Bölüm 28: şirketler ve çalışanlar

8.3K 480 27
                                    

Keyifli okumalar!

⚡️

Gözlerimi açtığımda yanımda Yalın yoktu. Sadece birkaç saat uyumuştum. Telefonuma baktığımda saatin üçe doğru geldiğini fark ettim.

Kendimi daha iyi hissettiğim için yataktan çıktım ve dolaptan birkaç parça kıyafet alarak banyoya geçtim. Vücudumu güzelce lifledikten sonra saçlarımı da yıkadım ve üzerime rahat bir şeyler geçirdim.

Salona indiğimde Yalın'ın koltuğa uzanmış olduğunu gördüm. Telefonuyla ilgileniyordu ve beni henüz görmemişti.

Yanına doğru adımladım ve yanağından öptüm. "Babamlar nerede?"

Geldiğimi görünce gülümseyerek doğruldu. "Acil bir toplantıları çıktı, o yüzden gitmek zorunda kaldılar. Sen nasılsın, daha iyi misin?"

Demek ki evde yalnızdık. Yamaç abim ders çalışmak için arkadaşlarıyla kütüphaneye gitmişti. Biraz evden uzaklaşıp kafasını derslerle yormak istemişti. O yüzden Yalın'la tek kalmıştık. Ama bu bence büyük bir sorun değildi.

"İyiyim." Dedim inanması için gülümseyerek.

"Bir şeyler atıştıralım mı? Acıktım." Dedi karnını ovarak.

Onu onayladıktan sonra mutfağa geçtik ve dolapları karıştırmaya başladık. Buzdolabında meyveli yoğurt gördüğümde çıkardım ve tezgahın üzerine koydum. "Yoğurdun içine meyve doğrayabiliriz. Bence pratik ve lezzetli."

Başını salladıktan sonra dolaptan yulaf ve iki tane kase çıkardı. "Yulaf da koyarız. Karnımız az da olsa doyar."

Ben meyveleri keserken Yalın yoğurtları kaselere koyuyordu. Üzerine yulaf eklediğinde bende güzelce kestiğim meyveleri kaselerin içine attım.

Karşı karşıya geçtik ve yoğurtlarımızı yemeye başladık. Aldığım tatla keyfim az da olsa yerine gelmişti. "İyi iş çıkardık."

Yalın başını salladı ve kasesini bitirmeye devam etti. Tam son kaşığını ağzına götürecekti ki telefonun zil sesi buna engel oldu.

"Gidip bakayım." Kaşığı kasenin içine bıraktı ve ayağa kalkıp mutfaktan çıktı. Birkaç dakika sonra anca geri gelebilmişti. "Onur abim aradı. Bir dosyayı evde unutmuş da getirmemi istiyor. Kendisi gelirse zaman kaybedermiş."

Bitirdiğim kaseyi aldım ve bulaşık makinesine koydum. Aynı zamanda Yalın'ın yeni boşalan kasesini de makineye koymuştum. "Bende gelirim."

"Gelmene gerek yok, Yağmur."

"Evde tek kalmak istemiyorum. Hem şirketi görmüş olurum." Dedim onu ikna etmek istercesine.

"İyi tamam, hazırlanmaya başla o zaman." Telefonundan saate baktı. "Yirmi dakikaya çıkarız. Babamın işe yeni aldığı adam bırakacak, Onur abim öyle söyledi."

Hızla başımı salladım ve mutfaktan çıkarak merdivenlere koşturdum. Yukarı çıktığımda odama girdim ve üzerime düzgün bir şeyler seçmeye başladım.

Üzerime krem rengi bir pantolon ve kahverengi bir kazak geçirdim. Düzgün görünmek için küpe de takmıştım. Sonuçta babamın şirketine gidecektim. Görünüşümle onu utandırmak istemezdim.

Banyoya geçtikten sonra saçlarımı yapmaya başladım. Yıkadığım için hala ıslaktı, o yüzden kurutmak zorunda kalmıştım. Önden aldığım iki tutamı başımın arkasında küçük bir tokayla birleştirdiğimde hazırdım.

Elime dolapta bulduğum bir çanta aldım ve gerekli eşyalarımı içine koydum. Ayakkabılarımı ve uygun bir mont da giymiştim.

Tamamen hazır olduğumda aşağıya koşturdum ve beni dış kapının önünde bekleyen Yalın'la karşılaştım. Üzerinde siyah bir pantolon ve aynı renkte kazak vardı. Elinde lazım olan dosyayı tutuyordu ve biraz sabırsız duruyordu.

Yalnızlığımı alamaz Where stories live. Discover now