10. Özel Asistan

716 81 18
                                    

Merhabalar , başlamadan önce azıcık bir şey söylemek istiyorum. Yazım kurallarına hiç uymadığıma dair özelden biraz mesaj aldım. Ben elimden geldiğince dikkat etmeye çalışıyorum. Lütfen sizde hatamı fark ederseniz beni uyarmanızı rica ediyorum. Bundan sonra daha çok dikkat etmeye özen göstereceğim. Teşekkür ederim iyi okumalar dilerim...

♡♡♡

Ben yine de sizi bir uyarayım. Eğer havuz yeni ilaçlandıysa o havuza asla girmeyin. Hele ki biri gelip sizi uyardıysa daha da girmeyin. Ama işin ucunda bir can varsa girin. Napacaksınız gözünüzün önünde boğulmasına izin veremezsiniz herhâlde demi? Heh işte Sima bir iyilik meleği olduğu için iyilik yapiyim derken...

Mışıl mışıl bir uykudan uyanmıştım sanki. Gözlerimi açabilmek için ovaladıktan sonra üzerime örtülen ince örtüyü kaldırdım. Ama işte o an üstümde ki kıyafeti görünce hemen etrafa baktım. Bir acil servis yatağında yatıyordum ve üzerimde açık mavi renklerde hastane kıyafeti vardı.

Şaşkınlık dozum zirveye ulaşmışken sağ tarafımda ki perde yavaşça açıldı ve içeriye Mete girdi. "Uyanmışsın iyilik meleği." Yüzünde gülümsemesiyle tam yanıma geldi ve durdu. "Sima iyisin demi beni hatırladın mı?" Yüzünde ki gülümseme aniden silinip yerini tedirginlik alınca bu kez ben güldüm. "Sen kimsin?" Gülmemeye çalışarak ciddi ses tonuyla İngilizce sorduğum soru Meteyi gerçekten endişenlendirmişe benziyordu.

"Şaka yapıyorum Mete. Koca İtalya'da bi tanıdığım sen varsın neden unutayım ki seni?" Dedim ve küçük bir kahkaha attım. "Zehirlenmişken bile şaka mı yapılır Sima?" Bu kadar basit bir şeye inanması benim suçum değildi. Dur zehirlenmek mi demişti o? "Dur ben zehirlendim mi?" Son yaşanan olaylar film şeridi gibi geçmişti gözümün önünden. "O çocuk küçük çocuk iyi mi?" Eğer yeni ilaçlanmış havuz suyu yüzünden zehirlenmişsem o çocuğun durumu daha kötü olmalıydı çünkü suya daha fazla maruz kalmıştı.

"Önce kendin için endişelenseydin merak etme çocuk iyi ama daha kendine gelmedi. Çok fazla klora maruz kalmış."

Başımızda bir sürü şey yokmuş gibi klor zehirlenmesi yaşamıştım. Suyu içtiğimi hatırlamıyordum ama demek ki o su boğazımdan geçmişti. Neyse ki ben bayıldıktan hemen sonra , olanları fark eden birisi ambulansı aramış ve hemen bizi alıp acil servise getirmişti. Normalde klor yüzünden bu denli ağır tepki göstermemiz normal değilmiş ama atladığım havuz çok büyük olduğundan dezenfekte işlmeleri de normale göre daha ağır yapılıyormuş.

Tüm bunları Mete , hastaneden çıkıp arabada otele doğru giderken anlatmıştı. Kıyafetlerim dezenfekte edilmesi için kuru temizlemeye gönderilmişti. Hastaneden elimize tutuşturulan yedek kıyafetle otele geri dönüyorduk. Bugünkü iş görüşmeside suya düşmüştü.

Otele girdiğimizde hafif bir kalabalık vardı. İlerlerken bir an Lobide oturmuş huzurla kahvesini yudumlayan adamla göz göze gelmiş gibi hissetmiştim ama adamın gözünde simsiyah güneş gözlüğü vardı. Adam elinde ki kahveyi masaya bırakıp yüzünde gülümseme ile elini kaldırıp bana bakarak el sallayınca afallamıştım.

Yanımda benimle yürüyen Meteyi aniden adamın yanında görünce bir yanıma bir önüme bakmıştım. Nasıl bu kadar hızlı gitti ki?

Mete adamla el sıkışıp selam verişirken bende yavaş adımlarla onlara doğru ilerledim. Yaklaşınca ,açık kahverengi saçlara sahip üstü başı çok düzgün olan bu adamı tanımam zor olmamıştı. Kendisi kocaman King şirketinin sahibi Bay Livio'ydu.

Onunla bu üstü başımla otelin lobisinde tanışmak isteyeceğim son şey olabilirdi. Ani kararımla daha fazla ilerlemeden u dönüşü yaptım ve asansörlerin olduğu tarafa doğru ilerlemeye koyuldum.

HAYATIN SİMASIOnde histórias criam vida. Descubra agora