Bölüm 67: bağırışlar ve yarışlar

2.2K 228 10
                                    

Günün ikinci bölümü.

⚡️

Hafta sonu gelip çattığında babam hepimizi bir araya toplamış ve dışarıda beraber bir şeyler yapacağımızı söylemişti. Bu hepimizi mutlu ettiğinde odalarımıza dağılmış ve hazırlanmaya başlamıştık.

Hava sıcak olduğu için üzerime çiçekli bir elbise geçirmiştim. Eski bayatımda olsaydım çiçeklerden ve yaralarımdan nefret ederdim. Ama şimdi onlara farklı bir şekilde bakıyordum.

Elbisenin altına sade beyaz spor ayakkabılar giymiş ve yanıma aynı renkte bir çanta almıştım.

Yanıma bir toka alıp odamdan çıktım ve Yalın'ın odasının önünde durup kapıyı çaldım. Hemen bir yanıt verdiğinde odasına girdim ve aynanın karşısında saçlarını yaptığını gördüm.

Yanına adımladım ve elimdeki tokayı ona uzattım. Ne demek istediğimi anlamış gibi tokayı elimden aldığında arkamı döndüm ve beklemeye başladım.

Çok geçmeden saçımı üç tutama ayırdığını hissettiğimde mutlulukla gülümsedim. Saçımı örmesini çok seviyordum. Kendim de yapabiliyordum ama onun örmesi daha anlamlıydı.

Başımın üzerinden öptüğünde işini bitirdiğini anlayarak ona doğru döndüm ve yanağından öptüm. Örgümü omuzumun üzerinden sarkıttım ve memnuniyetle gülümsedim. "Yine çok güzel oldu."

"Tabii. Ne sandın." Dedi göz kırpmayı ihmal etmeyerek.

Onu baştan aşağıya süzdüm ve koluna girdim. "Hazırsan aşağıya inelim mi?"

"İnelim." Beni onayladıktan sonra odasından çıktık ve aşağıya inip dış kapının önünde beklemeye başladık.

"Nede güzel olmuş benim bir tanem." Birden çıkagelen Rutkay abim kolunu belime sarıp saçlarımdan öptü ve yanağımdan makas aldı.

"Teşekkür ederim abi." Dedim bende yanağından öperek. "Sende fena değilsin."

Yamaç abim yanımıza geldikten sonra etrafında bir tur döndü ve elleriyle kendini gösterdi. "Ben peki?"

"Sende fena değilsin Yamaç abi." Dedim gülümsememi bastıramayarak.

Onur abim de yanımıza geldi ve sırtını duvara yasladı. "Ben sormayacağım. Çünkü zaten biliyorum yakışıklı olduğumu."

Yalın bu dediğine burnunu kırıştırdı. "Tabii."

Sona kalan babam da geldiğinde bizim hazır olduğumuzu gördü ve kaşlarını kaldırdı. "Aferin."

"O zaman çıkalım." Yalın bunu dedikten sonra karnını ovaladı. "Acıktım da."

Babam başını sallayıp kapıyı açtı ve Yalın'ın yanağını sıktıktan sonra kolunu omuzuna attı. Beraber dışarı çıktıklarında bizde peşlerinden gittik.

Yan yana park edilmiş olan iki arabanın önünde durduk ve sorarcasına babama baktık. O da bu bakışları fark etmiş olacak ki omuz silkti. "Bana ne bakıyorsunuz canım. Her zamanki gibi gidelim işte."

Yamaç abim ve Yalın hızla birbirlerine baktılar ve aynı anda konuştular. "Ben Yağmur'la gideceğim!"

"Ben Yağmur'la giderim." Rutkay abim bir şey demelerine izin vermeyerek beni arabasına bindirdi ve kendisi de sürücü koltuğuna oturdu. Yalın tam kapıyı açmak isterken arabayı çalıştırdı ve park alanından çıkardı.

Yalın kısılı gözlerinin arasından abime baktı ve anlayabildiğim tek bir şey söyledi. "Hain."

Abim yola koyulduğunda bana yandan bakarak göz kırptı. "Birazda ben güzel kızımla vakit geçireyim. Değil mi?"

Yalnızlığımı alamaz Donde viven las historias. Descúbrelo ahora