41. Akşam'a Hazırlık

Começar do início
                                    

Ablam Dora 3 ay önce Türkiye'de King oteli'nin büyük bir şubesi açılması ile resmen düştüğü bataklık kuyudan kovayla yukarıya çıkartılmıştı. Livo sadece onu işe aldırtmakla kalmamış yüksek maaşı dışında birçok masraf hakkıda vermişti. Geçen hafta 3 aylık maaşı sayesinde oturdukları İstanbul'un en eski evinden daha iyi bir eve çıkış yapmışlardı. Annemde hastalığı dinmiş artık dünya'da en sevdiği iki çocuğu ile rahat rahat yaşayıp gidiyordu. Onlar hakkında haberdar olmam öyle kolaydı ki Livio'nun bana verdiği numarayı aramam ve kimi görmek istediğimi söylemem yeterli oluyordu. Özel hayata saygısızlık olduğundan bunu çok yapmasamda Arda'yı her özlediğimde onu uzaktan bile olsa izleyebilmek içimi rahatlatıyordu.

Güneşi kapatan karanlık bulutlar her yere negatif bir enerji yayıyor du bugün. Sabah uyanıp camı açtığımda yüzümü gıdıklayan sıcak güneşle karşılaşmak yerine soğuk, kasvetli hava'nın tüylerimi diken diken etmesi bütün enerjimi sömürmüştü resmen. Bu yüzden kahvaltı yapmaya inmek yerine her şeyi kendi kendime sorgulayıp oturmaya devam ediyordum odamda. Resmi fakat tek şartla evlendiğim adamın tek şartı için verdiği sürenin sona ermesine sadece 6 ay kalmıştı. Bunu her düşündüğümde içimde depremler oluyordu resmen. Zaman öyle hızlı geçiyordu ki... Aklıma bir kurtuluş fikri gelmiyordu. Sadece 6 ay içerisinde bu kaybolduğum yolun çıkışını bulmam şarttı. "Beni nasıl öldüreceğin hakkında planlar mı kuruyorsun kafanda karıcığım?" Ensemde hissettiğim nefesle ürkülerek ayağa kalktım ve Livio'nun tam dibimde durduğunu görmemle kalbim normalden hızlı atmaya başlamıştı. "Beni korkuttun." Dedim sakin kalmaya çalışırken birkaç adım geriye giderek. "Üzgünüm, kapıyı tıklattım duymadın. Söylesene ne düşünüyordun o kadar derin?" Senden nasıl kurtulacağımı. "Öyle dalmışım." Diye çekiştirdim göz temasını kesmemeye özen göstererek. "Peki öyle olsun. Bugün akşam için güzel planlarım var. Hazırlan çünkü senide götürmek istiyorum. Artık zamanının geldiğini düşünüyorum." Dedi Livio konuyu değiştirerek. Onunla birkaç saat yan yana kalmak bile içimde bilmediğim üreme korkma hislerinin uyanmasına sebep oluyordu. Çünkü yanımda duran kişi onlarca kişinin belki de yüzlerce kişinin katili, milyonlarca kara paraların sahibi, en tehlikeli silahlara sahip kötü bir insandı.

"Peki öyle olsun. Akşama hazır olacağım görelim bakalım neyi görmek için artık hazır olduğumu." Dedim sahte gülümsememi ortaya koyarak. En başından yaptığım gibi ikinci bir kişilik oynuyordum onun yanında. "Bekliyorum sevgilim." Diyip odamdan çıkıp gitmişti. Sonunda rahat bir nefes aldıktan sonra yine düşüncelerim arasında kaybolmuştum.

Yine her günkü gibi saniyeler dakikaları, dakikalar saatleri öyle hızlı kovalamıştı ki gün batmış milyonlarca insanla aynı anda görebildiğin dolunay tüm şehveti ile yerini almıştı. Temiz bir duş almış sonrasında giymek için seçtiğim birkaç kıyafeti üzerimde deniyordum. Livio nasıl bir yere gideceğimiz hakkında pek bir şey söylemediği için ne tür bir şey giyeceğim hakkında da bir fikrim yoktu. Bu yüzden yaşımı çokta büyük göstermeyen dizlerime kadar uzanan küçük yırtmaçlı düz elbiseyi seçmiştim. Belinde ki inci işlemesi bu elbiseyi özelleştiren şey olmuştu. Dirseğime kadar uzanan kabarık kolu kollarımın yarısını dışarıda bırakıyordu. Saçlarıma dalgalı bir şekil verdikten sonra açık bırakmayı tercih etmiştim. Taktığım ince küpeler ve ellerime geçirdiğim aynı elbise gibi ince işlemeleri olan siyah eldivenler öyle hoşuma gitmişti ki...Sonunda elbise ile uyumlu olarak seçtiğim siyah topuklular ile yine olduğumdan uzamıştım.

Kapının tıklatılma sesi ile gözlerimi kendimi incelediğim aynadan geri çekip kapıya doğru seslendim. "Girebilirsin." Bu tıklatma sesi kesinlikle Amelia'dan başkasına ait değildi. "Üzgünüm rahatsız ettim Cherry. Bay Livio seni beklediğini iletmemi istedi. Ve buara da gerçekten harika görünüyorsun. Uzun zamandır kendine bu kadar zaman ayırmamıştın." Sonunda onunla senli benli konuşmak için anlaşabilmiştik. Böylesi daha rahat ve daha iyiydi. "Tüm güzel iltifatların için teşekkür ederim. Bende hazırım." İçinde telefonum ve birkaç tane eşyamın olduğu küçük çantayı da elime aldıktan sonra odadan çıkıp merdivenlerden inmeye başlamıştım.

Topuklarımın zeminde bıraktığı tok ses ile açık olan kapıdan dışarıya çıktığımda arabanın kapısını benim için açıp bekleyen Livio'nun baştan aşağıya beni süzmesine maruz kalmıştım. "Sana konsepti söylemememe rağmen harika bir uyum yakalamışsın sevgilim. Kısacası göz kamaştırıcısın." Söylediği şeylere bir cevap vermek yerine sadece sahte bir şekilde gülümsemiştim. Kapısını açtığı ön koltuğa bindikten sonra sürücü koltuğuna Livio'nun bindiğini görmüştüm. Eğer arabayı kendisi sürüyorsa gerçekten önemli bir yere gidiyordu demekti. Korumalarına hatta şoförüne bile güvenemeyeceği bir yere.

Hoparlörden açtığı hoş sakin müzik eşliğinde daha önce hiç gitmediğim ağaçlı yollardan 50 dakikadır gidiyorduk. Her nereye gidiyorsak toplu yaşamdan uzak bir yere benziyordu. "Nereye gideceğimizi söylemeyecek misin?" Dedim kendi camımdan yansımasına bakarak. Bana bakmak yerine elleri hâlâ direksiyondayken cama bakarak konuştu. "Evime gidiyoruz Sima gerçek yuvama." Böyle bir cevap beklemediğimden yine susup düşünmeyi seçmiştim. İçimin bir yerlerinin tırmanılma gibi bir hissiyata kapılması normal miydi?

¿♧¿♧¿♧¿♧¿♧¿♧¿♧¿♧¿♧¿♧¿♧¿

Bölüm Sonu ☆

Umarım bu çokta uzun olmayan bölümü beğenmişsinizdir.

Yorum yazmayı ve yıldıza basarak oy vermeyi unutmayın lütfen. Siz oy verip yorum yaparsanız gerçekten çok mutlu oluyorum ellerinden öptüklerim 💋🫶🏻

Sizce Livio abim Simamızı nereye götürüyor olabilir?

Yeni bölümde görüşmek üzere öptüm ♡♡♡

🫂❤️⚘️

HAYATIN SİMASIOnde histórias criam vida. Descubra agora