37. İkinci Kişilik

122 15 0
                                    

Hepinize tekrardan kucak dolusu selamlar ♡♡♡
Satır arası yorumları yaparsanız beni çoook mutlu edersiniz :)
Size keyifli mi keyifli okumalar diliyorum...

♡♡♡

Düğün günü (1 hafta 4 gün sonra)

Saatin kaç olduğunu görebileceğim bir saatte yoktu yanımda. Ama geçen bu saatler bana yıllar gibi gelmişti resmen. İnsanlar buraya sadece sahte kahkahalar atıp tokuşturarak içki içmek için geliyordu. Ben ise saatlerdir en nefret ettiğim adamın yanında gülümsemeye çalışıp oturuyordum. Tek bir yere bakıyordum. Önlerde bir masada oturup arka arkaya durmadan şarap içen Mete'ye.

Livio'nun bir parmak tokuşturması ile orkestraların çalıyor olduğu sıkıcı müzik bir anda değişip yerine kulağıma tanıdık hatta herkesin kulağına tanıdık bir müzik çalmaya başlamıştı.

Yıllar öncesine ait en hoş sihirli tango müziği...

🎻 Por Una Cabeza 🎶
(Arkadan açarsanız daha keyifli olur)

Henüz tüm bunların hiçbiri yaşanmadığı zamanlar Mete ile otelin restoranında oturup kahve yudumlarken arkada çalmaya başlamıştı bu müzik. Hoş notalar huzur verirken Mete'ye bu müziğim ismini sormuştum ve Mete bana bu müziğin ilginç hikayesini de beraberinde anlatmıştı.

Klasik, aşık bir adam vardı hikayede. Zaten aşk olmadan bazı şarkılar hiç doğmazdı değil mi? Neyse bu adam at yarışlarında bahis yapan yüksek mevkili biriymiş. İşte o günlerde çok güzel bir kadına aşık olmuş. Adam, bu kadını elde etmek için büyük çaba sarf eder. Ancak kadın, onun zenginliği ve sosyal statüsünün etkisinde kalmış ve onunla olmayı kabul etmemiş. Adam kadına olan aşkını somutlandırmak istemiş ve Por Una Cabeza'yı hazırlamış. Hikayenin sonunda, adamın ölümünden sonra bile kadına olan aşkı devam etmiş. 

Herkesin tepkileri kısa süreliğine değişirken gülümseyerek çiftler birbirlerine nazikçe ellerini uzatıp dans pistine ilerlemişlerdi. Livio da yavaşça ellerini bana uzatınca etraftaki misafirlerden alkış sesleri gelmişti. "Lütfen! Ben tango yapmayı bilmiyorum. Lütfen yapmayalım!" Sesim öyle sessiz, çaresiz çıkmıştı ki hemen şuan ağlayabilirdim. "Sadece bana ayak uydur güzelim ve gülümsemeyi unutma." Dedi dişlerinin arasından sahte gülümseyerek. Bir kez daha kaşıyla bana uzattığı elini işaret edince ani bir dürtü ile etrafa bakmıştım. Bir çok göz üzerimizdeydi. Ön masalardan birinde Sabrına ile aynı masada oturan Mete'nin de. Gülümseyerek bakıyordu. Gözleriyle bana güç vermek istermiş gibi bakıyordu. Henüz Livio ile neden evlendiğimi ve anlaşmamızdan haberi yoktu. Livio'nun sadece benim duyabileceği bir ses tonunda adımı seslenmesi ile hızlıca ona dönüp uzattığı elinin üzerine elimi koyduktan sonra, dudağıma yerleştirdiğim sahte gülümseme ile ayağa kalkmıştık. Herkes bir kez daha alkışlarken diğer elimle gelinliğimin katlaşan yerlerini düzeltmiştim.

Herkes bizim için ortamı boşaltmışken sakin adımlarla dans pistine ilerliyorduk. Gözüm istemsice Mete'ye kayıyordu. O da gözünü benden asla ayırmıyordu...

Biz dans pistine geldiğimizde orkestralar müziği baştan çalmaya başlamıştı. Livio önce elimi tutan elini bırakıp benden birkaç adım uzağa gitmişti ve bir elini arkasında tutup etrafımda, Calesita adı verilen müziğe eşlik ederek kadın partnerin etrafında dönme harketini yapmıştı. Sonra tekrar yanıma yaklaştıktan sonra bir elini belime yerleştirmişti. Hayatımda hiç tango yapmamıştım. Sadece izlediklerimden biliyordum ve bir gün bu sanatı, hayatım mutlu bir düzende ilerlerken sevdiğim adamla birlikte yapmanın hayalini kuruyordum. Ama şimdi...Bende boşta olan elimi Livio'nun omuzuna koymuştum. Onun yüzüne bakmıyordum. Bakamıyordum. Bakarsam zor tuttuğum göz yaşlarım firar ederdi. Diğer ellerimizi havada birleştirip, Livio ayaklarını ritimle hareketlerle arka arkaya sürüklerken bir sakarlık yaşanmaması için ona eşlik etmeye çalışıyordum. Aslında dansın temel kuralı erkeğin, kadına ayak uydurmasıydı fakat şuan tam tersi yaşanıyordu.

HAYATIN SİMASIWhere stories live. Discover now