36. Livionun Sırrı

132 20 2
                                    

Kitabı yarıladık sayılır, yada çok emin değilim böyle olmayabilirde. Sadece buralara kadar geldiğim için biraz duygulandım diyelim. Neyse bu bölüm yine sizi bolca şaşırtıcı şeyler ve bolca aksiyon bekliyor. Umarım beğenirsiniz.

O zaman size keyifli okumalar...

♧♧♧


Şuan bana pür dikkatleri ile bakan 2 çift göz ile bakışıyordum koltukta otururken. Benimkilerden biraz daha açık bakır saçları olan küçükmü küçük tatlı bir kız Livio'nun kucağına sanki o kaçacakmış gibi iyice sokularak otururken beni süzüyordu. Küçük kız beni incelemeyi bitirmiş olacak ki Livio'ya dönmüştü yüzünü. "Baba, bu abla kim?" Şu kız bu adama her baba dediğinde şaşırmaya devam ediyordum. Bunun nasıl bir çocuğu olabilirdi ya? Livio'nun bakışı yüzümdeki şaşkınlığı görünce dudağının kenarından sırıtmıştı. Komik olan ne? Adam dizlerine koyduğu eliyle kızın bakır saçlarını nazikçe okşamıştı. Bu denli kötü bir insanın nazik hareketler sergilemesi çok çok garipti. Kaşlarım şaşkınlıktan gittikçe çatılırken daha şaşırtıcı ne olacak diyordum ve adamın kucağındaki kızın alnına bir öpücük kondurduktan sonra ona söylediği şeyler artık son damla olmuştu. "Melek kızım, bak bu güzel saçlı abla artık benim karım yani senin üvey annen olacak. O iyi biri onu seveceğine eminim. Şimdi sen git Amelia ablanla biraz oyna." Duyduklarım sanki beynimde acayip hisler bırakmıştı. Küçük kız bir kez daha baştan aşağı beni süzdükten sonra koşarak odadan ayrılıp gitmişti.

"Kafanın içinde bir sürü soruların biriktiğini biliyorum. Sana tek tek cevaplayacağım." Demişti üstü başını dikleştirdikten sonra. "O çocuk kim?" Dedim sorulacak en mantıklı soruyu sorarak. Adam sorduğum soruya sanki yanlış bir şey demişim gibi ellerine bir birine çarptı ve gülerek bana baktı. "Hadi ama bu sorudan önce daha önemli olan diğerini sorman gerek." Dedi ağzımdan çıkacak şeyi merakla beklerken. Şuan ki garip durumu kabullemeyen beynimin içindekileri yüzüme yansıtarak kafamı sanki ne var dermiş gibi sallamıştım. Bu hareketim Livio'ya saçma bir şekilde kahkaha attırmıştı. Burada benim aklım allak bullak olmuşken onun bu durumumla eğlenmesi çok sinir bozucuydu. "Ben burada komik olan bir şey görmüyorum." Sonunda ciddi haline geri dönerken masadaki sürahiden bardağa su doldurup bana uzatmıştı. "Önce bir sakinleş. Şuan ki görünümün gerçekten çok komik. Aksi takdirde sinirin bozulabilir." Dedi bardağı bana uzatırken. Suyu elinden alıp masaya geri bırakmıştım. "O kızın babası gerçekten sen misin?" İşte tekrar sorduğum soru ile adam beklediğini bulmuş gibi gülümsedi ve masaya geri bıraktığım suyu alıp büyük yudumlarla bardağı boşaltmıştı. "Hayır." Onun için ağzından çıkan sıradan bir kelimeydi ama bu cevap sanki içimi biraz rahatlatmıştı. Çünkü hiçbir çocuğun öz babasının kötü bir insan olmasını istemiyordum. Hiçbir çocuğun bir gün bu gerçekle yüzleşmek zorunda kalmasını istemiyordum.

"O zaman neden sana baba diyor?" Sorulabilecek en mantıklı 2.soruyu sorduğumda adamın yüz ifadesi gayet ciddi görünüyordu. "Bu biraz uzun bir hikaye. Hatta seninle evlenmemin asıl sebebi de diyebiliriz. Şimdi anlatacaklarımı iyi dinle Sima." Epey meraklanmıştım. Hep benimle neden evlenmek istediğini merak ediyordum. Oturduğum yerde iyice dikilip onu dinlemeye başladım.

"Aya benim kız kardeşimin kızı-" ilk söylediği şeyle şaşırmaya başlamıştım bile ve aklıma gelen ilk soruyla onun konuşmasını kesmiştim. "Ama senin bir kız kardeşin yok." Dedim şaşıran ifademle. Sözünü kestiğim için biraz sinirlenmişti. "Benim gibi büyük insanların elbet medya'ya yansımayan tarafları olur Sima." Dedi imalı imalı. Neyden bahsettiğini anlamıştım. "Mesela cani bir mafya olman gibi!" Dedim gözümü devirerek. "Aslında bunun pekte öyle olmadığını sende biliyorsun. Neyse şimdi sözümü kesme ve bende sana anlatayım." Dedi anlatmaya başladı.

HAYATIN SİMASIWhere stories live. Discover now