Bölüm 48: yatılıya kalmalar ve dozunu kaçırmalar

4.3K 373 16
                                    

210 bin okunma için herkese teşekkür ederim!

Bana sevdiğiniz şarkıları yazsanıza. Zahmet olmazsa...

⚡️

Yorucu bir okul gününden sonra eve gelmiş ve geriye kalan hediyelerimi açmıştım. Çeşit çeşit şey almışlardı ve ben bunları nereye sığdıracağımı bilmiyordum. Hediyelerim şimdilik odanın bir kenarında duruyordu ama yakın zamanda icabına bakacaktım.

Mart ayının sonlarındaydık ve ilk bahar kendini belli ediyordu. Güneş olmasına rağmen hava soğuktu ama insanın yine de içi ısınıyordu. İnsan mutlu olunca her şeye başka bir göz açısıyla bakıyordu.

Üzerime bir eşofman geçirdim ve kazaklarımı es geçerek bir tişört seçtim. Hava serindi ama ev sıcak olduğu için tişört giymemde bir sorun yoktu.

Yarınki işleyeceğimiz derslere göre okul çantamı hazırladım. Matematik ödevim olduğu için defterimi çalışma masamın üzerine koydum ve renkli kalemlerimi hazırladım. Yemekten sonra çözecektim.

Kapım çalınıp açıldığında Onur abim odanın girişinde durdu ve hissetmiş gibi konuştu. "Yemek hazır."

"Geliyorum." Başımı sallayarak onu onayladığımda beraber aşağıya indik ve yerlerimize geçtik. Biz en son gelenlerdik.

Tabaklarda lazanya vardı ve çok güzel görünüyordu. Babam ve Rutkay abim birlikte yapmıştı. İkisinin de mutfak becerileri çok iyiydi.

Gözlerimi tabağımdan çektim ve babamla abime bakarak gülümsedim. "Çok güzel görünüyor. Ellerinize sağlık."

Babam anında mutlu oldu ve gururla omuzlarını kaldırdı. "Afiyet olsun. Biraz daha istersen var mutfakta."

Birden zil çaldığında hepimiz sustuk ve birbirimize baktık. Onur abim kaşlarını çatarak babama baktı. "Birini mi bekliyorduk?"

"Hayır. Ben gidip bakayım." Babam henüz dokunmadığı tabağını iterek masadan kalktı ve gözden kayboldu.

Aradan biraz zaman geçtiğinde ve geri dönmediğinde Rutkay abim ona bakmak için yerinden kalktı. Bizde merak ettiğimiz için onun peşinden koridora girdik ve babamın arkasından dışarıya baktık.

Gelenler Serkay ve annesiydi. Tuhaf olan şey ise Serkay'ın elinde bir bavulun olmasıydı. Bizi görmemiş gibi annesine nazlanmaya devam ediyordu. "Lütfen anne! Sadece birkaç gece amcamda kalacağım işte! Ne var bunda!"

Nur yenge kollarını göğsünde birleştirdi ve sabır dilenir gibi gözlerini gökyüzüne çevirdi. "Peki bundan amcanın haberi var mı?"

Serkay'ın cevabı ise omuz silkmekti. "Şimdi oldu işte."

"Benim için sorun olmayacağını söyledim. İstediği kadar kalabilir." Dedi babam ikisini de yatıştırmaya çalışarak.

Yamaç abim öne çıkarak kaşlarını çattı. "Ne kalması?"

Serkay gözlerini annesinden çekerek Yamaç abime baktı. "Yatılıya kalacağım!"

"Bundan bizim niye haberimiz yok?" Diye sordu Onur abim.

"Şimdi oldu işte!" Ellerini birbirine çırptı ve bana hevesle baktı. "Sende bir şey desene Yağmur!"

Hevesini kırmak istemediğim ve gerçekten eğlenebileceğimizi düşündüğüm için onu onayladım. "Bence eğlenceli olur."

Serkay yerinde zıpladı ve Nur yengenin yanaklarından öpmeye başladı. "Bak anne! Yağmur da istiyor kalmamı! Lütfen lütfen!"

Annesi onu itmeye çalıştı ve oğlunun nazlanmalarına dayanamadı. "İyi tamam! Amcanı rahatsız etmiyorsun ama. Uslu bir çocuk oluyorsun."

"Ne yanlışımı gördün sanki." Serkay son kez annesinin yanağından öptükten sonra bavulunun sapını tuttu ve Yamaç abimi yana iterek içeri girdi. "Görüşürüz!"

Yalnızlığımı alamaz Where stories live. Discover now