Bölüm 4: yanlışlar ve tuhaf davranışlar

17.1K 751 70
                                    

Ne zamandır yürüyordum bilmiyorum ama asırlar gibi gelmişti. Dün Betül'ün bana verdiği numarayı aradığımda bir sekreterle konuşmuş ve temizleyeceğim evin adresini almıştım.

Sabah evden erken çıkmıştım zamanında evde olayım diye, ama yol bitmek bilmiyordu. Adamlar sanırım dünyanın öteki ucunda yaşıyordu.

Sonunda zengin evlerin bulunduğu bir sokağa geldiğimde adımlarım duraksar gibi oldu. Telefonuma tekrar baktığımda doğru yerde olduğumu gördüm. Bir temizlikçi tuttuklarına göre zengin olmalılardı ama bu kadarını da beklemiyordum açıkçası.

Önünde durduğum bina kocaman bir evdi. Krem rengiydi ve malikane de denilebilirdi. Evlerin arasında çok mesafe olmasına rağmen sokaktaki en güzel ev olduğu her halinden belliydi.

Zili çalmak için birkaç basamak çıkmam gerektiğinde ağzım açık kalmıştı. İlk defa böyle zenginlik içinde bir ev görüyordum. Benim kaldığım evin yanında bu ev cennet gibiydi.

Zili çaldım ve beklemeye başladım. Birkaç saniye sonra kapı altmış yaşlarının başında olan bir çalışan tarafından açıldı.

Kadın beni gördüğünde hafifçe gülümseyerek konuştu. "Sen Yağmur olmalısın."

"Evet, benim." Dedim başımı sallayarak.

Kapıyı daha fazla araladı ve eliyle içeriyi gösterdi. "İçeri geç."

İçeri girdim ve durdum. Görmemiş gibi davranmak istemesemde bu mümkün değildi. İçerisi adeta bir saraydı. Yine de yüz ifademi düzgün tutmayı başardım ve konuşması için kadına döndüm.

Eliyle onu takip etmemi gösterdi. "Salona geçelim. Asaf bey sizi orada bekliyor."

Koridoru geçtikten sonra salona girdik. Burası tahmin ettiğimden daha da büyüktü. Dört tane koltuk vardı, iki tane üçlü ve iki tane ikili. Mobilyaların pahalı oldukları her hallerinden belliydi. Yemek masası salonun diğer ucundaydı ve bahçeye açılan büyük cam kapılar vardı.

Salonu incelerken gözlerim birden bir adamla kesiştiğinde nefesim durdu gibi oldu. Kırklı yaşlarının ortasında gibi duran adamın gözleri masmaviydi. Bana merak ve şaşkınlıkla bakıyordu.

Ama salonda yalnız değildi.

Tanıdık bir yüzle karşılaştığımda şaşırdım. Kafede bana tuhaf bir şekilde bakan adamdı ve bana yine aynı şekilde bakıyordu.

Ayakta duran diğer üçlü, ikisinin aksine bana biraz daha normal bakıyordu. Aralarından ikisi yirmili yaşlarında, diğeri de benim yaşımda gibiydi.

Babalarının olduğunu düşündüğüm adam ayağa kalktı ve gülümsemeye çalışarak konuştu. "Hoşgeldin Yağmur."

Hareketleri çok tuhaftı. Gözlerini bir bende birde salonda gezdiriyordu. Gözleri hafiften sulanmış gibiydi.

Gerildiğimi hissederek ellerimi bacaklarıma sildim. "Merhaba Asaf bey."

Asaf beyin yüzündeki ifade daha da değişti ve yutkundu. Kafedeki adam onun iyi olmadığını gördüğünde koluna girdi ve onu kanepeye oturttu. "Bir su getirebilir misin Halime teyze!"

Halime dediği çalışan kadın kısa bir süre içinde elinde bir bardak suyla geldi ve Asaf beyin eline verdi. "Buyurun."

Asaf bey titreyen elleriyle suyundan birkaç yudum aldı ve bardağı masaya bıraktı.  "İyiyim oğlum."

Salonda yine bir sessizlik meydana geldiğinde yerimde rahatsızca kıpırdandım. Asaf bey oturuyor, kafedeki de onun yanında duruyordu, diğer üçlü de hala ayaktaydı ve bana bakıyorlardı.

Yalnızlığımı alamaz Όπου ζουν οι ιστορίες. Ανακάλυψε τώρα