimizden resmen taşıyordu.

Doğu bir süre sonra boğazını temizlediğinde bende kendime yeni yeni gelmiştim. Ellerimi omuzlarından çektiğimde o da belimi bırakmıştı.

Ellerimi önümde birleştirdim ve ne diyeceğimi bilemeyerek bir şeyler geveledim. "Pardon."

Aramızdaki mesafeyi açarak bir adım geriledi ve küçücük gülümsedi. "Önemli değil. Bir yerine bir şey olmadı ya?"

"Olmadı." Dedim hemen başımı sağa sola sallayarak. Konuyu değiştirmek için başka bir şey buldum. "Sen neden buradaydın?"

Elini sarı saçlarından geçirerek düzeltti. "Babama birkaç dosya getirmem gerekti. Ya sen, bu saatte okulda olman gerekmiyor mu?"

"Bizde Yalın'la bir dosya getirdik." Bu tesadüf gerçekten harikaydı.

Koridorun başından adım sesleri duyulmaya başladığında ikimizin de bakışları oraya yöneldi. Adam yanımızda durdu ve elindeki dosyayı havaya kaldırdı. "Doğu, yanlış dosyayı getirmişsin oğlum."

Kırkılı yaşlarının sonunda duran adam Doğu'ya çok benziyordu. Oğlum dediğine göre de babasıydı. Doğu gibi mavi gözleri vardı ama saçları açık kahveydi.

Doğu havaya kaldırdığı dosyayı aldı ve açıp inceledi. "Doğrusunu aldığıma emindim."

Adam bakışlarını Doğu'dan çekti ve bana gülümseyerek elini uzattı. "Cahit ben. Doğu'nun babasıyım."

Tahminim doğu çıkmıştı. Adam Doğu'nun babasıydı. Başka türlü de olamazdı zaten. Birbirlerine benziyorlardı.

Başımı sallayarak onu onayladım. "Memnun oldum."

"Doğu senden bahsetti." Oğlunun gözlerinin büyüdüğünü görünce gülüp devam etti. "Yani seni gördüğünden. Ondan önce de biliyordum zaten. Asaf çok eski bir arkadaşım."

"Anladım." Dedim ne diyeceğimi bilemeyerek.

Bana tekrar gülümsedi ve Doğu'nun elindeki dosyayı alıp onunla başına hafifçe vurdu. "Ben sizi daha fazla tutmayayım o zaman. Koyu bir sohbete dalmış gibiydiniz."

"Tabii." Dedi Doğu yapay bir şekilde gülümseyerek.

"Toplantıya giriyorum. Uzun sürecek. Bana ulaşamazsan nedeni bu." Doğu'nun babası yanımızdan geçip gittiğinde ortam sessizleşti.

Doğu ellerini saçlarından geçirdi ve etrafa baktıktan sonra tekrar bana baktı. "Ben seni daha fazla tutmayayım."

"Tamam." Dedim yerimde ileri geri hareket ederek.

"Tamam." Başını salladıktan sonra arkasını döndü, ama son anda aklına bir şey gelmiş gibi bana tekrar baktı. "Mesajlaşır mıyız?"

"Pardon?" Dedim şaşkınlıkla kendime engel olamayarak.

Ensesini ovdu ve bana emin olamayarak baktı "Yani, belki mesajlaşırız."

Kollarımı göğsümde birleştirdim ve ona sorarcasına baktım. "Neden mesajlaşalım?"

Yalnızlığımı alamaz Where stories live. Discover now