Hayat hikayesi | Dram içeren bir kurgudur
Herkes duyduğunda direkt imkansız tanısı koyan olaylarla dolu Sima'nın hayatı. Hiç düşündünüz mü istenmeyen bir çocuk olarak dünya'ya geldikten sonra çok zorlu bir dönem hayatın ardından, İstanbul'dan geçen...
Helloo nasılsınız bakalım? (Çok) Heyecanlı bir bölüme hoş geldiniz. Umarım beğenirsiniz, ve o zaman sizi bu harika bölümle baş başa bırakıyorum ve keyifli okumalardiliyorum...
Oops! Ang larawang ito ay hindi sumusunod sa aming mga alituntunin sa nilalaman. Upang magpatuloy sa pag-publish, subukan itong alisin o mag-upload ng bago.
♤♤♤
İlahi bakış açısı (Mete)
Kaç zamandır tanıdığı turuncu saçlı kıza olan hislerine bir isim veremiyordu genç adam. Ama o gün doğum günü partisinde, şarkı söylerken kendisinin gözlerinin içine bakan yeşilleri hatırladıkça sonunda duygusuna bir isim vermeyi başarmıştı.
Âşk olmuştu Mete o yeşil gözlerin sahibine. Sima hatırlamıyor olabilirdi fakat o hatırlıyordu. Bu Sima'nın ilk defa girişi değildi yakışıklı adamın hayatına.
Yaklaşık 8 yıl öncesinde karşılaşmıştı Mete Sima ile. Yaz tatilinin bitmesine sadece haftalar kalmıştı ve Mete'nin babası ani bir karar vermıştı. Birkaç dosya işleri hal olur olmaz ailesi ile İtalya'ya taşınacaklardı. Tatil için geldikleri Antalya'dan İstanbul'a geri dönmüşlerdi tatil bitmeden. Mete asla istemiyordu ana vatanını geride bırakıp gitmeyi. Buralarda pek arkadaşı olmasa da seviyordu kendi topraklarını. Zaten yaz tatiline giriş yapılır yapılmaz okuduğu okuldan kaydını da sildirtmişti babası.
Tatilin bitmesine günler kalmıştı ve aynı zamanda taşınmaları için de günler kalmıştı. Zavallı çocuk annesine ağlaya zırlaya yalvarsada büyükler çoktan kararlarını vermişlerdi. Son bir kez olsun okula gitmek istiyordu Mete. Okulların açıldığı ilk gün yine ağlaya ağlaya yalvarmıştı annesine son kez okula gitmek için. Fakat okuduğu özel okuldan kaydını çoktan sildirtmişti. Annesi gözü yaşlı oğlunun durumuna acımıştı ve ertesi gün buraları bırakıp gidecek olmalarına rağmen son kez olsun oğlunun isteğini yerine getirmek istemişti. Evlerinin yakınındaki devlet okuluna götürmüştü okulların açıldığı ilk gün. Aslında liseye gidiyordu Mete. Fakat gittikleri okulda tüm sınıfların dolu olduğunu ve sadece ortaokul 5.sınıfa bir misafir öğrenciyi alabileceklerini söyleyen müdürü seve seve onaylamıştı.
O gün kendinden yaşça küçük çocuklarla mutlu bir gün geçirmişti Mete. Ülkesinde geçirdiği o son günden geriye kalan tek şey, aklının bir ucuna kazıdığı, portakal renkli saçlara ve yosun gözlere sahip yanında oturan güzel kız olmuştu. KüçükSima...
Ama Mete'nin, sırf bu yüzden o günün gecesi küçük Sima'nın babasından ölesine dayak yediğinden tabi ki de haberi yoktu...
Şimdi de bir karara varmıştı. Sima ile konuşacak ve ona duygularını itiraf edecekti. Fakat Sima bugün iş çıkışında Mete ile bulaşamayacağını söylediğinde zar zor topladığı cesareti zayıflamamış değildi. Sima ile yaşanan kısacık red telefon görüşmesinin hemen ardından peşini bir türlü bırakmayan Sabrına aramıştı. Onunla aynı okula gitmişti Mete. Liseden beri kızın kendisine karşı bir şeyler hissettiğini anlamamak aptallık olurdu. Mete ile her türlü bir araya gelmek isteyen kızı Mete hep bir şeyler yaparak red etmişti çünkü düşmanının kuzeni ile bir şeyler yaşayabileceğine inanmıyordu. Kız her ne kadar birçok erkeğin tipi olan güzel biri olsa da. Hep kaçmıştı, her defa telefon aradığında bir türlü bahane uydurmuştu. Ama bu kez kızın kendisini akşam yemeğine davet etmesine izin vermişti, çünkü ona söyleyecekti. Hayatında başka biri olduğunu, başka bir kızdan hoşlandığını artık onunda kendi yoluna bakması gerektiğini söyleyecekti...güzel bir dille.