Bölüm 6: takip etmeler ve bir işler

Začať od začiatku
                                    

Yağmur çantasından anahtarını çıkardı ve kapıyı açıp eski eve girdi. Arkasından kapıyı kapattığında içim sıkıntıyla doldu. Ev çok eskiydi ve üşümesinden korkuyordum.

Yamaç gözlerini evde gezdirdi ve yumruklarını sıktı. "Kerim ne olacak?"

Aklıma adamın pis suratı düştüğünde yüzümü buruşturdum. "Babam onu halletti, merak etme."

Yağmur'un anlatımıyla

Eve girdiğimde etrafta bir sessizlik hakimdi. Kerim'i hiçbir yerde bulamamıştım ve bu tuhaftı. Ama mutlu olmuştum. Az bir süre de olsa yalnız kalmak istiyordum.

Etraftaki içki şişelerine yüzümü buruşturdum. Bu görüntü midemi bulandırıyordu. Bu kokuları solumaktan da bıkmıştım artık. Gün geçtikçe hasta oluyordum.

Fırsattan istifade hemen bir duş aldım ve üzerime kalın bir şeyler geçirdim. Ev buz gibiydi. Dolapta bulduğum krakerleri elime aldım ve odama girdim. Geçen sefer olan şeyi yaşamak istemediğim için kapımı kilitledim ve komidini önüne koydum.

Yorganımın altına girdim ve Betül'ün atkısına sarındım. Hala vermediğim için utanıyordum ama henüz yıkamaya fırsatım olmamıştı. Biraz da bahaneydi aslında, beni sıcak tuttuğu için geri vermek istemiyordum. Maaşımı alınca kendime buna benzer bir atkı almalıydım.

Çok uykum olduğu için gözlerimi hemencecik yumdum ve uyudum.

⚡️⚡️⚡️

Sabah ilk defa geç bir saatte kalkmıştım. Alarmım çaldığında kalkmış ve banyoya gitmek için odamdan çıkmıştım. Salonun boş olduğunu gördüğümde Kerim'in evde olmadığını anlamıştım. Geri gelme riski olsa bile o riski almış ve yatağıma tekrar girip uyumuştum.

İlk defa bu saatte yürüyordum sokaklarda. İlk defa erken kalkmamıştım Kerim'le yüz göz olmamak için. İlk defa uykumu alabilmiştim.

Kafeye de herkesten sonra gelmiştim. Bu diğerlerinin de tuhafına gitmişti. Normalde en erken saatte gelen bendim.

Tezgahın arkasında duran Jale beni gördüğünde şaşırarak konuştu. "Bugün gelmezsin diye düşünüyorduk."

"Geç çıktım evden." Dedim karşılığında.

Siyah saçlarını kulaklarının arkasına sıkıştırdı ve iğneleyici bir şekilde konuştu. "Akıllanmışsındır artık. Her gün geç çıksan bir şey olmaz değil mi?"

Bir yorumda bulunmadım. Erken kalkmamak gerçekten de güzel bir şeydi ama her gün bunu yapamazdım. Kerim faktörü vardı. Gerçi, birkaç gün daha gelmemesine bir şey demezdim.

Yamaç yanımızdan geçerken beni gördü ve yüzü anında şenlendi. "Günaydın."

"Günaydın." Dedim neşesine anlam veremeyerek.

Gülümsemeye devam ederken aklına bir şey gelmiş gibi kaşlarını kaldırdı. "Henüz bir karara varamadın sanırım?"

"Neyle ilgili?" Dedim anlamayarak.

Tepsisini sıkıca tuttu ve merakla sordu. "Haftaya gelecek misin?"

Demek buydu karın ağrısı. Pek bir meraklıydı evini temizletmeye. Belkide her yer kir içindeydi ve acilen silinmesi gerekiyordu.

Bu sefer çok düşünmeme gerek yoktu. Akşam yeteri kadar düşünmüştüm. "Henüz kararımı vermemiştim ama geleceğim sanırım."

Dişlerini göstererek gülümsedi. "Süper! Ben babama söylerim o zaman. Bu sefer bir aksilik çıkmaz."

"Olur, teşekkürler." Dedikten sonra yanından geçtim ve personel odasına girdim.

Kısa bir sürede hazırlandıktan sonra siparişleri almaya başladım. Bugün tezgahın arkasında Jale duracaktı.

Yamaç bir masaya siparişleri koyduktan sonra ileriden bana göz kırptı. "Nasılım? Çok iyi çalışıyorum, değil mi?"

Baş parmağımı havaya kaldırarak onu onayladım. İlk önce ön yargılı davranmıştım ama gerçekten de çalışkan bir tipti. Tıp okumasından da anlaşılıyordu bu. Yine de derslerini nasıl yetiştirdiği sorusu kafamda dolanıyordu.

Kafenin kapısından Yamaç'ın abisi girdiğinde Yamaç onu karşılayarak el sallamıştı. Abisi bir masaya geçtiğinde başında durdu ve bir şeyler söylemeye başladı. Yamaç bir süre sonra başını salladı ve yanından ayrıldı.

Yamaç siparişleri iletmek için mutfağa girmek yerine müdürün odasına açılan koridora girdiğinde kaşlarım havaya kalktı.

Bunlar bir işler karıştırıyordu.

Yalnızlığımı alamaz Where stories live. Discover now