3. Yoldaşım

1.4K 109 4
                                    

Kemerlerinizi bağlayan çünkü ani frenler olacak lflsl

Keyifli okumalar dilerim sevgili okuyucular...

Keyifli okumalar dilerim sevgili okuyucular

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

♡♡♡

En son nerede kalmıştık? Evet yeni yeni düzene soktuğum İtalya'daki hayatımın basamak basamak değişmesini sağlayacak o kişiyle tanışacaktım o gün.

Hadi gelin bakalım bu kimmiş öğrenelim.

Her günkü gibi patronun bana hediye ettiği mavi bisikletimle yola çıktım işe gitmek için. Yaklaşık 20 dakika sonra kafenin önündeki ağaca bisikletimi park ederek kafenin açılışını ben yapıyordum çünkü asıl açılışı yapacak olan iş arkadaşım daha gelmemişti.

İçeride ki ufak tefek işleri yaparken diğer işçiler teker teker gelmeye başlamıştı. Küçük ihtiyaçlarımdan çıkabilecek kadar gelişen İtalyancamla onlarla kısa diyaloglar kurup konuşuyordum. Sonunda kafenin çalışma saati gelmişti ve müşteriler teker teker gelmeye başlamıştı. Öğle saatlerine kadar pekte kalabalık olmamıştı yani çok yorucu olmamıştı.

Tezgah arkasında kendime bir kahve hazırlayıp oturmuş mola veriyordum. Taksitli ödeme olarak aldığım telefonumda yabancı isimde bir sosyal medya hesabı açmıştım. Oradan da ablamı takip ediyordum. Kendime hazırladığım kahveyi , İtalya'nın güzel sokaklarını, iş yerimi falan paylaşıyordum ama kimliğimi gizliyordum. Görünüşe bakılırsa ablam gayet mutluydu. Sevgilisi ile İstanbul'un her yerini geziyordu ama bu benim umurumda değildi. Benim tek merak ettiğim canım kardeşim Ardaydı.

Garsonların genel başkanı Sofia'nın adımı seslenmesi ile kahvemden son yudumlarımı aldım ve telefonu önlüğün cebine sıkıştırarak dışarı çıktım. İçerisi guruplar halinde toplanmış müşterilerle dolmuştu. Sofianın parmağıyla gösterdiği masaya hemen menü kitabını alıp koştum.

"Hoşgeldiniz bugün kafemizden ne tercih edersiniz?" Diye sordum en sevecen İngilizce şivemle , masada toplanmış 5 kişiden oluşan erkek gurubuna. Önce bana sonra birbirlerine bakıştılar. "Hadi sen söyle Mete. Ne kadar İngilizce öğrenmişsin bakalım." Dedi içeride Bile güneş gözlüğü takan çocuk hemen yanındaki siyah kıvırcık saçlı çocuğa. Biraz gerilmiştim çünkü bu masadaki herkesin Türk olduğunu o an fark etmiştim. "Hayır lan boşver biriniz verin işte siparişi bak kadın bekliyor." Siyah saçlı çocuğun kurduğu cümleye kıkırdamamak için kendimi zor tutmuştum. "Metecim hadi ama , böyle pratikler yapmazsan nasıl gelişecek o dil?" Çocuk istemiyor işte verin siparişinizi artık diye düşündüm içimden. "Kararsız kaldıysanız menüden seçebilirsiniz." Diye elimdeki menü kitabını masaya bıraktım. "Bize 5 tane buzlu soğuk kahve yeter." Dedi sonunda Mete diyen çocuk düzgün bir İngilizceyle. "Benimki sütlü olsun." Dedi masadaki diğer çocuk. "Tamamdır siparişleriniz hemen hazır olacak." Diye elimdeki deftere not aldıktan sonra hemen arkamı dönüp oradan ayrılacakken bir şey duydum. "Karıdaki bacağa bak hele. Bembeyaz öf bide saçları doğal mıdır acaba Kayra'ya söylesem o da saçını bu renk yapsın." Arkamdan benim bacaklarımı izlemesi aşırı derecede rahatsız olmama neden olmuştu. Adımlarımı daha hızlı basarak tezgaha gittim.

HAYATIN SİMASIWhere stories live. Discover now