19. Liviodan Uzak Dur!

295 33 1
                                    

Selaaam. Öncelikle acemi bir yazar olduğumu tekrar hatırlatmak istiyorum. Yanlışım olursa kaba olmayan bir şekilde uyarabilirsiniz :)

İyi okumalar dilerim...

♡♤♡


Livio toplantıya gitmemize 1 saat kala odama bir paket yollamıştı. Neredeyse dizimde biten siyah yırtmaçlı elbiseyi kabul etmemek konusunda çok ısrarcı davranmış olsamda giymem için neredeyse yalvarmıştı. Kendisinin asistanı olduğum için biraz tertipli görünmemi istemişti.

Beklediğimin aksine toplantı burada değil bir restoranda olacaktı. Ben ne yapacaktım benden yaşça büyük adamların arasında?

Benden yanıma almam için bazı dosyaları rica etmişti. Son hazırlık olarak kağıt parçalarını çantamın içine koydum ve Lobiye inip Livioyu beklemeye başlamıştım. Etraftaki çalışanların, resepsiyondaki kadının dahil birçok kişinin gözlerinin üzerimde olduğunu çok iyi hissedebiliyordum. Tabi normaldi pat diye bir günde işe alınan bir asistan onları meraklandırıyordu.

Sanırım izlenmek insanı çok rahatsız eden bir histi. Elimde ki telefonun saatini bilmem kaçıncı kez daha kontrol ederken arkamda hafif bir hareketlenme hissettim. Tam arkamı döndüğümde fosforlu pembe takımıyla etrafa ışık saçan, altın gibi sarı saçlara sahip, yüzündeki koyu makyajıyla oldukça genç duran, ayağımda ki topuklulara rağmen benden uzun bir kadınla karşılaşmayı beklemiyordum. Çok ani olduğu için birkaç adım geriye sendelemiştim.

"Sanırım seni korkuttum. Bunun için üzgünüm." Kadının bazı harfleri normalinden fazla bazı harfleri normalinden hafif çıkartarak konuştuğu İngiliz aksanı onun bir İtalyan olduğunu kanıtlıyordu. Önce biraz şaşırsamda yüzüme hafif gülümsememi yerleştirdim. "Sorun değil." Kadın bir an yüzümün her yerini inceledi ve elini bana uzatarak, "Seninle tanışmak için heyecanlıydım. Kendimi tanıtayım, ben şirketin üst düzey CEO'su Sabrına Rizzo." Şaşırdığımı çok belli etmemeye çalışarak kadının elini sıktım ve gülümsemem hâlâ yerini korurken "Tanıştığıma memnun oldum bayan Sabrına. Ben Bay Livionun yeni özel asistanı Sima Batur." İlk defa birine kendimi o herifin asistanı olduğumu dile getirmek garip ama üstün hissettirmişti.

Sabrına gülümsemesini hiç bozmdan tekrar konuşmaya başladı.
"Şuan tüm şirketin, bir gün içinde aniden gelen turuncu saçlı bir kızı konuştuğunu biliyorsun değil mi?" Bilmez olurmuyum, halen bile herkes işi gücünü bırakmış bizi izliyormuşlar gibi hissediyordum. "Ben olsam bende şaşırırdım. İnanın nasıl oldu ben bile farkında değilim." Şakayla karışık ses tonuyla söylediğim şey ikimizide güldürmüştü.

"Duymak için sabırsızım. Bu arada İtalyancanın pek iyi olmadığını sekretardan duydum. Bu yüzden seninle İngilizce konuşmaya çalıştığımı yanlış anlama." Neden yanlış anlayayım ki. Doğrusu hoş bir davranıştı benim gözümde. Ama en kısa sürede şu dili çözmeliydim artık. "Davranışınız gerçekten çok hoştu. Bunun için teşekkür ederim."

"Bu arada senin için sorun olmazsa yaşını sorabilirmiyim? Çok genç gösteriyorsun. Artık daha fazla görüşeceğimiz için banada bu gençlik ve güzellik sırrından verirsin. Ve lütfen rica etsem oratadaki saygı ifadesini kaldırırmısın hem ikimizde daha genciz. Seninle samimi olmak istiyorum." Cümlesinin sonuna doğru sesini biraz kısarak konuşması içimde gülme hissi uyandırmıştı.

Sırrım şu güzelim; daha yeni yetişkin sayılan henüz 18 yaşında ince gibi bir kızım. Üzgünüm bu güzellik sırımı seninle paylaşamiyacağım.

Karşımdaki kız da oldukça genç ve dinç görünüyordu. Onun hakkında bir şey bilmeyen biri, Sabrınanın daha yeni 20 sini doldurmuş birisi olduğunu düşünebilirdi. Belki de gerçekten öyleydi.

HAYATIN SİMASIWhere stories live. Discover now